"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1859 E., 2022/1279 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/495 E., 2020/219 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve kadının ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, karşı boşanma davasının reddine, kadının ziynet alacağı davasının ise kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosya içeriğine göre temyize konu edilen çeyiz ve kişisel eşya alacağı talebinin toplam miktarı 15.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-karşı davacı vekilinin çeyiz ve kişisel eşya alacağı talebine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-karşı davalı kadın vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili asıl dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının çocuklara fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığını, saygısız olduğunu, yükümlülüklerini yerine getirmediğini, gece tek başına haber vermeden dışarılarda gezdiğini, vardiyalı işte çalışan erkeğin gece işten döndüğünde bir çok kez kadını evde bulamadığını, kadının cep telefonunda başka erkeklerde görüşme kayıtları ve uygunsuz fotoğraflar gördüğünü, kadının sadakatsiz davrandığını, erkeğin eşinden ayrılırken ...'e yerleştiğini, fiili ayrılık döneminin ikinci çocuğun doğumuna denk geldiğini, yeni doğan kızın kadın ve ailesi tarafından erkeğe gösterilmediğini, erkeğin yeni doğan çocuğu görmek için ...'a gittiğini, kadının ailesi tarafından tehdit edildiğini ve çocuğunu görmeden geri döndüğünü, fiili ayrılık döneminde erkeğin birçok kez çocuklarını görmek için ...'a gittiğinde her seferinde kadının ailesinin engellemesine maruz kaldığını, çocukların erkeğe karşı doldurulduğunu, ziynetlerle ilgili iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin evden ayrılırken herhangi bir şeye dokunmadan ve yanına almadan ayrıldığını ileri sürerek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar 2012 d.lu ... ile 2016 d.lu İrem'in velayetlerinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin ... Aile Mahkemeleri olduğunu, önceden kadının erkeğe karşı bağımsız tedbir nafakası davası açtığını, Bölge Adliye Mahkemesi ilamı ile davacı kadın yararına aylık 250,00 TL ortak çocuk ... ile İrem yararına ayrı ayrı aylık 175,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, erkeğin nafaka borcunu ödememesi nedeni icra ceza mahkemesinde yargılamasının halen devam ettiğini, erkeğin kadına hakaret ve küfür ettiğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, iftiralar attığını, müvekkilinin kişsel eşyalarını dahi alamadan evden kovulup hamile iken terk edildiğini ve baba evine sığınmak zorunda kaldığını, erkek ve ailesi tarafından gerek müvekkiline gerekse ailesine karşı sürekli tehdit ve hakaretlerde bulunulduğunu, müvekkilinin babasının evinin basılarak darp edilmeye çalışıldığını, bu konuda şikayetçi olunulduğunu, erkeğin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini hiçbir şekilde yerine getirmediğini, müvekkilinin evden kovulması ve baba evine sığınmak zorunda kalması sonunda müşterek çocuk ...'nın müvekkilinin elinden alındığını, kadının Cumhuriyet Savcılığına müracaatı sonucu çocuğuna kavuştuğunu, erkeğin kadının hamilelik sürecinde ve doğum sırasında eşinin yanında olmadığını, kadının ve ortak çocukların maddi ve manevi ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, müvekkilinin ailesinin desteği ile kendisinin ve ortak çocuk ...'nın ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığını, erkeğin yeni doğan çocuğunu bir yıl sonra gelip gördüğünü, müvekkilinin ve ailesinin hiçbir zaman erkeğin çocuklarını görmesini engellemediğini, aksine tarafların barışması ve erkeğin çocukları ile görüşmesi konusunda sürekli olarak ön ayak olduklarını, düğünde kadına takılan iki adet bilezik 22 ayar (teki 15 gram), 4 adet bilezik 21 ayar, (teki 40 gram), 200 gram altın set (22 ayar), 3 çeyrek altının erkek tarafından müvekkilinden farklı tarihlerde alınarak harcandığını iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davasının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedineyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve İrem'in velayetlerinin ... anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 300 TL, müvekkili yararına aylık 750,00 TL tedbir, iştirak, yoksulluk nafakasına, nafaka miktarlarının yıllık enflasyon oranları dikkate alınarak her yıl artırılmasına, müvekkili yararına boşanmanın eki niteliğinde yasal faiziyle 60.000,00 TL maddi, 60.000,00 TL manevi tazminata, ziynetlerine aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde şimdilik toplam 1.000,00 TL bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evliliğin başından beri davalı-karşı davacı kadının sürekli eşinden habersiz geceleri evden gittiği, çocuklara karşı ilgisiz olduğu, çocuklarına uyku ilacı vererek dışarı gittiği, yaklaşık 1-1,5 saat eve gelmediği, ayrıca eşini aldattığı, eşini aldattığı şahıs ile arabada görüldüğü, ayrıca müşterek çocuklara ve erkeğe psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı, boşanmaya yol açan olaylarda ... kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesine, çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına aylık ayrı ayrı 200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, fazlaya ilişkin talebin reddine; davalı-davacı kadın