Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9398 E. 2024/453 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında açılan davada, edinilmiş mal niteliğindeki taşınmazdan kaynaklanan değer artış payı ve katılma alacağının miktarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın edinme değerinin davacı ve davalının iddia ettiği bedelin üzerinde kabul edilerek hesaplama yapılması, alacak hesabında değer artış payının iki kez toplanması suretiyle fazla alacağa hükmedilmesi ve faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/1145 E., 2022/379 K.

DAVA TARİHİ : 29.05.2015

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı erkek dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı adına alınan taşınmazın 48.000,00 TL'sinin tarafınca, 100.000,00 TL'sinin de davalı tarafından ödenerek 148.000,00 TL'ye satın alındığını, ev eşyalarının tamamının da tarafınca satın alındığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla alacağın karar tarihine en yakın tarihe göre hesaplanarak tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı erkek vekili 29.04.2022 tarihli dilekçesinde; talep miktarını artırarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 322.875,00 TL alacağın 01.10.2021 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın 92.500,00 TL bedelle satın alındığını, müvekkiline babasından kalan taşınmazın satışından elde edilen ve kardeşi tarafından bankadan çekilen 80.848,00 TL ve annesi tarafından nakit verilen 19.152,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL'yi müvekkilinin hesabına yatırdığını, işbu para ile de taşınmaz bedelinin ödendiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 24.05.2016 tarih ve 2015/463 Esas, 2016/442 Karar sayılı kararı ile, davanın ikinci kez işlemden kaldırıldığı ve üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.09.2016 tarih ve 2016/14530 Esas, 2016/12528 Karar sayılı kararı ile, somut olayda, davacı tarafından verilen 28.12.2015 tarihli dilekçede bildirdiği adrese çıkartılan tebligatın muhatabın tanınmadığı açıklamasıyla bila tebliğ iade edildiği, Mahkemece davacının dosya arasında tespit edilmiş bulunan adres kayıt sistemindeki adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tebligat çıkartılması gerekirken, davacıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmaksızın duruşma gününün verilmesi, sonrasında anılan duruşma gününde davacının gelmediğinden bahisle dosyanın işlemden kaldırılması ve akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek davacı erkeğin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacıya babasından intikal eden dava dışı 717 parsel sayılı taşınmazın 09.02.2011 tarihinde satıldığı, aynı tarihte davacının hesabına 47.000,00 TL havale yapıldığı, hesaptan 06.01.2012 tarihinde ise 39.000,00 TL çekildiği, davalının hesabına da 06.01.2012 tarihinde 100.000,00 TL yatırıldığı, aynı gün aynı miktarda paranın çekildiği, tasfiye konusu taşınmazın da 06.01.2012 tarihinde satın alındığı, davalı tanıklarının davalının annesinin 100.000,00 TL yardımda bulunduğunu beyan ettikleri, taşınmazın edinme tarihindeki değerinin bilirkişilerce 195.033,00 TL, güncel sürüm değerinin ise 750.000,00 TL olarak tespit edildiği, bunun 100.000,00 TL'sinin davalının annesi tarafından verildiği, kalan 95.033,00 TL'nin 39.000,00 TL'sinin ise davacının miras malının satış bedelinden karşılandığının kabul edildiği, kalan 56.033,00 TL'nin ise aksi ispat edilemediğinden tarafların edinilmiş malı sayıldığı ve buna göre yapılan hesaplamanın hükme esas alındığı, davacının 322.875,00 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 322.875,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın resmi senette yazan edinme bedeli olan 92.500,00 TL'ye satın alındığını, taşınmazın bedelinin tamamının müvekkilinin ailesinden kalan yerin satışından elde edilen para ile karşılandığını, davacı tarafından (kabul anlamına gelmemek kaydıyla) taşınmazın 148.000,00 TL'ye alındığının belirtilmesine ve davacı tarafından 48.000,00 TL'nin ispat edilememesine rağmen hatalı hesaplama yapıldığını, zamanaşımı def'inin de dikkate alınmadan karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı kadın vekilinin temyiz süresi içinde sunduğu ek temyiz dilekçesinde; faizin dava tarihinden itibaren hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve ispatı, taşınmazın edinme değeri, zamanaşımının dolup dolmadığı, faizin başlangıç tarihi noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 inci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ve devamı maddeleri; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davalı kadın vekilinin taşınmazın edinme değerine ve alacağın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; somut olayda Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, davacının taşınmazın 148.000,00 TL'ye, davalının da 92.500,00 TL'ye alındığını iddia ettiği, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise taşınmazın edinme değerinin 195.033,00 TL olarak tespit edildiği ve işbu değer göre alacağın hesaplandığı, davacının iddiasının üzerinde belirlenen taşınmaz değerine göre alacağın hesaplanmasının davalının aleyhine olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, Mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda oranlama yapılarak değer artış payı alacağı ve artık değere katılma alacağının belirlenmesi yerinde ise de, toplam alacak miktarı belirlenirken değer artış payı alacağı ile artık değere katılma alacağının toplanması gerekirken yanlışlıkla değer artış payı alacağı yerine artık değerin değer artış payı alacağı olarak katılma alacağı ile toplanması sonucunda fazla alacağa hükmedildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkeme taşınmazın edinme değeri 148.000,00 TL kabul edilerek tarafların kişisel mallarının ve edinilmiş malın taşınmazın güncel değerine göre oranlaması yapılarak usuli kazanılmış haklar da gözetilerek davacının değer artış payı alacağı ve artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

3. Davalı kadın vekilinin faize yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; davacı lehine hükmedilen alacak, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı niteliğindedir. 4721 sayılı Kanun'un 239 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında “…aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür…” hüküm altına alınmıştır. Yargıtay'ın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi, karar tarihidir. Mahkemece, hükmedilen değer artış payı ve katılma alacağına tasfiyenin gerçekleştiği karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, alacağa dava tarihinden faiz yürütülmesi de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davalı kadın vekilinin taşınmazın edinme değeri, alacağın miktarı ve faize yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde asıl dava yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.