Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1175 E. 2023/4340 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadının yoksulluk nafakası ve ziynet alacağı taleplerinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden sosyal ve ekonomik durum tespitine yönelik eksik inceleme yapılması, ziynet alacağı yönünden ise kadının aynen iade talebine rağmen hükümde 20.000 TL değerinde kısım yönünden sınırlandırma yapılması hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/2189 E., 2022/900 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/164 E., 2019/590 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, kadının ziynet alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı kadın tarafından maddî ve manevî tazminatların miktarına yönelik olarak istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı kadının; istinaf edilmeksizin kesinleşen bu yöne karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı kadının maddî ve manevî tazminatların miktarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadına karşı kötü muamelede bulunduğunu, alkol alarak eve geldiğini, evdeki eşyaları kırdığını, hakaret edip fiziksel şiddet uyguladığını, kadının gördüğü şiddet nedeniyle 2 defa düşük yaptığını, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, ziynet eşyalarının erkeğin uhdesinde kaldığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 60.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ziynet eşyalarının aynen iadesine, ev almak için verilen 20.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek usulüne uygun tebligata rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin alkol alışkanlığı olduğu, 3-5 gün habersiz eve gelmediği zamanların olduğu, kadına fiziki şiddet uyguladığı, en son yine taraflar arasında çıkan tartışmada erkeğin kadına fiziki şiddet uygulaması nedeniyle karakolluk oldukları, kadının buna ilişkin darp raporlarının olduğu, bu olay nedeniyle erkeğin ceza mahkemesinde yargılanıp cezada aldığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, yasal koşulları oluşmadığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadına takılan ziynet eşyalarının ev alınırken bozdurulduğu, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin, kadının isteği ve rızası ile bozdurulup harcandığının da erkek tarafından ispat edilemediği, bilirkişi raporu ve talep dilekçesi dikkate alınarak taleple bağlı kalmak suretiyle kadının ziynete yönelik talebinin kısmen kabulüne, cins ve adedi gerekçeli kararda belirtilen ziynet eşyalarının 20.000,00 TL'lik kısmı yönünden aynen iadesine, ara karar ile evle ilgili mal rejimi alacağı talebinin dosyadan tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; reddedilen yoksulluk nafakası, ziynet alacağı talebinin reddedilen kısmı, hüküm kurulmayan 20.000,00 TL'lik alacak talebi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek istinaf dilekçesiyle; kusur belirlemesi, tazminatlar ve ziynet alacağı yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın tarafından erkeğin eve gelmemesine ilişkin vakıaya dayanılmadığı, erkeğin geçimsizliğe yol açacak boyutta alkol alarak kadına şiddet uygulaması nedeniyle tam kusurlu olduğu, kadının sigortalı olarak çalışması ve tarafların gelirlerinin birbirlerine denk olduğu ve kadının boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceğinin anlaşıldığı, kadının 20.000,00 TL lik talebiyle ilgili olarak yargılama aşamasında bu talebinin mal rejimine ilişkin olduğu yönündeki beyanı ve mal rejimi dosyasının eldeki dosyadan tefrik edilmesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesince bu konuda bir karar verilmemiş olmasının isabetli olduğu, kadının ziynet eşya alacağına yönelik olarak İlk Derece Mahkemesince oluşturulan gerekçenin doğru olduğu, bilirkişi raporu ve talep dilekçesi dikkate alınarak taleple bağlı kalınmak suretiyle takıların aynen iadesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle kadının reddedilen yoksulluk nafakası, kısmen reddedilen ziynet alacağı ve hiç hüküm kurulmayan 20.000,00 TL'lik alacak talebine yönelik istinaf taleplerinin reddine, erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin dayanılan ve ispat edilen vakıalar yönünden gerekçesinin düzeltilerek sonuç itibariyle erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle kusur belirlemesi, tazminatlar ve ziynet alacağına yönelik istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı karşı davacı kadın vekilinin 29.08.2022 tarihli dilekçesiyle ziynet alacağına ilişkin hükmün infazda sorun yarattığı gerekçesiyle hükmün tavzihi talebinde bulunulmuş, İlk Derece Mahkemesince hükmün tavzihinin mümkün olmadığı ve dosyanın istinaf incelemesinde olduğundan bahisle tavzih talebi Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi'nin 22.11.2022 tarihli kararıyla kadın vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince ziynet alacağı yönünden oluşturulan hükmün infazda tereddüte yol