"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/417 E., 2023/704 K.
DAVA TARİHİ : 16.06.2016
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/247 E., 2022/631 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve karşı tazminat ile nafaka davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile erkeğin boşanma davasında kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, tedbir nafakasının kabulüne kadının karşı davası yönünden hükmün kaldırılarak harç eksikliğinin giderilmesini teminen Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında verilen karara karşı davacı- davalı erkek vekili temyiz başvurusunda bulunmuş, Daire’nin incelemesinden geçerek onanmasına karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama neticesinde İlk Derece Mahkemesince kadının karşı davasının kısmen kabulüne, kadın yararına tazminata karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; Almanya’ya geldikten 4-5 ay sonra Türkiye'ye döndüğünü, sonrasında da hiç bir zaman düzenli olarak Almanya'da kalmadığını Almanca kursuna devam etmediğini, davacının rızası olmadan Türkiye'ye döndüğünü, Almanya'da yaşamak üzere anlaşarak evlendiklerini, evliliğin başında davacı ilaç kullandığı için tarafların bir süre cinsel birlikteliklerinin olmadığını, davacının, davalıya bu durumu söylediğini, ilaçları bırakınca normal olarak cinsel ilişkinin yaşandığını, ancak sonrasında davalının Türkiye'ye gittiği için tarafların cinsel birlikteliklerinin olmadığını, normal yoldan çocuk sahibi olamamaları nedeniyle davalının problem çıkardığını, tüp bebek yöntemi denenmesine rağmen davalının sorunu nedeniyle tedavinin başarısız olduğunu, çocuk sahibi olmayı denemelerine ve davalıdan kaynaklı sorun olmasına rağmen davalının çocuk sahibi olma konusunda ısrarcı olduğunu, davacıya psikolojik baskı uyguladığını, "sen erkek olsaydın" şeklinde sözlerle aşağıladığını ve hakaret ettiğini, "geri zekalı" diyerek hakaret ettiğini ve hakaretlerinin sürekli olduğunu, davalının facebook şifresini bilen davacının, davalının facebook hesabına girdiğinde çok fazla erkekle yazışmalarını, eşi hakkında "pislik, gerizekalı, Allah belasını versin" şeklinde sözler yazdığını gördüğünü, mahrem konuları sosyal medya hesabına yazdığını, cinsel içerikli konuşmalar yaptığını, bu yazışmalarda başka erkeklerle birlikte olarak ya da bu kişilerden sperm alarak çocuk sahibi olmaya çalıştığını da gözlemlediğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek yararına 200.000,00 TL manevî tazminata, kadının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin evlenirken çocuk sahibi olamayacağını gizlediğini, çocuk sahibi olmasına bu nedenle engel olduğunu, geçici olarak Türkiye’ye geldikten sonra erkeğin kadını Almanya ülkesine gitmemesi için bahaneler bulduğunu, ailesinin kendisine hakaret ettiğini, erkeğin bu duruma sessiz kaldığını iddia ederek erkeğin davasının reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 300.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 27.12.2019.tarih ve 2016/447 Esas, 2019/917 Karar sayılı kararı ile, kadının evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu birlik görevlerini yerine getirmediği, erkek ile birlikte Almanya'da yaşamayı kabul etmesine rağmen daha sonra Almanya'da yaşamayı kabul etmeyip Türkiye'ye geri döndüğü; erkeğin ailesinin kadına hakaret edip, erkeği başka biri ile evlendireceklerini dile getirdiği, erkeğin ailesinin etkisinde kaldığı, belirlenen kusur durumlarına göre tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince her iki boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadının tedbir, yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili tarafından maddî, manevî tazminat ve nafaka taleplerine uygun olarak yeni karar verilmesini, adli tıp raporu ile diğer iki raporun çeliştiğini, çelişkinin giderilmediğini, kusur belirlemesinin yanlış yapıldığını, taraflara eşit kusur verilmesinin hatalı olduğu ileri sürülerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 14.09.2021 tarih ve 2020/746 Esas, 2021/1364 Karar sayılı kararı ile, kadının cevap ve karşı dava dilekçeleri dikkate alındığında, karşı davasında boşanma talebinin olmadığı, taleple bağlılık ilkesi aşılarak karşı davada da boşanmaya karar verilmesinin hatalı olduğu, boşanma kararının açıkça onanması talep edilmekle bu konuda istinaf talebi olmadığı ve boşanmanın 13.02.