Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1118 E. 2023/3989 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin, evlilik birliğinin temelden sarsıldığını ileri sürerek açtığı boşanma davasının reddine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı erkeğin evlilik birliğinin temelden sarsıldığı iddiasını ispatlayamaması ve davalı kadına yüklenebilecek bir kusurun da bulunmaması gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararını onayan bölge adliye mahkemesi kararının temyizen onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1860 E., 2022/947 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/227 E., 2018/1274 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı ile evlendiklerinden bu yana ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukların velâyetinin tarafına verilmesini, yargılama giderinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiaların asılsız olduğunu, davacının evi terk ettiğini, terk sürecinde yeniden evlendiğini, ... adlı çocuğu olduğunu, bu çocuğun kendi üzerine kaydedildiğini,... isimli kişi ile yaşadığını ve başka çocukları da olduğunu, davacının öz kardeşleri ...ve ...dinlenildiğinde bunu tasdik edeceklerini, çocuklarına baktığını beyan ederek 20.000,00 TL manevî tazminata, kendisi için aylık 500,00 TL, çocuklar için aylık ayrı ayrı 250,00 TL nafakaya hükmedilmesini ve davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükmüne dayalı olarak açılan boşanma davalarında tek başına boşanma nedeni oluşturmayan fiili ayrılık vakıası dışında davalı tarafın kusurlu davranışlarının ve evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olayların ispat edilmesi gerektiği, davacının sunduğu delillerde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı sonucuna götürecek bir olgu bulunmadığı ve davalı kadının kusuru ispat edilemediğinden ve uzun sürede olsa fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi sayılamayacağı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; yaşadığı yerde boşanma kararının onay görmediğini bu nedenle tanıklık yapmak istemediklerini, evlilik birlikteliğinin temelinden sarsıldığını, 12 senedir ayrı yaşadıklarını beyan ederek boşanma davasının kabulüne karar verilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu, tarafların iddia ve savunmaları, davalının davayı ispata yarar tanık veya başka bir delil sunmaması, kararın dayandığı delil ve gerekçe ile davacının başka kadınla yaşadığı, ondan çocukları olduğu yönündeki beyanına göre, davalıya yüklenecek kusur bulunmadığı sabit olmakla, sonuç itibariyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas açısından bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile; davacı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek temyiz dilekçesinde; dava dilekçesini ve istinaf dilekçesini tekrar ederek evlilik birlikteliğinin temelinden davalı kusurlu davranışları nedeniyle sarsıldığını, evlilik birlikteliğini devam ettirmenin birbirlerine yarar değil zarar vereceğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.