açacağını, kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceğini, gelirinin erkekten az olduğunu, lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının düşük olduğunu ileri sürerek ziynet alacağına ilişkin hükmün infazda tereddüt oluşturması, yoksulluk nafakası talebinin reddi ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma ve ziynet alacağı davası sonucunda kadının yoksulluk nafakasına hak kazanıp kazanmadığı, infazda tereddüt oluşturup oluşturmadığı, İlk Derece Mahkemesince ziynet alacağına yönelik olarak oluşturulan hükmün isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kadının gelir getiren bir işinin olduğu ve boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, tarafların istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş, bu karar davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Her ne kadar Mahkemece yazılı gerekçe ile kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş ise de; dosyanın incelenmesinden kadının hangi tarihten itibaren çalıştığı ve çalışmalarının düzenli olup olmadığına ilişkin olarak SGK kayıtlarının dosya arasına alınmadığı, öte yandan tanık beyanlarıyla kadının ziynetlerinin bozdurularak ev alındığının ifade edildiği ancak bu yöne ilişkin TAKBİS sorgulamasının yapılmadığı, tarafların üzerine taşınmaz mal olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulmadığı, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelerin tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının tespiti için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, kadının sürekli gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa ne zamandan beri gelir elde ettiği, bu gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı, tarafların üzerine mal varlığı olup olmadığı ile başkaca gelir elde edip etmedikleri hususlarının araştırılarak gerçekleşecek sonucu uyarınca kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

2.Kadının ziynet eşyasına yönelik talebine ilişkin olarak dosyanın yapılan incelemesinde, davacı kadın vekilinin dava dilekçesinde ziynet eşyaları yönünden aynen iade talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince tensiple kadına ziynetlerin cins ve miktarını açıklaması için süre verildiği, kadın vekilinin belirtilen süre geçtikten sonra ziynetlerin nelerden ibaret olduğunu kalem kalem açıkladığı, buradaki talebinin de halen aynen iadeye yönelik olduğu, ön inceleme duruşmasında ziynet alacağına ilişkin talebinin 20.000,00 TL üzerinden olduğunu ifade ettiği, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davacı kadının ziynet alacağına ilişkin talebinin kısmen kabulüyle cins ve miktarı gerekçeli kararın 4 numaralı bendinde yazan ziynetlerin aynen iadesine karar verildiği, parantez içinde ise "taleple bağlı 20.000,00 TL değerinde" ibaresi kullanılarak bu kısmı yönüyle aynen iadeye hükmedildiği görülmüştür. Kararın taraf vekillerince istinaf edildiği, aynı zamanda kadın vekilinin ziynete ilişkin hükme karşı, infazda tereddüt oluşturacağından bahisle tavzih talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince kadın vekilinin bu talebinin dosyanın istinaf incelemesinde olduğundan bahisle Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, Bölge Adliye Mahkemesince 22.11.2022 tarihli kararda kadının ziynet eşyalarına yönelik olarak aynen iade talebinin olduğu, bedel istemediği, dilekçede belirtilen bedelin ise davanın nispi harca tabii olması nedeniyle yazıldığı, bu yönüyle İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince ziynetlerin aynen iadesine ilişkin olarak verilen kararda tavzihi gerektirir bir husus olmadığı gerekçesiyle tavzih talebinin reddine karar verildiği, aynı zamanda tarafların istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verildiği görülmüştür. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı kadın vekilince ziynete ilişkin verilen kararın infazda tereddüt oluşturduğundan bahisle temyiz talebinde bulunulmuştur. Toplanan delillerden kadının dava dilekçesinde talep ettiği ziynetlerin aynen iadesine karar verilmesini istediği, ön inceleme duruşmasındaki beyanın da davanın değerinin belirlenmesi ile nispi harcın tamamlanması gereken miktarın gösterilmesi amacına yönelik olduğu değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince kadının talebi doğrultusunda yalnızca ziynetlerin aynen iadesine karar verilmesi gerekirken, 20.000,00 TL değerinde kısım yönünden sınırlandırma yapmak suretiyle aynen iadeye karar verilmiş olması hatalı olup hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı kadın vekilinin, maddî ve manevî tazminatların miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı kadının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının reddedilen yoksulluk nafakası ve ziynet alacağına ilişkin hüküm yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı kadının reddedilen yoksulluk nafakası ve ziynet alacağına ilişkin hüküm yönünden BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.