Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1167 E. 2023/4428 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, kadının maddi-manevi tazminat taleplerinin reddi ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurunun kadına göre daha ağır olduğu, kadının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu ve boşanma ile yoksulluğa düşeceği, ancak kadının çalışıp çalışmadığına dair eksik araştırma yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının kusur belirleme, maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/959 E., 2022/1598 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırıkkale 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/168 E., 2021/84 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, kadının ziynet alacağına ilişkin davasının kabulüyle ziynetlerin aynen iadesine veya bedelinin ödenmesine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya dilekçesi ile özetle; erkeğin ailesinin evlilik birliğine müdahale ettiğini, kadına hakaret ettiklerini, kapı kilidini değiştirdiklerini, eve almadıklarını, erkeğin işten çıkıp sürekli köyüne gittiğini, kadını annesine bıraktığını, günlerce gelmediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ihtiyaçları karşılamadığını, erkeğin babasının kadını evden kovduğunu erkeğin ise duruma müdahale etmediğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine, cins ve miktarı dava dilekçesi ile belirtilen ziynet eşyalarının ise aynen iadesine, aynen iade mümkün değilse bedeline hükmedilmesine karar verilmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile özetle; erkeğin ekonomik durumunun sıkıntıya girmesi nedeniyle tarafların erkeğin ailesinin evine yerleştiklerini, kadının erkeğin ailesi ile görüşmesini engellediğini, onları istemediğini, erkeğe ve ailesine hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, erkeği para kaynağı olarak gördüğünü, psikolojik şiddet uyguladığını, kadının ailesinin de erkeğe küfür ettiğini, ziynet eşyalarını götürdüğünü ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyaya sunulan whatsapp mesajlaşma kayıtlarına herhangi bir itirazın olmaması nedeniyle taraflara ait olduğu anlaşılan konuşma içeriklerinden erkeğin kadına hakaret ettiği, kadının da erkeğe ve erkeğin ailesine hakaret ettiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun fiili ayrılık döneminde annesinin yanında kalması ve yaşı gereği annesinin bakım ve şefkatine muhtaç olması nedeniyle velâyetinin anneye bırakılmasına, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 150,00 TL iştirak nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 200,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, kadının düzenli işi ve geliri olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesi kadın yararına yargılama aşamasında hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, yasal koşulları oluşmadığından kadının maddî ve manevî tazminat talepleri ile erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının ziynet alacağına ilişkin davasını ispatladığı gerekçesiyle davasının kabulüyle cins ve miktarı gerekçeli kararda belirtilen ziynetlerin kadına aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin kadına ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmaması, reddedilen tazminat talepleri ve yargılama giderleri yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar ile bunların miktarı, reddedilen manevî tazminat talebi, kadının kabul edilen ziynet alacağı, Mahkemece kabul edilen ıslah dilekçesi ve ziynet alacağı davasının reddedilmesi gereken kısmı yönünden hükmedilmesi gereken vekâlet ücreti yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, kadının aşamalarda nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasını talep etmediği, adli yardım kurumunun yargılama harç ve giderlerinden geçici muafiyet sağladığı, yargılama sonunda masrafların haksız çıkana yüklenmesinde isabetsizlik olmadığı ve kadın yararına 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 339 uncu maddesinin ikinci fıkrası koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kadına şiddet uyguladığını, şiddetin sürekli olduğunu, evlilik sorumluluklarını yerine getirmediğini, ortak çocuğa ve eşine ilgisiz olduğunu, ailesinin müdahalesine karşı çıkmadığını, erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğunu, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına nazaran az olduğunu, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmamasının hatalı olduğunu, kadının adli yardımdan yararlanmasına rağmen yargılama harç ve giderlerine mahkum edilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmaması, reddedilen tazminat talepleri ve yargılama giderleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının tamamen kusurlu olduğunu, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ortak çocuk ve kadın yararına hükmedilen nafakaların yüksek belirlendiğini, kadının bir eğitim merkezinde öğretmenlik yaptığını, kadın yararına nafaka ödenmesine ilişkin şartların gerçekleşmediğini, erkeğin çalışmadığını ileri sürerek kararın kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar ile nafakaların miktarı ve reddedilen manevî tazminat talebi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın ve erkeğin boşanma davalarının kabulüne ilişkin şartlar ile kadın ve ortak çocuk yararına nafakaya hükmedilmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığı, oluştu ise miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ile adli yardımdan yararlanan kadın aleyhine erkeğin davasının kabulü nedeniyle yargılama harç ve giderlerine hükmedilmesinin isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre tarafların aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince erkeğin kadına hakaret ettiği, kadının da erkeğe ve erkeğin ailesine hakaret ettiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de; İlk Derece Mahkemesince erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında ayrıca düzenli olarak çalışmadığı, sürekli iş değiştirerek işinde sebat etmediği, kadını yalnız bırakarak sık sık köyüne kök ailesinin yanına gittiği ve birlik görevlerini yerine getirmediği tanık beyanlarından ve SGK kayıtlarından anlaşılmaktadır. Tarafların kabul edilen ve gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken Mahkemece yanılgılı kusur değerlendirmesi sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

4. Yapılan yargılama sonucunda; İlk Derece Mahkemesince kadının düzenli işi ve geliri olmadığı, boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince bu yöne ilişkin olarak erkek tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dosyanın yapılan incelemesinden ve özellikle tanık beyanına göre kadının bir dönem öğretmenlik yaptığı, 02.02.2021 tarihli sosyal inceleme raporunda kadının özel bir eğitim kurumunda öğretmen olarak çalıştığının tespit edildiği, yine erkeğin temyiz dilekçesinde kadının bir eğitim merkezinde öğretmen olarak çalıştığının iddia edildiği hususları göz önüne alındığında erkeğin iddiaları doğrultusunda kadının halen çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise düzenli gelir elde edip etmediği ve gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı hususlarının araştırılarak ulaşılacak sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma sonucunda yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddi ile kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddi ile kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

3.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.