Logo

2. Hukuk Dairesi2023/12 E. 2023/2694 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu, nafaka ve tazminatların miktarı, erkeğin tazminat talebi hakkında hüküm verilmemesi, ziynet alacağının ispatı, ıslah ile ikrar beyanının değiştirilip değiştirilemeyeceği, yetki itirazı ve kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun yararına uygunluğu konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu bulunan erkeğin maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında hüküm kurmaması usul ve yasaya aykırı olduğu ve 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinin ikinci fıkrası gereğince her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2527 E., 2022/3388 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında

hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/36 E., 2022/435 K.

Taraflar arasındaki davacı kadın tarafından açılan boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îleri ile ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkek manevî bağımsız konut temin etmediğini, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, annesi şiddet uygulayarak evden kovduğunu, terke dayalı boşanma davası açtığını ve ihtarında samimi bulunmadığı için davasının reddine karar verildiğini, sonrasında kadının ailesinin temin ettiği evde bir müddet birlikte yaşadıklarını, ailesinin iş bulduğunu ancak erkeğin sebepsiz evi ve işi terk ederek gittiğini, sonrasında İstanbul’da başka bir kadın ile birlikte yaşadığını ve ondan çocuğu olduğunu öğrendiğini, çocuğu olduğunda ilgilenmediğini, çocuğun en son 3 yaşında iken babasını gördüğünü ; düğünde takılan altınların elinden alındığını ve iade edilmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat ile her biri 20 gram 22 ayar 4 adet bilezik, her biri 14 gram 22 ayar 3 adet bilezik, 5 adet çeyrek altının aynen iadesine, faizi ile birlikte karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili, erkeğin ıslah dilekçesine karşı cevaplarına ilişkin dilekçesinde özetle; cevap dilekçesi verilmemiş ise ıslahının mümkün olmayacığını, ayrıca ıslah dilekçesi ile yetki itirazının ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, kanunen belirlenen yetki itirazı süresinin geçtiğini bu nedenle yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini, cevap dilekçesinde talep edilmeyen tazminat taleplerinin ıslah adı altında dahi sonradan talep edilemeyeceğini ileri sürerek dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarladıklarını belirtmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı asıl 03.01.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının babasının eve gelerek bıçak çektiğini, karısını götürdüğünü, cezaevine girdiği için iş bulamadığını, ailesini bir araya getirmek için ihtar çektiğini, kadının babasının tehdit ettiğini kadının sebepsiz gelmediğini, erkeğin boşanmak istemediğini söylemesi nedeniyle açtığı davanın reddine karar verildiğini, ziynetlerin bir kısmını borçlarına harcadıklarını bir kısmını ise kirada otururken birlikte harcadıklarını ileri sürerek dilekçesinde ihtarname dışında bir delile dayanmaksızın davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekilinin 12.02.2020 tarihli ıslah başlıklı dilekçesinde özetle; davalı asıl tarafından sunulan dilekçenin cevap dilekçesi olmadığını, nafakaya ilişkin beyanlarını belirttiğini, bu nedenle dilekçesini ıslah ederek cevaplarını sunduklarını belirterek; iddiaları asılsız olduğunu, yetkili mahkemenin Gaziosmanpaşa mahkemeleri olduğunu, ailesini ziyaret etmediğini, eşine saygı göstermediğini, evi taşıma noktasında baskı yaptığını, aşırı isteklerini karşılayamaz hale geldiğini, kadının ekonomik şiddet uyguladığını, sebepsiz yere evi terk ettiğini, giderken ziynetleri de yanına aldığını, sürekli olarak bana para gönder, bana bakacaksın, ben senin nikahlı karınım, seni süründüreceğim, seni boşamayacağım şeklinde sözler sarf ettiğini, cezaevinde iken ziyaret etmediğini, çocuğunu göstermediğini, sen nasıl erkeksin, sen şerefsizsin, sen nasıl adamsın, seni tanıdığım güne lanet olsun şeklinde sözler söyleyerek hakaret ettiğini, erkeğin ailesinin ziyarete gelmesini engellediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ailesinin ve akrabalarının yanında ... düşürücü davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek boşanma talebinin kabulüne, taleplerinin reddine, erkek yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesi’nin 13.10.2020 tarihli ara kararı ile davanın 12.12.2019 tarihinde açıldığı, uyap üzerinden yapılan adres araştırmasında davacının dilekçesinde bildirmiş olduğu adresin 07.02.2018 tarihinde tescil edilmiş olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 168 ... maddesi gereğince boşanma davaları eşlerden birinin yerleşim yerinde açılabileceği gerekçesi ile davalı vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin konut temin etmediği evden ve temin edilen işten haklı sebepleri olmaksızın ayrılarak İstanbul'a döndüğü,ayrı yaşanılan süreçte çocuğu ve eşini arayıp sormadığı, ihtiyaçları ile ilgilenmediği, çocuğuna baba olarak varlığını dahi hissettirmediği, başka bir kadınla birliktelik yaşadığı ve nüfus kaydının sorgulanmasında bu birlikteliğinden 2018 ve 2019 doğumlu iki çocuğu olduğu bu suretle sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalı erkeğin dinletmiş olduğu tanık anlatımları ile boşanmaya sebebiyet olaylar yönünden kadının kusurlu davranışlarının varlığını ispatlanamadığı, tanık anlatımlarından davacının kocası cezaevinde iken ziyaret gitmediği anlaşılmış ise de anılan olaydan sonra taraflar barışıp bir müddet Göynücek'te