"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne ve ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince 12.09.2022 tarihli ek karar ile davalı erkeğin nispi temyiz karar harcını yatırmadığı gerekçesiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Ek karar 19.09.2022 tarihinden davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davalı erkek vekilinin temyiz istemi; nispi temyiz karar harcının yatırılmadığı gerekçesiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 12.09.2022 tarihli ek kararına ilişkindir.
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; davalı erkek vekilinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz isteminin bulunmadığı, boşanma davasına yönelik maktu temyiz karar harcının ise süresinde yatırıldığı göz önüne alındığında Bölge Adliye Mahkemesinin verilen nispi temyiz karar harcını yatırılmadığı gerekçesiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına yönelik ek kararının 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 12.09.2022 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılması gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı her iki taraf vekili vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının hakaretlerde bulunduğunu, onurunu incittiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, bunun yanında davalı kadının son 3-4 aydır müvekkili ile cinsel birliktelik yaşamaktan imtina ettiğini, bu durumun tarafların arasının soğumasına sebebiyet verdiğini, 07.07.2019 tarihinde ... isimli birisinin müvekkilini messengerden aradığını ve mesajlar yolladığını, bu kişinin müvekkiline davalı kadının müstehcen fotoğraflarını gönderdiğini ve bu fotoğrafları internette paylaşacağına dair santaj yaptığını, müvekkilinin suç duyurusunda bulunduğunu, davalı kadının sadakat yükümlülüğünü en ağır şekilde ihlal ettiğini, bu durumların ortaya çıkmasından sonr evi terk ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, müvekkili lehine 30.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuklar yararına 400,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; eşinin fiziksel şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, sık sık darp edip evden kovduğunu, müvekkilinin psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, fotoğrafların eşinin istemi üzerine çekildiğini, eşi tarafından ... isimli kişiye kurgunun parçası olarak bizzat erkek eş tarafından gönderildiğini iddia ederek ve savunarak tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuklar için 400,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine, ziynet eşyalarının aynen iadesine; iade mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 2.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacı-karşı davalı erkekten alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalı erkeğin evinin ihtiyaçlarını karşılama konusunda özenli davranmadığı, bu hususta kadının ailesinin devamlı surette maddî destek sağladığı, eve geç saatlerde geldiği, ameliyat olduğunda ilgilenmediği, en son yaşanan olayda eşine şiddet uygulayıp evden kovduğu; davalı-karşı davacı kadının ise eşine hakaret ettiği, ev içerisindeki yemek ve temizlik yapma gibi sorumluluklarını yerine getirme konusunda özenli davranmadığı, çocuklarına gerekli ilgiyi göstermediği, başka erkeklerle yazışmak ve çıplak fotoğraflarını göndermek suretiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu belirtilerek boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki boşanma davasının kabulüne; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına; ayrı yaşanılan süreçte ortak çocukların baba yanında kalıyor oldukları, alıştıkları düzenin korunması gerektiği, dosya kapsamında aldırılan sosyal inceleme raporlarına göre de velâyetlerinin davacı babaya verilmesinin çocukların menfaatine olacağının bildirildiği, idrak çağındaki çocukların babaları ile kalmak istediklerini beyan ettikleri belirtilerek ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına; kadın yararına karşı dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir nafakası ile kadının düzenli işi ve sabit geliri olmadığı gerekçesi ile kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden itibaren aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, tazminatlara boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiz işletilmesine, erkeğin tazminat ve iştirak nafakası taleplerinin reddine; kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; kadının boşanma davasının kabulünün ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun ispatlanmadığını, tanıklarının beyanlarına gerekçede yer verilmediğini, kendisinin tazminat ile nafaka taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat ve nafakalara hükmedilmesinin doğru olmadığını, ziynet alacağı davasının reddi gerektiğini belirterek; kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan tazminat ve nafakalar, kendisinin reddedilen tazminat ve nafaka talepleri ile ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; erkeğin boşanma davasının kabulünün ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, erkeğin diğer kusurlu davranışlarının da ispatlandığını, tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu, velâyetlerin müvekkiline verilmesi gerektiğini, ziynet alacağı kısmen reddinin hatalı olduğunu belirterek; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları, velâyet, ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile davacı-karşı davalı erkeğin kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmolunan tazminatlara yönelik istinaf taleplerinin kabulüne; kusur belirlemesine ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, kadının tazminat taleplerinin reddine; kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasının az olduğu ve tedbir nafakasına da asıl dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kadın yararına asıl dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine; kadının ziynet alacağı davasına yönelik istinaf talebinin kabulüyle kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne; tarafların sair istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi kararının hatalı olduğunu, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kusurunun ispatlanamadığını, müvekkili lehine maddî tazminat ve yoksulluk nafakası verilmesi gerektiğini, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin ve artırılmasının doğru olmadığını belirterek; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, müvekkili yararına maddî tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmolunmaması yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi kararının hatalı olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, erkeğin davasının reddi gerektiğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, nafaka miktarlarının az olduğunu, velâyetlerin müvekkiline verilmesi gerektiğini, tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığını belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, nafaka miktarları ile velâyet yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafaka miktarlarının yeterli olup olmadığı, velâyetin eşlerden hangisine verilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.