Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9601 E. 2023/715 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, kadının zinaya dayalı boşanma davasının hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı ve kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının düşük olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, kadının boşanma davasını hak düşürücü süre içinde açtığı, ancak tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile boşanmaya yol açan olaylardaki kusur oranları gözetildiğinde takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarının düşük olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat miktarı yönünden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadının kabul edilen zina hukuki sebebine dayalı davası, kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden; davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası ile lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine ve kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadının kabul edilen zina hukuki sebebine dayalı davası, kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden; davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası ile lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarları yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince müşterek çocuk için belirlenen nafakalara ilişkin hüküm davalı-karşı davacı tarafça istinaf edilmediğinden kesinleşmekle davalı-karşı davacı kadının İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk yararına belirlenen nafaka miktarı yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacı-karşı davalı erkek vekilinin ve davalı-karşı davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının öz bakımını, ev düzenini sağlamaktan kaçındığını, sorumsuz davrandığını bu yüzden sosyal çevreden uzaklaşmak zorunda kaldıklarını, özellikle çocuk doğduktan sonra öz bakımını ihmal ettiği gibi cinsel birliktelikten de kaçındığını, erkeğin ailesini istemediği ve onlara karşı saygısız davrandığını, onları hor gördüğünü, kadının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin 8 ay önce evden ayrıldığını, bundan sonra 20 Ekim 2017 tarihinde kayınvalidesinin kendi annesini arayarak oğlunu işinden edeceğim, onu dövdüreceğim, kolunu bacağını kırdıracağım, bütün aleme rezil edeceğim şeklinde tehdit ettiğini, çocuğun babadan nefret etmesi için elinden geleni yapacağını söyleyerek suçlama ve tehditlerde bulunduğunu belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, erkeğin eşine evdeki düzenin sağlanmasında destek olmadığını, ayrı yatmaya başladığını, boşanmak istediğini, artık kendisini beğenmediğini, yanına yakışmadığını söyleyerek psikolojik şiddet uyguladığını, Mayıs 2017 tarihinde müşterek konuttan kişisel eşyalarını alarak ayrıldığını, erkeğin açtığı dava tarihinden sonra erkeğin başka bir kadınla olduğunu ortak kullanılan araçta bulduğu telefon diskinin içerisindeki fotoğraflardan öğrendiğini, ufak bir araştırma yapınca, eşi ile hemşiresinin büyük bir aşk yaşadıklarını öğrendiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal eden erkeğin zina yaptığını, hastanedeyim, nöbetim var, acil hastam var, ameliyat çok uzun sürdü, kongredeyim, ... seyahatim var gibi beyanlarının altında sevgili ile yaptığı kaçamakların olduğunun ortaya çıktığını, aleni şekilde eşini aldattığını, çocuğuyla sevgilisini tanıştırdığını, birlikte tatile, etkinliklere katıldıklarını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına üretici fiyat endeksi (ÜFE) oranında artırım kaydı ile aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına yasal faiziyle 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın tarafından dosyaya sunulan deliller ve fotoğraflar incelendiğinde erkeğin kadını başka kadınla aldattığı, kadının ise yemek yapmadığı, evi düzenli tutmadığı, evin dağınık olduğu, eşine "gerizekalı buzdolabının kapısı açık kalmış" şeklinde rencide edici konuştuğu bu durumda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle, erkeğin davasının 4721 saylı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve 2.000,00 TL iştirak nafakasına ve belirlenen nafakanın ÜFE oranında arttırılmasına, yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle kadın lehine 150.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını süresi içinde taraf vekilleri istinaf etmiştir.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadının zinaya dayalı davasının kabulünün hatalı olduğunu, zina olgusunun ispatlanamadığı gibi zamanaşımına uğradığını, gerekçede zamanaşımı ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığını, belirterek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen zina hukuki sebebine dayalı davası, hatalı tespit belirlemesi ile kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile miktarları yönünden kararı istinaf etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; somut uyuşmazlıkta zina nedeniyle boşanmaya karar verildiğine göre, davacı karşı davalı tarafın davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, zina yapan ve bunu aleni bir şekilde gerçekleştiren erkeğin bunun hukuki sonuçlarına katlanması gerektiğinden maddî ve manevî tazminat taleplerinin tümünün kabulü gerektiğini, somut olayda erkeğin tam ve ağır kusurlu olduğunu, ekonomik durumu oldukça iyi olup, evlilik birliğinin sona ermesine kendi kusuru ile sebebiyet verdiğinden ve boşanma nedeni ile davalı karşı davacı müvekkilin yoksulluğa düşeceği sabit olduğundan maddî ve manevî tüm tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararı kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası ile lehe hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin zina eyleminin sabit olduğu, kadının dava açıldıktan sonra telefon kartını bulduğu yönündeki beyanına göre davanın süresinde açılmış olduğunun değerlendirildiği, sonuç itibariyle Mahkemece boşanmaya neden olan olaylarda kadının az kusurlu, erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkeğin zamanaşımı yönünden gerekçeye yönelik istinaf talebinin ve davalı-karşı davacı kadının tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, davalı-karşı davacı kadın için boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden geçerli olmak üzere 200.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri süresi içerisinde temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının zinaya dayalı davasının kabulünün hatalı olduğunu, zina olgusunun ispatlanamadığı gibi zamanaşımına uğradığını, tek ve ağır kusurlu olanın kadın olduğunu, tazminat miktarlarının oldukça fahiş ve geliri ile orantısız olduğunu belirterek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen zina hukuki sebebine dayalı davası, hatalı kusur belirlemesi ile kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; iddiaların hepsinin asılsız olduğunu, evlilik birliğinin sarsılmasında tek kusurlunun erkek olduğunu, müşterek çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarında bir değişiklik yapılmadığını ve miktarın düşük olduğunu, mali durumu oldukça iyi olduğunu bu nedenle hükmedilen miktarların düşük olduğunu belirterek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası ile lehe hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının zina hukuki sebebine dayalı açtığı boşanma davasının ve erkeğin evlilik birliğinin sarsılmasına dayalı açtığı davasının kabulüne ilişkin yasal koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadının zinaya dayalı davasının hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve tazminatların miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü maddesi 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükümleri. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle Mahkemece davalı-karşı davacı kadına yüklenen eşine karşı rencide edici konuştuğu vakıasının erkek tarafından dayanılmadığından kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinin, ancak dosya kapsamından kadının erkeğin annesine saygısız davranışlarının olduğu vakıasının ispatlandığının, Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre erkeğin yine de kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı-karşı davacı kadının ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Abuzer'e yükletilmesine,

İstek halinde temyiz peşin harcının temyiz eden Canan'a iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.