Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1106 E. 2023/1237 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, Yargıtay'ın bozma ilamı sonrası yoksulluk nafakası miktarının tespiti ve yıllık artış oranının uygulanıp uygulanmayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay’ın mutlak bozma ilamında nafaka miktarına ilişkin hüküm kurulurken, bozma sonrası yapılan yargılamada kadının ıslah dilekçesiyle talep ettiği ÜFE oranında artışın kabulünün, bozma ilamının kapsamı dışında kalması ve ilk hükümde yer almaması nedeniyle hatalı olduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı eşinin hakaretlerine, tehditlerine maruz kaldığını, ekonomik olarak baskı kurduğunu, evin ihtiyaçlarını almadığını, para vermediğini, daha sonra ise ailesi ile görüşmek zorundasın yoksa karışmam dediğinde annen ve baban ile görüşürüm ancak ağabeyin ile görüşmem deyince davalı eşin eşyaları kırdığını ve üzerine yürüyüp ... attığını, evlilik birliğinin erkeğin kusurlu hareketleri ile sona erdiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, aylık 4.000,00 TL tedbir ve 6.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TLmanevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-davalı kadın bozma sonrası 21.11.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesi ile talep edilen 6.000,00 TL yoksulluk nafakasının 14.000,00 TL arttırılarak aylık 20.000,00 TL yoksulluk nafakasına ve nafakanın her yıl üretici fiyat endeksi (ÜFE) oranında arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının hakaret ettiğini, kısdığında eşyaları fırlattığinı, tartışma çıkarttığını, sorumluluklarını yerine getirmediğini, sürekli maddî talepleri olduğunu, internette ve sosyal medyada sürekli zaman geçirdiğini, evi terk etmekle tehdit ettiğini, cinsel birliktelikten kaçındığını, isteğim dışında gebeliği sonlandırdığını, ev alacaksın diye baskı yaptığını, saldırgan davrandığını ve evden ayrılırken 10.000 euro parayı aldığını belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkek yararına 70.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.03.2018 tarihli ve 2015/1077 Esas, 2018/541 Karar sayılı kararıyla; erkeğin kadına hakaret ettiği, evliliği bitirmek istediğini ve çocuk istemediğini belirtip kadına çocukla ilgili ne yapman gerektiğini biliyorsun dediği, kadının da erkeğe adam değilsin, şerefsizsin, senin gibi adam olmaz olsun, benim daha önceki erkek arkadaşım her yönden hatta cinsel yönden de senden iyiydi dediği, kocasının cinsel hayatla ilgili problemleri olduğunu başkalarına söylediği, birliğin sarsılmasında her iki tarafın da eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresi içerisinde karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16.09.2021 tarihli ve 2021/578 Esas, 2021/1460 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince kusur tespitine ilişkin yapılan değerlendirmede, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, hükmedilen nafakanın miktarında, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakanın miktarında, taraflar eşit kusurlu olduklarından maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 28.02.2022 tarihli 2021/10012 Esas ve 2022/1895 Karar sayılı kararıyla tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasının az olduğu, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı yönünden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin onanmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, boşanma ile davalının desteğinden mahrum kalacağı ve yoksulluğa düşeceği, davalının dosyaya yansıyan gelir durumu, davalının İsveç Kronu üzerinden maaş aldığı da göz önüne alınarak davacının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile lehine boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, yine yerleşik Yargıtay içtihatları göz önüne alınarak davacı tarafın ÜFE oranında nafakaya artış talebinin de kabulüne karar verilerek, bu nafakanın boşanma kararının kesinleştiği (16.05.2018) tarihinden itibaren her ay için davalıdan alınarak davacı kadına ödenmesine, ... bu yoksulluk nafakasının ilk olarak 16.05.2019 tarihinden ve sonrasında her yıl 16 Mayıs gününden geçerli olmak üzere Türkiye İstatistik Kurumu tarafından belirlenen önceki 12 aylık ÜFE ortalaması oranında artırılarak ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesini yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, kadının çalıştığını, İsveç ülkesinde asgari ücretle çalıştığını, geçimini sağlayamadığı için devlet desteği ile hayatını idame ettirdiğini, belirlenen yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyetten uzak olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin ilk kararında ve Yargıtay bozma ilamında olmadığı halde kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına ÜFE oranında artış uygulanmasının da doğru olmadığını belirterek kararı nafaka miktarı ve nafakaya uygulanan artış oranı yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, bozma sonrası yapılan ıslahın kanuna uygun olup olmadığı, bu bağlamda yoksulluk nafakasına uygulanan yıllık artış oranının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 177 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 4721 sayılı Kanun’un 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığına göre davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği Hakim, tarafların talepleriyle bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Somut olayda; davacı-davalı kadın vekili, dava dilekçesinde kadın yararına aylık 6.000,00 TL yoksulluk nafakası talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince kurulan ilk hükümde eşit kusurlu kadın yararına aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir. Kararın davacı-davalı kadın vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 28.02.2022 tarih 2021/10012 Esas ve 2022/1895 Karar sayılı kararıyla kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının "yoksulluk nafakası" yönünden ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan sair yönlerden ise kararın onanmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulmasına rağmen kadın yönünden yeniden ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılmış, yapılan yargılama sırasında kadın vekili tarafından sunulan 21.11.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde talep edilen aylık 6.000,00 TL yoksulluk nafakasının 14.000,00 TL artırılarak 20.000,00 TL olarak dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde ve bağlanan nafakanın her yıl üretici fiyat endeksi (ÜFE) oranında artırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davacı -davalı kadının artış oranı yönünden bozma sonrası yapmış olduğu ıslah da dikkate alarak kadın yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına ve yoksulluk nafakasının Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından belirlenen önceki 12 aylık ÜFE ortalaması oranında artırılarak kadına ödenmesine karar verilmiştir. Dairenin 28.02.2022 tarihli ilamı mutlak bozma ilamı olduğundan ve İlk Derece Mahkemesince kadın yönünden bozma sonrası yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesinin ikinci fıkrasında bahsedilen tahkikata ilişkin işlem niteliği taşımadığından İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılarak kadına ödenmesine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı erkeğin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere; davalı-davacı erkeğin yoksulluk nafakasına uygulanan artış oranına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının "2" numaralı bendinin hükümden tamamen çıkarılmasına, yerine "2" numaralı bent olarak "Davacı kadın yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası takdir ve tayinine, bu nafakanın boşanma kararının kesinleştiği 16.05.2018 tarihinden itibaren her ay davalı-davacı erkekten alınarak davacı- davalı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" cümlesinin yazılması suretiyle hükmün bu yönden DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.