Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1280 E. 2024/1400 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında açılan katılma alacağı davasında, alacağın miktarı, faiz başlangıç tarihi ve davalıya ait taşınmazın kişisel mal olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından açılan belirsiz alacak davasında, talep miktarının sonradan ıslah yoluyla arttırılmasının mümkün olduğu, edinilmiş mal karinesinin aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı ve davalının kişisel mal savunmasını usulüne uygun ileri sürmediği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1322 E., 2022/2040 K.

DAVA TARİHİ : 25.09.2014

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Dikili 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/67 E., 2020/125 K.

Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından incelemenin duruşmalı yapılması talep edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda talebin kabul bölümünün duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçelerinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 1976 yılında evlendiklerini, 09.09.2014 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıklarını, davacının 1978 yılından 2008 yılına kadar aralıksız çalıştığını, davalının ise hiç çalışmadığını, 2006 yılında Nezir ile ortak bir ev almaya karar verdiklerini, taşınmazın 1/1 hissesinin bedelinin davacının çalışma hayatından biriktirdiği para ile aldığı kamyon ve binek aracını satması ile ödendiğini, ancak evin ½ payının davalıya duyduğu güven neticesinde davalı adına tescil edildiğini, daha sonra ½ hissenin Nezir'in eşine devredildiğini,Nezir'in de hisse karşılığında kaba inşaat halinde olan bir taşınmazı davalıya devrettiğini, inşaatın davacı tarafından tamamlandığını, dava konusu edinilmiş mala ait katılma alacağı nedeniyle şimdilik 5.000,00 TL belirsiz alacağın yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı vekili, 21.06.2017 tarihli dilekçesi ile talebini 110.000,00 TL olarak belirlemiştir.

