Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1136 E. 2023/4240 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, velayet, nafaka miktarı ve tazminat miktarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararında, tarafların kusur durumları, çocuğun velayeti, nafaka miktarı ve tazminat miktarının belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek temyiz edenin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/922 E., 2022/1621 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/219 E., 2021/182 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; davalının 2016 yılında işten çıkarıldığını yurt dışına gitmeyi teklif ettiğini kendisinin kabul etmediğini, o tarihten itibaren çalışmadığını, kendisine sürekli onunla yurt dışına gitmediği için hakaret ettiğini, kendisini sürekli rencide ettiğini, ailesi yanında kendisine sürekli "işim olursa bunu bırakacağım, param olduğunda seni bırakacağım" şeklinde rencide edici sözler söylediğini, davalının, davacının arkadaşları ve ailesi yanında, yaptığı işin çok basit olduğunu, herkesin yapabileceği bir iş yaptığını aslında başarılı bir insan olmadığını sadece şanslı olduğu için kovulmadığını söyleyerek küçük düşürmeye çalıştığını, ailesini aşağıladığını ve hakaret ettiğini, işleri düzelip para kazanmaya başladığında ise evden ayrıldığını, o günden beri ayrı yaşadıklarını, çocuk olduktan sonra davalının kendisi ile beraber yatmadığını, evi terk ettikten sonra kendisini tehdit ettiğini, sözlü şiddet uyguladığını bu durumun watsapp mesajlarıyla sabit olduğunu, erkeğin ablasının da kendisine hakaret ettiğini, erkeğin bu duruma ses çıkarmadığını, hatta ablasından özür dilemesini istediğini, davalı tarafın iş yerine gelerek davacıyı rezil edeceğini yöneticileri ile konuşacağını işten attıracağının söylediğini, birlikte iken genelde evde durmadığını, devamlı ailesinde olduğunu sadece akşamları yatmaya eve geldiğini, başkalarının yanında sürekli aşağılayarak konuştuğunu, erkeğin kendisinden habersiz dükkanı sattığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesine, çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kendisi için aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yararına 500.000,00 TL maddî tazminatı, 200.000,00 TL manevî tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, kadının önceden nişan attığını sonradan öğrendiğini, önceki nişan fotoğrafını düğüne kadar sakladığını, kadının evin içerisinde sürekli olarak bağırdığı ve sürekli ağır hakaretler ettiğini, paraya karşı tutumunun hep ailesinin önünde geldiğini, kadının işinin yoğun olduğu ve yorulduğu gerekçesi ile bir çay dahi demlemediğini, karşılıklı konuşamadıklarını paylaşımda bulunamadıklarını, sürekli yalnızlığa itildiğini, davacının "erkeksin git çalış, benim parama mı gözünü diktin, ben para biriktirip araba alacağım" "seni adamdan saymıyorlar, ailene sözünü geçiremiyorsun" demek suretiyle davalıyı aşağıladığını ve hakaret ettiğini, müvekkillinin 2013 yılında trafik kazası geçirdiğini kadının kendisi ile ilgilenmediğini, hesapsız harcamalar yaptığını, "ben kazanıyorum ben harcarım" dediğini, ablalarına hakaret ve küfür ettiğini, tarafların birlikte uyumamasının sebebinin de yine kadından kaynaklandığını, kadının kendisini sürekli tehdit ettiğini, kendi istemi ile 7 ay ayrı yaşadıklarını, ve önceden açılan boşanma davasının ilk duruşmasında davacının ağlayarak ve yalvararak hakime "Ben kocamı seviyorum ailesinin yüzünden boşanıyoruz" şeklinde ifadelerde bulunduğunu ve duruşmanın ertelendiğini, kadının sürekli bağıran eleştiren aşağılayan bir hale geldiğini, kendisinin üzerine bıçakla yürüyerek tehdit ettiğini iddia ederek karşı davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanmalarını, müşterek çocuk Bahadır'ın dava süresince geçici velâyetinin dava sonucunda da öncelikle ortak velâyete hükmedilmesine aksi takdirde velâyetinin kendisine verilmesini, müşterek çocuk Bahadır'ın geçici velâyetinin kendisine verilmesi halinde çocuk için aylık 350,00 TL tedbir, 750,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini, yararına 250.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlendikten sonra erkeğin işsiz kaldığını ve iş beğenmemesi sebebiyle bir işte çalışmadığını, bu süreçte evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, kadına hakaret ettiğini, akrabalarının yanında "işim olursa Dilşat'ı boşayacağım" dediğini, davacının işini beğenmediği, "Dilşat aslında iyi bir bilgisayar mühendisi değil, oraya kapak atmış, başka bir yere giremez'' demek suretiyle aşağıladığını, tehdit edici mesajlar attığını, kadına kötü davrandığını, müşterek çocuğa karşı ilgi göstermediğini, çocuk doğduktan sonra eşi ile yatakları ayırdığını, en son eşyalarını toplayıp evden ayrıldığı ve bir daha eve dönmediğini, kadının ise erkeğin ailesine saygısız davrandığı, ablaları ile görüşmesini istemediğini, evlilikteki sorunlarının kaynağını erkeğin ailesi olarak gördüğü ve bu sebeple eşinin de ailesi ile görüşmesini istemediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı karşı davacı erkeğin kadına göre ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile; her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun' un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasın uyarınca boşanmalarına, çocuğun anne bakım ve şevkatine muhtaç yaşta olması, fiilen anne yanında kalıyor olması, uzman raporu birlikte değerlendirilerek ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir, 750,00 TL iştirak nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, davalı karşı davacının maddî-manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin az kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin hatalı olduğunu, tazminatların miktarının az olduğunu, karşı davanın kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortak çocuk için hükmedilen nafaka miktarlarının az olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının belirtilen yönlerden kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın kabulüne karar verilmesi ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tazminat miktarlarının da fazla olduğunu, velâyetin müvekkiline verilmesi gerektiğini, aksi taktirde kişisel ilişkinin sık olacak şekilde kurulmasını talep ettiklerini, nafaka miktarının da fahiş olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının belirtilen yönlerden kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen tedbir ve iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesi ile karar tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL tedbir, kararın kesinleşmesi ile aynı miktarın iştirak nafakası olarak hükmolunmasına, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi isabetli ise de kadın lehine hükmedilen maddî tazminata boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru görülmediği, kadın yararına maddî ve manevî tazminat miktarlarının da az olduğu gerekçesi ile 120.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hükmedilmesine, sonuç olarak davacı karşı davalı kadının tazminatların ve müşterek çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarına yönelik, davalı- karşı davacı erkeğin ise tazminatlarda faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulüne karar verilmesi ve kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tazminat miktarlarının da fazla olduğunu, velâyetin müvekkiline verilmesi gerektiğini, aksi taktirde kişisel ilişkinin sık olacak şekilde kurulmasını talep ettiklerini, nafaka miktarının da fahiş olduğunu belirterek; kararı kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, kadın yararına hükmolunan tazminatlar ve nafakaların miktarları yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminatların yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise miktarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, velâyet ve kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, çocuk için hükmedilen nafakaların miktarı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 182 nci, 323 üncü, 330 uncu 336 ncı maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 Sayılı Türk Borç kanunu 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.