"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; davacı-davalı kadının davasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi gereğince kabulüne ve davalı-davacı erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili tarafından açılan boşanma davasının dava dilekçesinde özetle; davalı eşin ...'ta E.Y. adlı kadınla evlilik dışı ilişki yaşamaya başladığını, bu kadını ortak haneye getirmek için ailesi ile birlikte kadına şiddet uyguladığını, kadını kusurlu göstermeye çalıştığını, boşanma davası açtığı tarihten önce ve sonra kadına karşı ekonomik, psikolojik, fiziksel her türlü şiddet ve hakarette bulunduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca zina nedeniyle boşanmasına, kadın lehine 15.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000.000,00 TL maddî 10.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkeğe usulüne uygun olarak tebliğ edilen dava dilekçesine karşı süresinde cevap verilmemiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili tarafından açılan birleşen dosyanın dava dilekçesinde; davacı-davalı kadının sebepsiz yere evi terkettiğini, evlilik birliği içerisinde savurgan harcamalar yaparak ihtiyacı olmadığı halde başkalarından borç para aldığını, kadının erkeğin cebinden para çalmasının evlilikte güven ilişkisini zedelediğini, eşine güvenemez olduğunu, sürekli boşanmakla tehdit ettiğini, en son görüşmeye gittiğinde üzerine kaynarsu döktüğünü, öncesinde açtığı boşanma davasının reddedildiğini, tarafların 16 yıldır ayrı yaşadıklarını, evliliğin devamında tarafların herhangi bir menfaati kalmadığını, asıl davanın reddi ile boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı-davacı erkeğin yaklaşık 15 yıldan fazla zamandır başka bir kadınla aynı evde yaşadığını, bu kadından 3 çocuğunun olduğunu, halen bahsedilen kadın ile beraber yaşam sürdüğünü, erkeğin yargılamadaki iddialarının ise gerek ispat edilememesi ve kadının hareketlerinin tepkisel olması gerekse üzerinden 15 yıl gibi uzun süre geçmiş olması sebebi ile samimi olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davacı-davalı kadına kusur olarak yüklenmediğini, evliliğin sona ermesinde erkeğin tamamen kusurlu olduğunu belirtilerek; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 maddesi uyarınca zina sebebiyle boşanmalarına, davacı-davalı kadın eş lehine aylık 750,00 TL tedbir ve 3.000,00 TL yoksulluk nafakası, 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili katılma yolu ile hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, nafakaların ve tazminatların miktarları yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının davasının ve fer'îlerinin kabulü, kusur belirlemesi, erkeğin davasının reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekilince istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kadının kirada yaşadığını, hiçbir ekonomik geliri bulunmadığını, erkeğin kasa-dorse imalatı yanında taşımacılık işi de yaptığını, iyi derecede gelir elde ettiğini, adına üç ayrı işletmenin olduğunu, davalı-davacının muvazaalı işlemler yaptığını, gerek işyerlerini ve gerekse edindiği mülkleri kendi adına kaydettirmediğini, taraflar arasında muvazaa nedeniyle tapu iptali tescil davalarının devam ettiğini, bu hususları ispata yarar delillerin toplanmadığını, itirazlarının reddedildiğini, davalı-davacı erkeğin ekonomik durumunun, dava dosyasına yansıyanın çok çok üzerinde olduğunu, erkeğin kusurlu hareketleri nedeni ile kadının manevî yönden yıkıldığını, kimsesiz, sahipsiz, ekonomik ve sosyal özgürlüğü olmayan bir kadın olarak, üç çocuğunu büyüttüğünü, tazminat miktarlarının ve tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarının oldukça düşük kaldığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; nafakaların ve tazminatların miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, erkeğin başka bir kadınla imam nikahının bulunduğunun ve işbu kadından çocuklarının olduğunun doğru olduğunu, fakat zina sebebiyle boşanma davasının hak düşürücü süreye tabi olduğunu ve bu sürenin dolduğunu, istinaf mahkemesinin zina eyleminin temadi ettiği gerekçesine katılmadıklarını, erkeğin üçüncü şahıs kadın ile yaşadığına dair herhangi bir delil olmadığını, üçüncü şahıs kadınla görüşmesi yada iletişimde olmasının zina yaptığı anlamına gelmediğini, zina eyleminin kesin ve net bir şekilde ispatlanması gerektiğini, kadının kusurlarının ispatlandığını, kadın lehine nafaka ve tazminat ödenmesine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, miktarların fahiş olduğunu, daha önce 2006 senesinde açılan ve retle sonuçlanan davanın kesinleşmenin ardından 3 yıl geçtiğini, aile birliğinin sağlanamadığını, davasının bu nedenle kabul edilmesi gerektiğini, ancak istinaf ilamında işbu itiraza değinilmediğini, tarafların en azından eşit kusurlu kabulü gerektiğini ileri sürerek; kadının davasının ve ferilerinin kabulü, kusur belirlemesi, erkeğin davasının reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadının zinaya dayalı davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile nafakaların şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarlarının uygun olup olmadığı, erkeğin davasının kabulünü gerektirir kadının kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci, 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı-davacı erkeğin tüm, davacı-davalı kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı yönlerinden BOZULMASINA,
3.Davalı-davacı erkeğin tüm, davacı-davalı kadının bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Turhan'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Emine'ye geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.