II. CEVAP

Davalı taraf süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 25.06.1976 tarihinde evlendikleri, İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesinin 2013/90 Esas, 2014/461 sayılı kararı ile 15.05.2014 tarihinde boşandıkları, tarafların evlilik birliği devam ettiği tarihlerde 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı rejimine 01.01.2002 tarihinden itibaren yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi oldukları, taraflar arasındaki yasal mal rejiminin sona erme tarihinin 29.01.2013 olduğu, mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona erdiği, sözleşme ile başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun ) 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrıldığı, bu tarihten mal rejiminin gerçekleştiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, tasfiyeye konu İzmir ili Dikili ilçesi Salihler Mh. Karamürsel Mevkii 292 ada 1 parsel nolu bağımsız bölümün, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 2008 yılında satın alınarak davalı eş adına tescil edildiği, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacağı, davacı tarafların evlilik boyunca sigortalı olarak çalıştığı ve aralıksız maaşını aldığı, davalının da evlilik birliği içerisinde eşine manevi destekte bulunduğu, her ne kadar ziynet eşyasının taşınmaz alımında kullanıldığına ilişkin savunmada bulunulmuş ise de; bu hususta delil sunulmadığı, davalı tarafın boşanma davası sırasında davacıya ait 34 FG 1059 ve 34 MPV 57 plakalı araçların satışının gerçekleştiğine yönelik iddiaları karşısında davacının 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesine göre davalının katılma alacağını eksiltme amacıyla devir yaptığının ispatlanması gerektiği, davalı tarafından bu hususun ispatlanamadığı, ayrıca davalının davacının taşınmazı hediye ettiği yönündeki ifadeleri karşısında, davalının kişisel malı olduğu yönünde kanaate varılmadığı, davalı tarafından bu hususun da ispatlanamadığı, ayrıca davalı tarafın Kartal Sancaktepe Mevkiinde evlilikleri süresince evlerinin olduğu, evin tapusunun olmadığı, bu evden gelir elde edildiği yönündeki iddialarının da ispatlanamadığı, dava konusu edilen taşınmazın alımında davacının da katkıda bulunduğu, bu şekilde davacının dava konusu taşınmazda alımında davalı ile birlikte eşit miktarda katkısının bulunduğunun kabulü gerektiği, bilirkişiden alınan ek raporlarda 36 nolu bağımsız bölümün güncel alım satım değerinin 220.000,00 TL olduğu, davacının 110.000,00 TL artık değere katılma alacağı bulunduğu yönündeki denetime elverişli bilirkişi raporu dikkate alınarak hüküm kurulduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 110.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tüm yazılı belge ve tanık beyanlarına rağmen ispat hakkının kullandırılmadığını, davacının 08.03.2017 tarihli beyan dilekçesinde de geçmesine ve dosyadaki belgelerle yeri tespit edilen Sancaktepe 132 Ada 9 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili delilleri değerlendirilmeden müvekkili lehine denkleştirme yapılmayarak karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, mal rejiminin tasfiyesi için taraflara ilişkin tüm malvarlığının tespiti gerektiğini, hüküm kurulurken hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirmesi ilkesinin gözardı edildiğini, oysa ki sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan, boşanmada kusurlu olan eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, davalıya ait ziynet eşyalarının satışının kaydının olmamasının satılmadığı anlamına gelmeyeceğini, kabule göre davanın 5.000,00 TL üzerinden açılarak fazlaya ilişkin hakkı saklı tutulmadan 22.06.2017 tarihinde ıslah edildiğini, hüküm kurulurken bu durumun dikkate alınmayarak 110.000,00 TL'nin kabulüne karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu gibi ıslah talebinin kabulü halinde dahi dava tarihinden itibaren 5.000,00 TL, ıslah tarihinden itibaren 105.000,00 TL üzerinden yasal faiz işletilmesine hükmetmesi gerekirken bu hali ile verilen kararın Kanuna aykırı olduğunu belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehlerine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı tarafın süresinde cevap dilekçesi ibraz etmediği, Mahkemece davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü savunmalar ve takas mahsup talebi savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğu, davacı vekilinin bu duruma açık muvafakati olmadığından, Mahkemece davalının cevap dilekçesi hiç dikkate alınmadan hüküm kurulması gerekirken Mahkemece de 05.02.2015 tarihli duruşmada davalı vekilinin süresinden sonra cevap dilekçesi sunduğu tespit edilmesine rağmen davalının savunmaları üzerinde durularak kesin hüküm oluşturur şekilde savunmaları reddedilerek, karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün gerekçesinin cevap dilekçesi ve savunmalar yönünden açıklanan şekilde düzeltilmesine karar verildiği, tarafların 25.06.1976 tarihinde evlendiği, 29.01.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 09.09.2014 tarihinde kesinleştiği, tasfiye konusu Dikili 292 Ada 1 parsel 36 nolu bağımsız bölümün 04.04.2007 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edildiği, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut delillerin mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu taşınmazın edinme tarihi itibariyle taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, edinilmiş mal karinesinin aksinin davalı tarafından ispat edilemeyip, davalının usulüne uygun ileri sürdüğü kişisel mal savunmasının da bulunmamasına, davanın açılış tarihi itibariyle ve dava dilekçesinde de açıkça belirtildiği üzere katılma alacağına yönelik talebin belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan davacı vekilinin 21.06.2017 tarihli dilekçesi ile talep miktarını açıklama dilekçesi olması nedeni ile Mahkemece davacı tarafından ibraz edilen 21.06.2017 tarihli dilekçenin talep miktarının artırılması dilekçesi olarak kabulü ile dilekçede belirtilen ve bilirkişi raporuyla da ispat edilen 110.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinde bir yanlışlık görülmemesine, katılma alacağının hakkaniyete uygun olarak azaltılması veya kaldırılmasının ancak tarafların zina veya hayata kast nedeni ile boşanmaları halinde mümkün olup, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesi nedeni ile olayda 4721 sayılı Kanun'un 236 ncı maddesinin 2 inci fıkrasının uygulama yerinin bulunmamasına göre davalının bu yönlere ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmediği, ancak, davacı lehine hükmedilen alacağın katılma alacağı niteliğinde olduğu, tasfiye tarihinin karar tarihi olduğu, tasfiye tarihi olan 13.07.2017 olan karar tarihinden itibaren alacaklara faiz yürütülmesi gerekirken, katılma alacağına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması doğru olmadığı ne var ki hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, dava dilekçesinde bildirilen 5.000,00 TL dışında alacağa hükmedilmemesi gerektiğini, talep artırım dilekçesinin dikkate alınması halinde ise, 5.000,00 TL yönünden dava tarihinden, 105.000,00 TL yönünden ise ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirttiğinden, taleple bağlı kalınarak davalının faiz başlangıcı yönünden istinaf itirazının kabulüne karar verildiği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, cevap dilekçesi yönünden gerekçenin düzeltilmesine, faiz başlangıcı yönünden yeniden hüküm tesisine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısmının kaldırılarak, yeniden hüküm tesisine, davanın kabulü ile, 110.000,00 TL'nin 5.000,00 TL'sinin dava tarihinden, 105.000,00 TL'sinin 21.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı vekilinin sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili Bölge Adliye Mahkemesinin katılma alacağına uygulanan faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu belirterek katılma alacağının faiz başlangıç tarihi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde öne sürdükleri sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacı erkeğin katılma alacağı bulunup bulunmadığı, katılma alacağına dayanak yapılan taşınmazın, davalının kişisel malı niteliğinde olup olmadığı, katılma alacağına uygulanacak faizin başlangıcı, davacı erkeğin katılma alacağının hesaplanması noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıdaki yazılı karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.