tarafından açılan karşı davanın reddine, davalı-davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat talebinin reddine; sayılan ziynet eşyalarının aynen kadına iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde 51.323,00 TL ziynet eşya bedelinin davacı-karşı davalı erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl boşanma davasının kabulü, karşı boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, yetkisizlik ilk itirazının reddinin hatalı olduğu, çocuklar için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının az oluşu, davalı-davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatların reddi, çeyiz eşyalarının ve kişisel eşyalarının aynen veya bedelinin ödenmesine yönelik taleplerinin kabul edilmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek bu yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması için istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar Mahkemece kadına evliliğin başından beri kadının sürekli eşinden habersiz geceleri evden gittiği, müşterek çocuklara ve psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı vakıaları kusur olarak yüklenmiş ise de, erkek tarafından iddia edilen bu vakıaların ispatlanamadığı, bu yüzden kadının kusurundan çıkartılması gerektiği, yine erkeğe fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığı vakıası kadına kusur olarak yüklenmiş ise de, bu vakıaya erkek tarafından dayanılmadığı gibi ispat da edilmediği, bunun için bu vakıanın da kadının kusurundan çıkartılması gerektiği, bunlar dışında kalan ve Mahkemece kadına kusur olarak yüklenen çocuklara karşı ilgisiz olduğu, çocuklarına uyku ilacı vererek dışarı gittiği, yaklaşık 1-1,5 saat eve gelmediği, eşini aldattığı, eşini aldattığı şahıs ile arabada görüldüğü vakıalarının erkek tarafından iddia edildiği gibi sübuta erdiği, erkeğin kendisini aldattığı için kadını evden kovduğu vakıası iddia edilip bir takım tanık ifadeleri ile ve özellikle tedbir nafakası davasında kurulan hüküm ile sübut bulsa da, erkeğin bu davranışının kadının güven sarsıcı davranışlarından kaynaklandığı için tepkisel mahiyette olduğu, bu yüzden erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak erkeğin, fiili ayrılık sonrasında kadına ve ortak çocuklarına maddi yardımda bulunmadığı, çocuklarını görmek için kayınbabasının evine baskın yaptığı vakıalarının kadın tarafından iddia edilip ispatlandığı, bir baskın sırasında erkeğin kayınbabasını tehdit ettiği tanıklarca beyan ve ifade edilse de, tehditin içeriğinin ne olduğunun anlaşılamadığı, genel ve gerekçesiz olan bu ifade ile kayınbabasını tehdit ettiği vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, bu baskınlar sırasında erkeğin birlikte geldiği yakınları ile kayınbiraderlerini dövdüğü, davalı-davacı tanığı Vahide tarafından beyan edilmiş ise de, kadın tarafından dayanılmayan bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, neticeten "davalı-davacı kadının çocuklara karşı ilgisiz olduğu, çocuklarına uyku ilacı vererek dışarı gittiği, yaklaşık 1-1,5 saat eve gelmediği, eşini aldattığı, eşini aldattığı şahıs ile arabada görüldüğü, buna karşılık ... erkeğin fiili ayrılık sonrası erkeğin kadının ve ortak çocuklarına maddi yardımda bulunmadığı, çocuklarını görmek için kayınbabasının evine baskın yaptığı" boşanmaya yol açan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin az, davalı-karşı davacı kadının ise ağır kusurlu olduğu, kadının boşanma davasının da kabulü gerektiği, kadına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının tarafların sosyal ekonomik durumları ve hakkaniyete göre az olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilmeyen tedbir nafakası, kadının davasının reddi, bu davaya yönelik yargılama gideri ve vekalet ücreti, ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının davası yönünden lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine, kadın lehine 400,00 TL tedbir nafakasına, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 300,00 TL iştirak nafakasına, TÜİK'in belirlediği enflasyon oranının yüksek olması nedeniyle artış talebinin reddine, kadının çeyiz alacağı ve kişisel eşya talebinin saklı tutulmuş olduğu, bu yönde bir davasının bulunmadığı gerekçesi ile çeyiz alacağı ve kişisel eşya talebine yönelik istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına; yetkisizlik ilk itirazı ön sorun olarak incelenmemiş ise de bunun sonuca etki etmeyeceği, Mahkemenin yetkili olduğu, diğer yönlerden kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile kadının sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek yetki itirazının reddi, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, nafakaların miktarı, çeyiz ve kişisel eşya alacağı talebi hakkında karar verilmemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin ve erkeğin davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ile ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle erkeğin ceza dosyasındaki beyanı ve tanık beyanlarına göre erkeğin kayınbabasını tehdit etmek suretiyle de kusurlu olduğu, erkeğe bu vakıanın kusur olarak yüklenmesi gerektiği, ancak tarafların belirlenen ve gerçekleşen tüm kusurları birlikte değerlendirildiğinde yine de evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin çeyiz ve kişisel eşya talebine yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.