"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2015/103 E., 2016/1 K.
DAVA TARİHİ : 30.04.2015
KARAR : Davanın kabulü
EK KARAR: Davalının kişisel ilişki yönünden dava açmakta muhtariyetine
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Karar, davacı kadın ve davalı erkek tarafından temyiz edilmemesi üzerine kesinleşmiştir.
Davalı erkek 19.10.2023 tarihli dilekçesi ile çocuklar ile arasında kişisel ilişki kurulmasını istemiştir.
Mahkemece 25.10.2023 tarihli ek karar ile, kişisel ilişki düzenlenmesi için yeni dava açma muhtariyetine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Mahkeme ek kararının davalı erkek tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre, gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Ek kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin tarafına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; eşinin ve çocuklarının daha fazla mağdur olmamaları adına boşanmayı onayladığını bildirmiştir.
III. MAHKEME KARARI
1.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tarafların 22.05.2002 tarihinden bu yana evli oldukları, velâyete konu 24.03.2004 doğumlu Nazar Kaplan, 29.03.2006 doğumlu Mertcan Kaplan ve 22.02. 2009 doğumlu Berkan Kaplan isminde ortak çocukları olduğu, erkek eşin, suçtan dolayı tutuklu bulunduğu, evlilik birliği devam ederken kadına fiziki şiddet uygulayıp hakaret içerikli sözler söylediği, sabit bir işinin olmadığı ve eline geçen para ile evin ihtiyaçlarını karşılamayıp kumar oynadığı, cezaevine girmeden önce hayvan alım satımı işi ile uğraştığı ve bu iş nedeni ile iş yaptığı kişiler ile sürekli olarak sorun yaşadığı, bu nedenle sorun yaşadığı bu kişilerin evin kapısına dayanıp kadını tehdit ettikleri, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkek eşin tam kusurlu olup davacıya izafe edilebilecek herhangi bir kusur tespit edilemediği gerekçesiyle; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine karar verilmiş karar taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
2. Davalı erkek 19.10.2023 tarihli dilekçesinde özetle; eşinden boşandığını, çocukları ile kendisinin görüştürülmediğini, çocukları annelerinin dolduruşa getirdiğini ve çocukları ile görüşemediğini, çocukları ile görüşmek isteğini, mahkeme kararının elinde olmadığını belirterek; Mahkemece işlem yapılmasını talep etmiştir.
3.Mahkemenin 25.10.2023 tarihli ek kararıyla; taraflar arasında boşanma kararı verildiği, kararın 19.04.2016 tarihinde kesinleştiği, tarafların ortak çocuklarının velâyetlerinin anneye bırakıldığı, ancak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesis edilmediği, karar tarihi itibariyle çocuklardan birisinin 19 yaşında olup, reşit olduğu, diğer ikisinin ise 17 ve 16 yaşlarında olduğu ve velâyet hükümlerine tabi oldukları ,davalı erkek çocukları ile görüştürülmediğinden bahisle mahkemeden karar verilmesini talep etmişse de 07.01.2016 tarihli mahkeme kararının kesinleştiği ve kişisel ilişkiye yönelik hüküm kurulmamış olduğu gerekçesiyle, ortak çocuklar ile davalı erkek arasında kişisel ilişki düzenlenmesi için yeni dava açma muhtariyetine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen 25.10.2023 tarihli ek kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; mahkeme ek kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; ek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel ilişki düzenlemesi içermeyen kesinleşmiş boşanma kararına ilişkin olarak velâyeti annelerinde bulunan ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki düzenlemesi istemine ilişkin Mahkemece verilen ek kararın usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci ve 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeple
Temyiz olunan 25.10.2023 tarihli ek kararının ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.