"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/169 E., 2022/1406 K.
DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...
DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 10.07.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/362 E., 2021/425 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, yeniden hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların son 10 yıldır iki yabancı gibi yaşadığını, ayrı odalarda kaldıklarını, davalı kadının aşırı tepki ve öfkeli olduğunu, ağır psikolojik sorunlarının olduğunu, sürekli hakaret ettiğini, üzerine kapı kilitleyip eve almadığını, sürekli para meselelerini gündeme getirdiğini, maaş kartını elinden aldığını, bilgisi dışında hesabındaki parayı kendisine aktardığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı davalı erkeğin iddialarını kabul etmediklerini, davacı davalı erkeğin müvekkiline ağır fiziksel şiddet, tehdit ve hakaret eylemlerinde bulunduğunu, evden ayrılıp aylarca eve dönmediğini, çocuklarını arayıp sormadığını, müvekkiline karşı sorumsuz davrandığını, aile içi mahrem olayları kendi kök ailesine anlattığını, müşterek eve sürekli misafirlerini getirdiğini, ameliyat olduğunda ilgilenmediğini, sadakatsiz olduğunu, öldürmekle tehdit ettiğini, iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 maddî, 150.000,00 manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının müşterek çocuk ...'ya şiddet uyguladığı, eşi ile yatağını ayırdığı, psikolojik sorunlarının çözümü için tedaviyi reddettiği, eşine ve müşterek çocuklara asabi tavırlar gösterdiği, bu kusurlu eylemleri ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiği, davacı davalı erkeğin kusurlu davranışlarının ispat edilemediği, tanıklar ... ve ...'nın beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, bu iki tanığın psikolojik tedaviyi reddeden ve ...' ya şiddet uygulayan annelerinin baskısı ve etkisi ile taraflı ve yanlış beyanda bulunduğu belirtilerek, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu gerekçesi ile davacı davalı erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı davacı kadının davasının reddine, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin yasal koşulları oluşmadığından reddine, davalı-davacı kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin tam ve ağır kusurlu olduğunu, müvekkilinin hastaneye sevk edildiğini ve psikolojik rahatsızlığının bulunmadığının ispatlandığını, mahkemenin müvekkilini psikolojik sorunlu olarak kabul etmesinin hatalı olduğunu, tarafların ortak çocukları olan ... ve ...'nın beyanları kapsamında erkeğin kusurlarının ispat edildiğini, müvekkilinin nafaka ve tazminat taleplerinin reddinin de hatalı olduğunu belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen nafaka ve tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında, kadın eşin çocuklarına şiddet uyguladığına dair somut ve kusuru kabule elverişli bir vakıa ispatlanmadığı gibi, reşit olan ve tanıklıklarına müracaat edilen çocukların da bu konuda bir beyanda bulunmadıkları, kadın eşe ilişkin olarak ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2020/892 Esas ve 2021/457 Karar sayılı ilamı ile akli melekelerinin yerinde olduğu ve vasi tayini gerekmediğine yönelik karar ve dosyadaki sair deliller kadın eşe psikolojik sorunların tedavisini reddetmek şeklinde yüklenen kusurun yerinde olmadığı, tarafların yatakları ayrılmış olsa bile, bu olgunun kadın eşin tutumundan kaynaklandığı da dosya kapsamında ispatlanamadığı, yemini tahtında dinlenen tanık beyanlarına göre erkek eşin, kadın eşe fiziksel ve sözel şiddet uyguladığı, sık sık evi terk ettiği, çocuklara da sözel şiddet uyguladığı hususunun sabit olduğu, 6100 sayılı Kanun'un 255 inci maddesi uyarınca, aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olduğu, akrabalık veya diğer bir sebep yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılmadığı, kadın eşin maruz kaldığı ve dosya kapsamında ispatlanan kusurlu davranışlar nazara alındığında, kadın eşe yüklenen eşine ve çocuklara asabi tavırlar göstermek kusurunun da tepki mahiyetinde kabul edilmesi ve hakkaniyet gereği kadın eşe kusur olarak yüklenmemesi gerektiği, neticeten boşanmaya neden olan olaylarda erkek eşin tam, kadın eşin kusursuz olduğunu, kusur durumuna göre kadın eşin asıl davanın kabulüne ve birleşen davasının reddine yönelik istinaf başvurusunun da kabul edilmesi gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi kapsamında, menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebileceğini, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceğini, kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, boşanma nedeniyle eşinin maddî desteğini yitirdiği anlaşıldığından, kadın yararına tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evli kaldıkları süre, kusurun niteliği ve yoğunluğu, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınmak maddî ve manevî tazminata hükmedildiği, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, kadın eşin bir iş ve gelirinin olmadığının görüldüğü, erkek eşin ise emekli olduğu, 11.09.2020 tarihli celsede 3.000,00 TL emekli maaşının olduğunu beyan ettiği, TAKBİS kayıtlarına göre adına kayıtlı bir adet mesken ve ayrıca bağ-tarla mahiyetinde taşınmazların olduğu, boşanmayla birlikte yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına, tarafların sosyo ekonomik durumları, evlilik süresi, paranın alım gücü, nafakanın niteliği gözetilerek yoksulluk nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile davalı davacı kadının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı davalı erkeğin davasının reddine, davalı davacı kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir- 1.000 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu, müşterek çocukların annelerinden şiddet gördüklerinin mesaj kayıtları ve tanık beyanları ile sabit olduğu, şiddet gören ...'nın halen annesinin yanında yaşaması nedeni ile annesi aleyhine tanıklık yapmadığı, asıl kusurlu olanın kadın olduğunu belirterek, reddedilen davası, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
Davalı davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu müvekkili yararına çok cüzi miktarda yoksulluk nafakasına hükmedildiği, nafakanın ihtiyaçları karşılamaktan uzak olduğu, tazminatların da erkeğin mal varlığı, bağ, bahçe ve tarladan elde ettiği gelirle göre düşük olduğu belirtilerek, yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi ile davalı davacı kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı ile noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü ve 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY YAZISI
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerektiğinden bahisle hükmün bozulması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.