Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1149 E. 2023/4338 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, buna bağlı olarak tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece erkeğin kadına uygunsuz cinsel isteklerde bulunduğu ve bu durumun kadının yatakları ayırmasına neden olduğu gözetilerek tarafların eşit kusurlu oldukları, bu nedenle kadına yüklenen ağır kusur ve buna bağlı olarak reddedilen yoksulluk nafakası talebi ile erkeğe hükmedilen tazminatın hatalı olduğu gerekçesiyle, yerel mahkeme kararının kusur, tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2834 E., 2022/3609 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/357 E., 2022/162 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı erkeğin ve ailesinin kadına fiziksel, psiklojik, ekonomik ve duygusal şiddet uyguladıklarını, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, hakaret ettiğini, mahrem konuları üçüncü kişilere anlattığını, başka kadınlarla kıyasladığını, kadını çalışmaya zorladığını, cinsel şiddet uyguladığını, çocuklara kötü örnek olduğunu, tehdit ettiğini, aldattığını, ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dava dilekçesinde özetle; kadının erkeğe küfür ve beddua ettiğini, tehdit ettiğini, ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, sürekli huzursuzluk çıkardığını, ortak çocuklar ve eşi ile aynı sofraya oturmadığını, yemekleri ortak çocukların hazırladığını, yatakları ayırdığını, bıçak çektiği, cinsel ilişkiden kaçındığını ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuklardan her biri yararına aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine, erkek yararına ise 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadına karşı hakaretvari cümleler kullandığı, tehdit ettiği, çocuklardan ...nın yanında cinsel konuları açıp kadından cinsel talepte bulunduğu, kadının da erkeğe karşı hakaretvari cümleler kullandığı, bıçak çektiği, eşi ve çocukları aynı masaya oturmayarak aile birliğinin bütünlüğüne sekte vurduğu, yatakları ayırdığı, fiili ayrılığa yakın dönemde çocuklardan ...nin yaşı ile orantılı olmayan sorumlulukları çocuğa yüklediği, kendisinin ise sıkça telefonla ilgilendiği, erkek tarafından mahrem olayların çevreye anlattığı iddia etmiş ise de, kadının babasının beyanlarından damadının kendisine kızının yatak odasına gelmediğini söylemesinin mahrem olayın çevreye anlatımı değil, kadının yatakları ayırmasının serzenişi olarak kayınbabaya aktarımdan ibaret olduğu, taraflarca ileri sürülen diğer hususların ise ispatlanamadığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.250,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocukların baba yanında kalmaları, babalarının yanında kalmak istedikleri yönündeki beyanları ve sosyal inceleme raporundaki tespitler neticesinde velâyetlerinin babaya verilmesine, anne ile aralarında kişisel ilişki tesisine, erkeğin çocuklar için talep ettiği tedbir ve iştirak nafakasına yönelik isteminin reddine, erkek yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 3.000,00 TL maddî, 3.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ile kendi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince pedagog raporlarının değerlendirilmesinde hataya düşüldüğü, kadının ortak çocuk ...ye yemek yaptırdığı hususunun kadına kusur olarak atfedilemeyeceği, kadının köy işleri ile yoğun şekilde ilgilendiği, tüm sorumlulukları üstüne almasının mümkün olmadığını, çocuğa iş bölümü verilmesine erkeğin herhangi bir tepkisi olmadığını, yatakları ayırma kusurunun kadına yüklenmesinin de hatalı olduğunu nitekim erkeğin kadına cinsel şiddet uyguladığını, sürekli cinsel birlikteliğe zorladığını, kadının babasına mahrem konuların erkek tarafından ifşa edildiğinin dosya kapsamından sabit olduğunu, bu durumun serzeniş olarak nitelendirilemeyeceğini, kadının sürekli telefonla ilgilenerek birlik görevlerini yerine getirmediğine ilişkin kusurun hatalı olarak yüklendiğini nitekim uygunsuz cinsel teklifler karşısında kadının kendini odaya kapatarak eline telefon almasının kusur olmadığını ileri sürerek erkeğin kabul edilen karşı davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ile yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin karşı davasının kabulü ile erkek yararına hükmedilen tazminatlara ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince erkeğin, kadına karşı hakaretvari cümleler kullandığı, "seni keserim, öldürürüm" şeklindeki cümleler ile tehdit ettiği, çocuklardan ...nın yanında cinsel konuları açıp "beni rahatlat" şeklindeki sözler ile kadından cinsel talepte bulunduğu, kadının da erkeğe karşı hakaretvari cümleler kullandığı, bıçak çektiği, eşi ve çocuklarıyla aynı masaya oturmadığı, yatakları ayırdığı, fiili ayrılığa yakın dönemde çocuklardan ...ye yaşı ile orantılı olmayan sorumlulukları yüklediği böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de; yapılan yargılama, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından erkeğin kadından uygun olmayan cinsel isteklerde bulunduğu, bu hususta kadının tanık Havva'ya yakınmalarının olduğu, bu durumu ancak akrabalarına anlatabildiği, erkeğe bu eylemin kusur olarak yüklenmesi gerektiği, gerçekleşen bu duruma tepki olarak kadının yatakları ayırmasının ise kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşmaktadır. Bu hale göre tarafların Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları ile birlikte değerlendirildiğinde tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu kadının, erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.Yukarıda ikinci paragrafta açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesine göre, boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre az kusurlu olması gerekir. Mahkemece, kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Mahkemece, boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmişse de, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu oldukları, dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durum araştırma raporundan kadının ev hanımı olduğu ve boşanmayla yoksulluğa düşeceği anlaşılmakta olup yoksulluk nafakası koşulları kadın yararına gerçekleşmiştir. Bu durum karşısında kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken yazılı gerekçe ile bu talebin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden davacı-karşı davalı kadın yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.