"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1201 E., 2023/1398 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 29. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/117 E., 2022/323 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadın vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle birleşen davanın kabulü ile boşanma ve ferilerine, sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 27.05.1995 tarihinde evlendiklerini, davalının psikolojik şiddet uyguladığını, aşağılayıcı ve küçültücü tavırlar içerisine girdiğini, müvekkilinin evi terk etmek zorunda kaldığını, müvekkiline ve ailesine hakaretler ettiğini, duygusal şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, aşağıladığını, onur kırıcı sözleri kendi elinden sadır kağıda yazdığını, seviyesizlikle ve iftiracı olmakla suçladığını, manifesto niteliğinde belge düzenleyerek müvekkiline ve ortak çocuğa imzalatmaya çalıştığını, sundukları ses kaydının hakaret iddialarını ispatlar nitelikte olduğunu, davalının müvekkilinin ses kaydını aldığını bildiğini, benim sesimi kayda alıyorsundur şeklinde beyanı olduğunu, hakaret ve küfürlerini müvekkilinin yüzüne yapmaktan çekinmediğini, kadının şiddet uyguladığını, müvekkilinin ailesiyle görüşmek istemediğini belirterek tarafların boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hazırladığı sözleşmenin davacının ilgisizliğinin önüne geçebilmesi için düşündüğü espirili bir çözüm olduğunu, gizlice yapılmış ses kaydını mahkemeye sunduğunu, gizlice kayda alınan konuşma içinde benim sesimi kayda alıyorsundur sözünde hareketle müvekkilinin ses kaydı alınmasını bildiği ve rızası olduğu sonucu çıkarmanın mümkün olmadığını belirtmiş, birleşen dava dilekçesinde de birleşen davalının 2018 yılında yaşanan bir tartışmayı büyüterek 2 yıl boyunca müvekkiline ve ailesine küstüğünü, 2020 yılı Haziran ayında sebepsiz yere evi terk ettiğini, evden ayrıldıktan sonra maddî ve manevî yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin iletişim kurma taleplerini reddettiğini, aşırı kıskanç tavırlar sergilediğini, psikolojik baskı uyguladığını, müvekkilinin bir kaç defa fiziksel şiddete maruz kaldığını, birleşen davalının müvekkilinin ailesine kötü davrandığını, onlarla bir iletişim kurmadığını, müvekkilinin annesini haksız yere suçladığını, baskıcı tutum yüzünden müvekkilinin sosyal yaşantısının sona erdiğini, müvekkilinin akrabalarına hakaret edip aşağıladığını, müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddetin yanında küfürler ettiğini, eve gece geç saatlerde geldiğini, içkili mekanlara gittiğini, ayrı yatakta yattığını, tek başına tatile gittiğini, müvekkilinin sağlık sorunlarıyla ilgilenmediğini, gizlice ses kaydı alarak özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını belirterek tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 4.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, faizi ile birlikte 120.000,00 TL maddî, 120.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
davacı-davalı erkeğin davası yönünden; davacı-davalı erkek tarafından tanık isimleri bildirilmediği ve tanık dinletme talebinde bulunulmadığı, erkek delil dilekçesi ile eşi ile aralarında yaşanan ve eşinin kendisine hakaret ve söylemlerine ilişkin ses kaydını dosyaya sunduğu, ancak dosyaya sunulan ses kaydının hukuka aykırı delil kabul edilmekle hükme esas alınamayacağından bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenmediği, davacı-davalı erkeğin dava dilekçesi ekinde davalı kadının yazdığını beyan ettiği notlar ve mesajlar sunsa da bu delilin de yer ve zaman yönünden belirsiz olup soyut nitelikte kaldığından kusur belirlemesinde dikkate alınmadığı, bu haliyle erkeğin davasında evlilik birliğinin sarsıldığının ispatlanamadığı, kadının birleşen davası yönünden ise dinlenen tanık beyanlarında geçen olayların eski tarihli olaylar olup sonrasında evlilik birliği devam etmekle affedilmiş, en azından hoş görü ile karşılanmış sayıldığı, bu suretle kadının davasında da evlilik birliğinin sarsıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine, kadının tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle, kabulü gereken asıl davalarının reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kabulü gereken birleşen davalarının reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; " ... Davacı-davalı erkeğin davası bakımından delillerin takdirinde herhangi bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla erkeğin davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Buna karşılık