Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1101 E. 2023/3920 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, erkeğin sadakatsizlik nedeniyle tam kusurlu olup olmadığı, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin miktarının uygunluğu ve erkeğin karşı tazminat talebinin reddinin yerindeliği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararının, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler bozma için yeterli görülmeyerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/552 E., 2022/2896 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Türkoğlu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/455 E., 2021/515 K.

Taraflar arasındaki davacı kadın vekili tarafından açılan asıl ve birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadına sürekli olarak psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret (o..spunun çıkardığı şeklinde ailesine yönelik sinkaflı küfürler) ettiğini, kadının aşağılama, fiziksel şiddete maruz kaldığını, kadını evden her kovmasında çocuklarını da evden kovduğunu, telefonu sana ben aldım deyip elinden aldığını, kadını 32 yıllık evliliğimizde bana bakmadın, benimle ilgilenmedin, bana kadınlık etmedin şeklinde sözler söylemeye devam ettiğini, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile nafakanın TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekilinin 22.02.2020 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; 2019/455 Esas sayılı boşanma davası henüz bitmeden evlilik birliği resmi olarak son bulmadan önce E. K. adında bir kadın ile imam nikahı kıydığını, birlikte yaşamaya başladığını, evliliğin temel taşı olan sadakat yükümlülüğü boşanma davasının açılması ile son bulmayacağını, söz konusu yükümlülüğün boşanma davası sonucu verilen karar kesinleşene değin devam edeceğini, dava tarihinden sonra gerçekleşen sadakatsizlik eylemlerinin ancak yeni bir boşanma davasının konusu olabileceğini bu nedenle birleşen dava açtığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile nafakanın TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, hasta yatağında yatarken dahi davacının erkeği terk edip baba evine gittiğini, evin reisi olarak kabul etmediğini, saygı ve sevgiyi hiçbir zaman görmediğini, bıçak çektiğini, kadının terk ettiğini, dön ihtarında bulunduklarını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, erkek yararına 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının sürekli şiddet gördüğü, erkeğin hakaret ettiği, en son erkeğin çocuklarını evden kovup, kadına şiddet uygularken kadının kaçıp baba evine sığındığı, erkeğin tam kusurlu olduğu; birleşen dava yönünden ise; asıl boşanma davası açıldıktan sonra davacı taraf asıl davanın kabul görmemesi halinde zina nedeni ile boşanma kararı verilmesini talep edildiği, asıl boşanma davası açıldıktan sonra davalının başka bir kadınla birliktelik yaşadığı, kadını müşterek konuta yerleştirip orada müşterek bir hayat kurduğu, kadından çocuğunun olduğu ancak önce açılan genel boşanma nedenli davası ispatlanmış olduğu ve tarafların boşanmalarına karar verildiğinden birleşen davanın reddine karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince erkeğin davasının reddi ile kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen tazminat ve nafaka miktarları ile birleşen davanın da kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat ve nafaka şartlarının oluşmadığını, manevî tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı kadın vekili tarafından evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı boşanma davası açıldıktan sonra, davalı erkeğin, boşanma davası devam ederken, başka bir kadınla, imam nikahlı yaşadığı, hatta bu birlikteliğinden bir de çocuğunun dünyaya geldiği, davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği belirtilerek birleşen davada, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince evlilik birlikteliğinin temelden sarsılmasına dayalı boşanma talebinin bulunduğu, bu davanın farklı vakıalara dayalı olduğu, terditli açılmadığı, bu durumda dinlenilen tanık beyanları, toplanan deliller ve dosya içerisine alınan nüfus kaydı uyarınca, davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, hatta bu birlikteliğinden bir de çocuğunun olduğu, davacı kadının birleşen davasının da ispatladığı; İlk Derece Mahkemesi tarafından asıl davada tarafların boşanmalarına karar verildiği belirtilerek, davacının birleşen davasının kabulü yerine, reddine karar verilmesi hatalı olduğu, ancak her iki tarafın da istinaf başvuru dilekçelerinde boşanmaya dair karara ilişkin istinaf itirazlarının bulunmadığını belirttiği, bu durumda tarafların boşanmalarına dair hükmün kesinleştiği, birleşen davada İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davacı kadının birleşen davasında boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca davada haklılık durumuna göre vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği; davacı kadının asıl davada boşanmanın fer'îlerine ilişkin talepleri ile ilgili karar verildiği, bu hususlarda birleşen davada yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, davacının ise ispatlanmış kusurunun bulunmadığı; tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına davacının tedbir ve yoksulluk nafakası şartlarının oluştuğu, tedbir ve yoksulluk nafaka istemlerinin tam kabulüne karar verildiği; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, haklılık durumuna göre kadın yararına yargılama giderleri ile vekâlet ücretine, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata; davacı kadın vekilinin diğer ve davalı erkek vekilinin tüm istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlara göre takdir edilen tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, hasta yatağından evi terk ettiğini, çocuklarının dolduruşuna geldiğini, şiddete maruz kalsa idi ceza dosyasının olması gerektiğini, hasta yatağında adeta ölüme terk edildiğini, eve dön ihtarı çekmesine rağmen eve dönmeyerek kusurlu olan tarafın davacı kadın olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar ile reddedilen tazminat talebi yönlerinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın vekili tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışların ispat edilip edilmediği, kadın yararına tazminat ve nafaka şartlarının oluşup oluşmadığı, miktarlarının uygun olup olmadığı, erkeğin tazminat talebinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.