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından hataya değinilmekle yetinildiği; tüm dosya kapsamından tarafların evlilik sonrasında Almanya'da yaşamaya başladıkları, kadının sınavlar için Türkiye'ye geldiği, sonrasında da tüp bebek tedavisi için kaldığı, erkeğin 3-4 ayda bir Türkiye'ye gelip gittiği, ayrı ülkelerde olsalar da görüşmeye ve birlikte tüp bebek tedavisine devam ettikleri dikkate alındığında, Almanya'da yaşamama vakıası ve evlilik yükümlülüklerini yerine getirmemesi vakıası kadına kusur olarak verilmesi doğru olmadığı; kadına yüklediği diğer kusurları da somut, görgüye dayalı, hukuka uygun delillerle ispatlayamadığı; çelişki olduğu iddia edilen her iki rapor bütün olarak değerlendirildiğinde çelişki olmadığı, Adli Tıp Kurumu raporunun da ayrıntılı, açıklayıcı ve yeterli olduğu, yeniden rapor alınması gerekmediği anlaşıldığı; erkeğin var olduğu iddia edilen cinsel rahatsızlığının da halihazırda bulunmadığı, sperm kalitesine ilişkin problemin de tedavi ile çözülebileceği ki zaten tarafların tüp bebek yöntemleri denedikleri, bu durumun erkeğe kusur olarak verilemeyeceği; önceki olayların evlilik birliği devam edip tarafların tüp bebek denemelerine devam etmeleri nedeni ile af en azından hoşgörü ile karşılandığının kabul edilmesi gerektiği; kanaat getirilen bu kusur durumu karşısında erkeğin tam kusurlu, kadının kusursuz olduğu; boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına geçimine malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorunda olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın lehine tedbir nafakası verilmesi gerekirken reddi doğru olmadığı; kadın vekilinin cevap dilekçesinde sadece davanın reddi talep ettiği, karşı dava dilekçesinde ise asıl davanın kabulü halinde tedbir ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin talep edildiği; cevap dilekçesinde kadının yoksulluk, maddî ve manevî tazminat talebi olmadığı; İlk Derece Mahkemesi kararının 2 ve 3. bendindeki red kararları talep edilmeyen hususta hak kaybına neden olur nitelikte olduğu, davalı kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 2. bendinin yoksulluk nafakasına ilişkin kısmının, 3. bendinin "davalı karşı davacının şartları oluşmayan maddi-manevî tazminat taleplerinin reddine" ilişkin kısmının kaldırılmasına karar verilmsinin gerektiği; boşanma davası içerisinde boşanmanın feri niteliğinde olan bu talepler harca tabi değil iken, ayrı dava ile talep edildiğinde nispi peşin harcın yatırılması gerektiği, alınması gerekli nispi peşin harcın 490 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30 uncu ve 32 nci maddeleri uyarınca tamamlanması için kadına süre verilmesi, tamamlandığı takdirde davanın esasına girilmesi, tamamlanmadığı takdirde anılan kanunun 30 uncu maddesinde gösterilen usulde işlem yapılması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine; kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden karar vermek suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine ilişkin hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkeme’nin 27.12.2019 tarih, 2016/447 Esas, 2019/917 Karar sayılı ve ilamı ile karşı dava ile talep edilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talepleri dışındaki hususların kesinleştiği, bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olduğu, davalı- davacı kadın vekili tarafından açılan yoksulluk nafakasına ilişkin davanın şartları oluşmadığı; belirlenen kusurların aynı zamanda kadının kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesi ile kadının davasının kısmen kabulüne, yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 150.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminata, kabul ve ret oranına göre taraflar yararına vekâlet ücreti ile yargılama giderlerine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kusurunun olmadığını, kararda gerekçe bulunmadığını, kararın adil yargılanma hakkına aykırı olduğunu, kadına maddî ve manevî tazminat verilmesinin yanlış olduğu gibi miktarlarının da fahiş olduğunu ileri sürerek kararın gerekçesiz olduğu, tazminat verilme koşulları ile miktarları yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; yoksulluk nafakası talebinin reddinin yanlış olduğunu, maddî ve manevî tazminatın az olduğunu ileri sürerek kararın nafaka ve tazminat yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik, sosyal durumları, kadının eğitim ve öğretim dönemlerinde sözleşmeli öğretmen olarak çalıştığı, adına kayıtlı 3 adet evinin bulunduğu, kira gelirinin bulunduğu dikkate alındığında boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru yok ise de, gelirleri kapsamında yoksulluğa düşmeyeceği, bu haliyle kanunda belirtilen koşulların oluşmayacağı; kadının yoksulluk nafakasının reddine dair karar usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu; tarafların kesinleşen kusur durumu, boşanmakla kadının evlilikte mevcut ve beklenen maddîmenfaatlerinin zarar göreceği, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu dikkate alındığında kadın yararına tazminata ilişkin koşulları oluştuğu; maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, miktarları da tarafların dosyaya yansıyan ekonomik, sosyal durumları ve hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince hiç bir itirazlarının değerlendirilmediğini, kadının birlikte yaşamaktan kaçındığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak tazminat miktarlarının hatalı olduğunu, gayrimenkulleri olduğu gerekçesi ile yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı- davacı kadın vekili tarafından karşı dava olarak açılan ve gönderme kararı sonrasında yargılama yapılan bağımsız nafaka ve tazminat alacağı davasında, boşanma davası ile kesinleşen kusurlarının yeniden tartışılıp tarşılamayacağı ile nafaka ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.