mahkemece ispatlanamadığı gerekçesiyle kadının birleşen davasının reddine karar verilmişse de, davalı-davacı kadın tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere davacı-davalı erkeğin evi terk ettikten sonra birlik görevlerini ihmal ettiği, davalı-davacı eşinin ailesine soğuk davrandığı ve "kadınlar çok konuşmamalıdır, kocası konuştuğunda susmalıdır" demek suretiyle baskıcı ve aşağılayıcı bir tavır sergilediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre davalı-davacı kadının boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile kadının davasının reddi doğru bulunmamış ve birleşen davanın kabulü tarafların TMK 'nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesi gerekmiştir. Düzenli ve sürekli geliri bulunan davalı-davacı kadının tedbir nafakası talebinin reddinde bir isabetsizlik görülmemiş, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılan davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen davalı-davacı kadının davacı-davalı erkekten daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu en azından davacı-davalı erkeğin maddi desteğini yitirdiği anlaşılmış olup kadın yararına tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, beklenen menfaatlerin kapsamı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 100.000 TL maddi tazminat takdir edilmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı-davacı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendiril diğinde, TMK'nun 174/2.maddesi gereğince 80.000 TL manevi tazminat takdir edilmiştir. Tüm bu anlatım karşısında davalı-davacı kadının kusur belirlemesine, davasının kabulü gerektiğine, yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kararın 1 nolu bendinin birleşen davanın reddine ilişkin kısımları ile 4 ve 5 nolu bendlerinin kaldırılmasına, davalı-davacının sair, davacı-davalı erkeğin ise tüm istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir... " şeklindeki gerekçeyle davalı-davacı kadının kusur belirlemesine, birleşen davanın kabulü gerektiğine, yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararın 1 nolu bendinin birleşen davanın reddine ilişkin kısımları ile 4 ve 5 nolu bendlerinin kaldırılmasına, birleşen davanın TMK'nın 166/1 maddesi gereğince kabulü ile;tarafların boşanmalarına, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılan davalı-davacı kadının tedbir-yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, TMK'nın 174/1 maddesi gereğince davalı-davacı kadın yararına 100.000,00 TL maddi tazminat takdiri ile boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalı erkekten alınarak, davalı-davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, TMK'nın 174/2 maddesi gereğince davalı-davacı kadın yararına 80.000,00 TL manevi tazminat takdiri ile boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalı erkekten alınarak, davalı-davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davada harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, her iki dava ve fer'îler yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, maddî ve manevî tazminat miktarları ile reddedilen tedbir-yoksulluk nafakası talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl davanın reddi ile birleşen davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, tazminatlar ve miktarları ile kadının reddedilen nafaka talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Dosyanın incelenmesinde her ne kadar istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince, erkeğin evi terk ettikten sonra birlik görevlerini ihmal ettiği, kadının ailesine soğuk davrandığı ve "kadınlar çok konuşmamalıdır, kocası konuştuğunda susmalıdır" demek suretiyle baskıcı ve aşağılayıcı bir tavır sergilediği, bu suretle boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilerek kadının birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, dinlenen tanıkların sözlerinin bir kısmı 4721 sayılı Kanunun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Kaldı ki davalı -davacı kadın tarafından terk hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış bir boşanma davası da bulunmamaktadır. Bu itibarla kadının birleşen boşanma davasının da reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının, kusur belirlemesi ve kadının birleşen davasının kabulü yönünden davacı -davalı erkek yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadının birleşen davasının kabulü yönünden davacı -davalı erkek yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı-davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.