"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2007 E., 2023/1960 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun eseastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/278 E., 2023/289 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davayı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı-davacının 2019 yılı şubat ayının başında internet üzerinden tanıştıklarını ve müvekkilinin daha yeni 18 yaşına girmesine rağmen gençlik heyecanının verdiği cesaretle sonunu düşünmeden ailesinin rızası haricinde erkeği tanımadan kaçarak evlendiğini ve 2021 yılında bir çocuklarının dünyaya geldiğini, daha evliliğinin birinci yılı dolmadan erkek ile ve ailesiyle sorun yaşamaya başladığını, erkeğin ailesinin hiçbir şekilde destek olmadığı gibi bir de yaptıkları harcamalarını erkeğin üzerine yıkarak bir düzen kurmalarına engel olduklarını, evliliğin başından beri özellikle erkeğin annesinin ve kardeşinin müvekkile karşı dışlamacı ve alaycı tavırlar sergilediklerini, bunu gören erkeğin müvekkiline destek çıkmadığını, erkeğin müvekkiline takılan düğün takılarını ve bilezikleri satarak kendine yeni telefon aldığını, kendisine de eski telefonunu verdiğini, müvekkilinin doktor kontrolünde hamile kaldığını öğrendiğini, üçüz aşılama yapılması sonucu bebeklerden birinin anne karnındayken alınmış diğer ikiz bebeklerinde hamileliğinin çok zor geçtiğini, erkeğin ailesinin de abarttığını, şımarıklık ettiğini, nazlı olduğunu söylediğini, ancak yapılan doktor muayenesinde rahatsızlığının bebeklerden kaynaklanmadığını, kulak burun boğaz doktorları tarafından yapılan MR çekiminde geniz kısmında tümor olabileceğinden şüphelendiğini, doktorun ciddi bir durum olduğu hususunda uyarmasına rağmen davalının ailesi tarafından hasta olduğunun kabul edilmediği, müvekkilinin hastaneye sevkinin yapıldığını ve sancısı başlaması sebebiyle henüz bebekler 7 aylıkken sezeryan olmak zorunda kaldığını, bebeklerden birinin vefat ettiğini, birinin yaşamaya devam ettiğini ve müvekkilinin de doğumdan sonra Ankara Şehir Hastanesinin Onkoloji bölümüne sevkinin yapıldığını, tedavi aşamasında müvekkilinin ablasının yanında olduğunu, tedavi sona erdiğinde müvekkilinin ablasının evine yerleştirildiğini ve burada da annesi ve ablası tarafından tüm masraflar karşılanarak bakımının yapıldığı, bu esnada çocuğun hastanede gününü doldurmasından sonra hastaneden taburcu edildiğini ancak davacı müvekkilinin yanına değil erkeğin ailesinin yanına götürüldüğünü ve müvekkile haber verilmediğini, güvensiz davranıldığını, bu süreçte davalının hiçbir zaman maddî ve manevî yanında olmadığını belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkile verilmesine, ortak çocuk ve müvekkil lehine 1.000,00 TL tedbir iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının ileri sürdüğü hususların asılsız olduğunu, davacının hastanede yalnız bırakıldığı iddiasının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin ortak çocuğu doğduktan sonra küvezde bebeğinin başında beklediğini ve tarafların boşanma aşamasına geldiği, bu sürece kadar sürekli çocukla müvekkilinin ilgilendiğini, çocuk küvezden çıkartıldıktan sonra anne ile bebeğin beraber vakit geçirmesi gereken anne uyum odasında müvekkilinin oğlu ile vakit geçirdiğini, kadının çocuğu görmeye ve emzirmeye dahi gelmediğini, kadının ailesinin rızası dışında evlenmelerinden dolayı çocuğu istemediğini, hatta hastalık sürecinde doktorun yanında "kesin, atın bu çocuğu biz istemiyoruz, çocuğu erkenden alın " diyerek baskı kurduklarını, müvekkilinin kadını hastanede ziyarete gittiğinde kadının ailesinin " cemilenin hastalığı malum, belki de artık boşanmanız lazım, sen de yeniden evlenirsin, çocukta cemile'ye umut olur" dediklerini, davacının ruh sağlığının bozuk olduğunu, ortak çocuğa bakacak sağlam bir psikolojisinin olmadığını, çocuğunu bir kere bile görmeye gelmediğini, sadece fotoğraflarını istediğini tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk lehine aylık 750,00 TL tedbir/iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 800,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, nafakaların TÜFE oranında arttırılmasına, kadın lehine 35.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri.
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilikte müvekkilinin kusurunun olmadığını, kadının kabul edilen davası, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar, velâyet ve reddedilen karşı davaları ile tazminat talepleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilikte müvekkilinin kusurunun olmadığını, kadının kabul edilen davası, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar, velâyet kişisel ilikinin artırılması ve reddedilen karşı davaları ile tazminat talepleri yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulünün, erkeğin davasının reddinin, nafaka ve kadın yararına tazminat takdirinin ve miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı velâyet ve kişisel ilişkin düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 324 üncü, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.