Logo

2. Hukuk Dairesi2023/10205 E. 2024/6891 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, boşanma ile birlikte talep edilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-davacı kadının sosyal medya paylaşımları ve üçüncü kişilerle olan iletişiminin evlilik birliğine uymayan davranışlar olduğunun tespit edilmesi, davacı-davalı erkeğin ise bu davranışlar nedeniyle tepkisel olarak bazı yükümlülüklerini aksatmış olsa da esasen eşine karşı bir kusurunun bulunmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1676 E., 2023/1861 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/177 E., 2022/429 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, boşanma ve boşanmanın fer'îlerine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davayı cevap dilekçesinde özetle; tarafların 1994 yılında evlendikleri, bu evliliklerinden iki çocuklarının bulunduğu, yedi yıl önce ortak çocuğun trafik kazasında vefatından sonra davalının değişmeye başladığını, ortak diğer çocukla ve evle ilgilenmez bir hale geldiğini, vefat eden çocuk için ödenen sigorta parasını ne eve ne de diğer ortak çocuğa harcamadığını, ortak çocuğun eğitim ihtiyacının müvekkili tarafından karşılandığını, bir aylık sürelerle Trabzon iline gittiğini ve dönmediğini son olarak ortak diğer çocuğun mail hesabı ile facebooktan kimi hesaplar açtığı ve bu hesaplardan erkeklerle konuşarak evlilik ile ilgili bilgiler ve fotoğraflar gönderdiği, taraflar arasında karı koca ilişkisinin kalmadığını, en son olarak Trabzon'a yaptığı bir ziyaretten döndükten sonra ortak çocuk ve müvekkili için uzaklaştırma kararı aldığı, davalının psikolojik tedavi gördüğünü veya görüyor olduğunu beyan ederek tarafların boşanmalarına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini ve talep ve dava etmiştir,

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline şiddet uyguladığını, vefat eden ortak çocuğun desteği ile yaşamını sürdürürken ortak çocuğun vefatından sonra davalının diğer çocuğu müvekkiline karşı kışkırttığını ve vefat eden çocuk nedeni ile müvekkiline ödenen sigorta parasını müvekkilden alarak diğer çocuğa gönderdiğini, ancak bu parayı içki masasında harcadığını, davacının ganyan bayisi olduğunu, her akşam eve içkili gelerek müvekkiline şiddet uyguladığını, bu şiddet olaylarından birinde müvekkilinin şikayetçi olması üzerine davalının Ceza Mahkemesi kararı ile ceza aldığını ve cezasının HAGB'ye çevrildiğini, müvekkilinin bu karardan sonra gördüğü diğer bir şiddet eyleminde yine şikayetçi olmak istemesine oğlunun "babamı şikayet edersen seni komalık eder gider ben yatarım" demesi üzerine şikayetçi de olamadığını, davalının müvekkiline sürekli "siktir git, balina gibisin, ben zaten bir işe yaramazsın" şeklinde hakaret ettiğini, onu aşağılayarak yataktan ittiğini, müvekkilinin annesini ziyarete gitmesine sen oraya s... gidiyorsun dediğini, ortak çocuk ...'i akrabaları ile içki masalarına alıştırdığını, oğlunun 16 yaşında araba almak istediğini, kendisine eziyet edildiği için vefat eden oğlundan gelen sigorta parası ile hiç istemediği halde diğer oğluna araba almak zorunda bırakıldığını, oysa bu para ile ölen oğluna hayır yapmak istediğini, davacının bu para nedeni ile evin elektrik ve doğal gaz ödemelerini yapmayı bırakıp müvekkiline harçlıkta vermediğini ve müvekkilinin komşularının yardımı ile geçinmek zorunda kaldığını, davalının ise emekli maaşı yanında ganyan bayiinden ek gelirinin olduğunu ancak bu parayı içki masalarında yemeyi adet haline getirdiğini, beyan ederek tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 150.000,00 maddî ve 150.000,00TL manevî tazminatın davalıdan tahsiline, müvekkili lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine ve nafaka miktarının her yıl ÜFE oranında arttırıma tabi tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; "... davalı kadının müşterek çocuk ...'in vefatından davacı erkeği sorumlu tutup beddua ederek duygusal şiddet uyguladığı, davacı erkekle ve müşterek çocukla yeterince ilgilenmediği, davalı kadının erkekten ayrı yatakta uyuduğu, davalı kadının habersiz uzun süreli şehir dışına gittiği, davalı kadının sosyal medya siteleri ve telefon üzerinden güven sarsıcı konuşmalar ve internetten görüntülü görüşmeler gerçekleştirdiği, davacının dosya sunduğu sosyal medya konuşmaları incelendiğinde ... E., ... K. ve ... A. isimli kişilerle aile mahremiyetini ihlal eden, arkadaşlık ve sıradanlık boyutunu aşan konuşmalar gerçekleştirdiği, her ne kadar davalı kadın bu yazışmaların kendisi tarafından yapılmadığını iddia etmiş ise de sohbetlerdeki konuşma gidişatı, devamlılık, , kadının kendi fotoğraflarını çekim açısı, HTS kaydında yer alan 0539397 ** ** nolu telefonun ... A. isimli sohbet ettiği kişiye ait oluşu, müşterek çocuğun görgüye dayalı beyanları bir arada değerlendirildiğinde ilgili konuşmaları gerçekleştiren ve fotoğrafları atanın davalı kadın olduğuna kanaat getirilmiş, davalı kadının güven sarsıcı davrandığı ispatlanmış olup davalı kadına kusur olarak yüklenmiştir. Davalı fiziksel şiddete uğradığını iddia etmiş ise de Ankara Batı 5.Asliye Ceza 2017/228Esaslı dosyanın üzerinden 3 yıl gibi uzun süre geçtiği, tarafların 2020 yılına kadar aynı evde yaşamaya devam ettiği ve olayın af mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır. Tanıkların beyanları ve dosyaya sunulan davalı davacı arasındaki telefon mesajları gözetildiğinde davacı erkeğin maddi ihtiyaçları karşıladığı, davalı kadının güven sarsıcı davranışlarının öğrenilmesi sonrasında davacı erkeğin tepki olarak bazı ihtiyaçları ve faturaları aksattığına kanaat getirilerek davacı erkeğe kusur olarak yüklenmemiştir.Ankara Batı C. Başsavcılığının 2020/28150 Esas soruşturma sayılı dosyasında mesajları atanın reşit müşterek çocuk olduğu, kadının şikayetinden vazgeçtiği davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmıştır. Taraflara kusur olarak yüklenen vakıalar değerlendirildiğinde davalı kadının tam kusurlu, davacı erkeğin kusurunun bulunmadığı, tarafların aralarındaki şiddetli geçimsizliğin sabit olduğu, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar ve toplum açısından korunması gereken bir fayda kalmadığı anlaşılmakla, asıl davanın TMK 166/1 uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı kadının tam kusurlu olduğu gözetilerek karşı davanın reddine karar verilmiştir..." gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'nun 166/1nci maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine, davalı-karşı davacı kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin tam kusurlu olması nedeniyle reddine, davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen aylık 900,00 TL tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesine kadar devamına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme yapıldığını beyanla asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlenmesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme yapıldığını beyanla asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlenmesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının reddinin, erkeğin davasının kabulünün, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin doğru olup olmadığı, eksik inceleme bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalı-davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.