Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9438 E. 2023/278 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu, tazminat ve yoksulluk nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafaka miktarı ve başlangıç tarihi ile feragat beyanına rağmen ıslahla yeni taleplerin ileri sürülüp sürülemeyeceği hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taraf delillerinin toplanmış olması, usul hükümlerine uyulması, kusurlu vakıaların doğru tespiti, davacı kadının dava dilekçesindeki taleplerine ilişkin beyanının fer'î taleplerden feragat niteliği taşımadığının anlaşılması ve ıslah dilekçesinde yeni taleplerin ileri sürülebilmesi gözetilerek, davalı erkeğin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın iki taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın 10.12.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; evlendikleri günden itibaren erkeğin ailesinin kadını benimsemediğini, sonrasında da erkeğinde kadını istemediğini belirtmesi üzerine annesinin evine gittiğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin tarafına verilmesine, müşterek çocuk yararına her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmak üzere aylık 350,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini, adli yardım talebinin kabülüne, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı vekili 25.06.2021 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davalının fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, erkeğin kadını tehdit ettiğini, hakaret ettiğini, buna ilişkin mesaj kayıtlarının olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, eve geç geldiğini ve hesap mı vereceğim dediğini, sürekli annesi ile kıyasladığını, davalı erkeğin babasının davacıya "sen de ben de mutsuzuz gel beraber olalım" dediğini, ailesinin etkisinde kalarak kadını evden kovduğunu, müvekkilinin aldattığı iddiasının gerçek dışı olduğunu ileri sürerek davalının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu sebeple tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili yararına aylık 700,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuk yararına aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş ve delile dayanmıştır.

II. CEVAP

1. Davalı erkek 18.01.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; masrafları kabul etmediğini, bundan önce boşanma davası açıldığını, çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini istediğini, davacının bakacak gücü olmadığını, kendisinden para koparmak istediğini beyan etmiştir.

2. Davalı erkek vekili 12.10.2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğu, kadının sürekli yalan söylediğini, başkaları ile münasebetlerinin olduğunu, ailesinin etkisinde kaldığını, gerekli ilgi ve alakayı göstermediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, babası ve ağabeyinin tehdit ettiğini, ailesine karşı asılsız ithamlarda bulunduğunu, sık sık evi terk ettiğini, hakaret edip küçük düşürücü beyanlarda bulunduğunu, daha önce açtığı davada bu iddiaların asılsız olduğunu ikrar ettiğini ileri sürerek, velâyetin müvekkiline verilmesini, lehine 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiş, ceza dosyası ile aile mahkemesi dosyasına delil olarak dayanmıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların müşterek çocuk doğmadan önce fiilen ayrıldıkları ve müşterek çocuğun davacının ailesi yanında doğduğu, davalı erkeğin davacı kadına şiddet uyguladığı, misafirlerin yanında dahi şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, davalının eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince davacının davasının kabulü ile, tarafların boşanmalarına, tarafların müşterek çocukları 2017 doğumlu ...'nın velâyetinin davacı anneye verilmesine, velâyeti anneye verilen çocuk ile baba arasında şahsi ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir ve 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hükmedilen nafaka ve tazminat miktarları yönünden usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2. Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatlar, manevî tazminat talebinin reddi, tedbir nafakaları yönünden usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından taraf delillerinin toplandığı, usul hükümlerinin uygulanmasında bir hata edilmediği kusurlu vakıaların doğru olarak tespit edildiği, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek bir kusurlu davranışın bulunmadığı yönündeki mahkeme kanaatinin doğru olduğu ancak kusur dereceleri, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile ihtiyaçları birlikte değerlendirildiğinde çocuk ve kadın için hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilgili hükümlerin kaldırılmasına yerine esas hakkında yeniden hüküm kurularak, çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair yönlerine ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararını kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatlar, kendi manevî tazminat talebinin reddi, tedbir nafakaları ile başlangıç tarihleri ile faizleri ile ıslahın kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tazminat ile yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile nafaka ve faiz başlangıç tarihlerinin ne olması gerektiği, feragat beyanına rağmen ıslah ile dava dilekçesinde bulunmayan taleplerin talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi ve 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle dilekçeler aşamasında feragat savunması ileri sürülmediği gibi davacının dava dilekçesindeki taleplere ilişkin beyanının fer'î taleplerden feragat niteliği taşımadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.