Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9669 E. 2023/325 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, velayet, nafaka miktarları ve ziynet alacağının olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanacak hukuk kuralları değerlendirilerek yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/917 E., 2022/1254 K.

DAVA TARİHİ : 29.08.2018-27.09.2018

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 11. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/1558 E., 2020/689 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı ve davalı-davacı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ve kısmen esastan reddi ile ilgili bentlerin kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmekten kaçındığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde; kadının intihara teşebbüs ettiğini, erkeğe şiddet uygulayacakken duvara vurarak kendi parmağını kırdığını, kadının ve ailesinin erkeğe fiziksel şiddet uygulamaya teşebbüs ettiğini, kadının sürekli olarak Elazığ'da bulunan ailesinin yanına gittiğini, erkeği Elazığ'a taşınmaya zorladığını, son olarak müşterek çocuğu bırakarak müşterek haneyi terk ettiğini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili asıl davaya cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadının ailesini hiç bir zaman istemediğini, hakaret ve tehdit ettiğini, kadına sürekli psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, çocuğu ile görüşmesini engellediğini, aşırı kıskanç olduğunu, son olayda kadının ailesinin yanında kadının kolunu bükerek fiziksel şiddet uygulaması ve hakaret etmesi üzerine ailesiyle birlikte müşterek haneden 2018 yılı Ağustos ayında ayrıldığını, erkeğin müşterek çocuğu vermeyerek eve dönmesini sağlamaya çalıştığını belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, müşterek çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden; taraflar balayına gidecekleri için erkeğin ailesinin ziynetleri kadından aldığını, kadın geri istediğinde ise erkeğin ziynetlerin kendisine ait olduğunu söyleyerek 2 çeyrekli bileziği geri verdiğini ancak diğer ziynetleri iade etmeyi kabul etmediğini, bu nedenle altın set (küpe, kolye ve bileklik), 6 adet 22 ayar 20'şer gram bilezik, 1 adet tektaş pırlanta yüzük, 1 adet saat, 56 adet çeyrek altın, 3 adet yarım altın, 1 adet fantezi bilezik, 4 adet 12 gram bilezik niteliğindeki ziynet eşyalarının aynen iadesini, iadesi mümkün olmadığı takdirde bedellerinin ve 3.500,00 TL nakit paranın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davacı kadın vekili 18.09.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle; ziynet eşyalarının iadesi davasında bedel talebini 59.075,35 TL olarak artırmıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-davalı kocanın davalı-davacı kadına şiddet uyguladığı, davalı ve ailesine yönelik ağır hakaretlerde bulunduğu, davalı-davacı kadının ise intihara teşebbüs ettiği, beraberlik süresi içinde sıklıkla ailesinin bulunduğu Elazığ'a gitmek istediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı-davalı erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuk yararına dava tarihi itibarıyla hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının 17.02.2019 tarihinden itibaren aylık 350,00 TL'ye artırılmasına, aylık 400,00 TL'ye artırılarak iştirak nafakası olarak devamına, davalı-davacı kadın yararına 8.000,00 TL maddî, 7.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş, kadının yoksulluk nafakası talebi ile davalı-davacı kadının ziynet eşyalarının iadesi davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı davalı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini, kadın yararına hükmedilen tazminatların fazla olduğunu, müşterek çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasına ise itiraz etmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin şiddet içeren davranışları nedeni ile çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması, mümkün olmadığı takdirde kişisel ilişkinin süresinin azaltılması gerektiğini, asgari ücretle çalıştığından kazancının yoksulluktan kurtarmadığı tedbir nafakasının kaldırılması ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarının az olduğunu, tazminatların miktarının artırılması ve faize hükmedilmesi gerektiğini, ziynet eşyalarının iadesi davasında tanıkların yeniden dinlenmemesinin hatalı olduğu, ziynet alacağı davasının kabulü gerektiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlarının sabit olduğu, kadına yüklenen sıklıkla ailesinin bulunduğu Elazığ'a gitmek istediği vakıasına ilişkin tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğu, kadının intihar girişiminden sonra ise 1 yıl kadar evliliğin devam ettiği anlaşılmakla kadına kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, bu halde birliğin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu, asıl davanın reddine karar verilmesi gerekmekle birlikte asıl davada boşanma hükmü kadın tarafından istinafa getirilmediğinden bu hususa değinilmekle yetinildiği, kadın yararına kadın çalışmaya başlamışsa dahi 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca tedbir nafakası verilme şartları oluştuğu, kadının askeri ücret seviyesinde ki gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarmayacağı ve yoksulluk nafakası şartlarının oluştuğu, iştirak nafakası ve tazminat miktarlarının az olduğu, tazminatlara faiz talebi olduğu halde hüküm kurulmamasının hatalı olduğu, davalı-davacı kadın tarafından ziynet alacağı davasında sürede tanık deliline dayanılmadığı, yemin teklif etmeyeceklerini bildirmeleri karşısında ziynetlerin erkekte kaldığını, kendisine iade edilmediğini ispatlayamadığından ziynet alacağı davasının reddinin isabetli olduğu gerekçesi ile kadının kusura, tedbir nafakasının kaldırılmasına, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarına, yoksulluk nafakası talebinin reddine, maddî ve manevî tazminatın miktarına ve faize ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kusurun düzeltilmesine, ilgili bentlerin kaldırılmasına ve çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir, 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı-davalıdan tahsili ile davalı davacı-davalıya verilmesine, kadının sair, erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle: kusur belirlemesinin hatalı olduğu, çocuk için 400,00 TL ödemeye katlanırken 500,00 TL ye çıkarılması üstelik gelirleri eşit olduğu halde kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesinin haksız olduğu, intihara teşebbüs eden anneye velâyetin verilmesinin doğru olmadığı, asgari ücret kazandığı tazminatları ödeyecek gücü olmadığını ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle: erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğu, istinafa açıkca getirmemişlerse de resen dikkate alınması gerektiği, babanın şiddet yanlısı olduğu, çocukla kişisel ilşkinin kaldırılması yada azaltılması gerektiği, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminat miktarlarının az olduğu ve ziynet talebinin reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminat miktarı ve ziynet alacağı davasının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen tazminatlar, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ziynet alacağı davasının kabulü gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 222 nci maddesi, 226 ncı maddesi, 327 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesi ve 370 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.