beraber yaşadıkları, bu itibarla af kapsamında kalan olayın kadına kusur olarak yüklenilemeyeceği,belirlenen ve gerçekleşen olaylar neticesinde evlilik birliğinin kocanın tam kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı; çocuğun doğumundan bu yana tarafların ayrı yaşadıkları, çocuğun doğduğundan bu yana annesi ile yaşadığı, davalının çocuğa baba olarak varlığını dahi hissettirmediği, çocuğun mevcut durumda alıştığı bir düzen olduğu, alıştığı düzenin korunması gerektiği, yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyacak çağda olduğu, ortak çocuğun duruşmada alınan beyanında annesi ile yaşamaktan mutlu olduğunu, onun yanında yaşamak istediğini, babasını tanımadığını beyan ettiği, bu hususların bir bütün halinde değerlendirildiğinde, küçüğün velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, davalının genel sosyal ve kültürel durumu, yaşam koşulları bireysel özellikleri tutum ve yaklaşımı açısından küçüğün gelişimini engelleyici bir halleri bulunmadığı, çocuğunu görme, aile bağlarını koruma ve geliştirme hakkına sahip oldukları, ... ile aralarında düzenlenecek kişisel ilişki, davalı açısından evlat sevgisinin yaşanması ve özlem giderilmesine, çocuk açısından baba sevgisi ve şefkatini hissetmesine, bu yolla çocuğun ahlaki ve manevî olarak gelişimine katkı sağlayacağı, lakin çocuğun mevcut durumda davalı babasını hiç tanımadığı, bu itibarla çocuğu henüz tanımadığı babası ile yatılı olarak kalmaya zorlamanın, bulunan aşamada uygun olmayacağı, öncelikli olarak çocuk ve davalı arasında ... ilişkisinin kurulması, ilişki ve iletişimin güçlendirilmesinin ve aşamalı olarak ilerleyebilmesinin gerektiği, çocuğun yüksek yararı ve kişisel gelişimi açısından baba ile yatısız olarak kişisel ilişki tesis edilmesi gerektiği; 4721 sayılı Kanun’un 182 nci maddesi gereğince velâyeti kendisine verilmeyen eşin, ortak çocukların bakım ve eğitim giderlerine katkı sağlamak zorunda olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi gereğince müşterek çocuk lehine uygun miktarda nafakaya karar verilmesi gerektiği; boşanmaya sebebiyet verilen olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının çalışmadığı, düzenli ve sabit geliri olmadığı, ailesinin desteği ile geçimini sağladığı, boşanma ile birlikte ... duruma düşeceği anlaşılmakla kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiği; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, evlilik süreleri ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığı, erkeğin tespit edilen kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile yatısız kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 600,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 500,00 TL tedbir nafakasının; 07.05.2021 tarihine kadar aynen devamına, 07.05.2021 tarihinden itibaren hükmolunan aylık 300,00 TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla boşanmaya ilişkin karar kesinleşinceye kadar devamına, kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 20.000,00 maddî ve 20.000,00 manevî tazminata, erkeğin cevap dilekçesinde altınların bir kısmının borçlar için bozdurulduğunu, bir kısmının kirada oturur iken harcandığını beyan ettiği, ikrarın ıslah ile geçersiz kılınamayacağı, davanın bu itibarla davalının ıslah öncesi sunduğu cevap dilekçesindeki ikrar mahiyetindeki beyanlarının tanık anlatımları ile tutarlı olduğu, altınların borçlar için bozdurulduğu, kadının evden ayrılırken uhdesinde altın olmadığı gerekçesi ile ziynet alacağı davasının kabulü ile aynen olmadığı takdirde bedelinin faizi ile tesisine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerçekleşen ve kabul edilen kusurlara göre belirlenen nafaka ve tazminat miktarlarının tarafların sosyal ve ekonomik durumu ile hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu, süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığını, ıslah talebinin kabul edilemeyeceğini, ıslah dilekçesi ile yetki itirazı ile cevap dilekçesinde talep edilmeyen yeni taleplerin eklenemeyeceğini, ıslahın ikrarı etkilemeyeceğini ileri sürerek karar kaldırılmasına, nafakalar ve tazminatlar yönünden yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetki itirazının ön mesele şeklinde incelenmediğini, erkek tarafından açılan ve reddedilen boşanma dava dosyasının getirtilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ailesini ziyaret etmediğini, cezaevinde iken ziyaretine gelmediğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşmadığını, tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, kişisel ilişkinin yatısız olduğunu, ziynet alacağı davasının kabulü ve vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, kadın ve çocuğin ihtiyaçlarına ve hakkaniyet ilkesine göre kadın ve ortak çocuk yararına takdir edilen yoksulluk ve iştirak nafaka miktarının az olduğu; boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) ... alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle tedbir nafakalarına ait hükümlerin korunarak çocuk yararına aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin başkaca bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, istinaf edenin sıfatına göre, boşanmanın meydana gelmesine sebep olan olaylarda tam kusurlu bulunan erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri hususunda hüküm kurulmamasında herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı gerekçesi ile erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin 66100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davalının cevap dilekçesi sunmadığını vekili tarafından verilen ıslah adı altındaki dilekçesinde belirtildiğini, cevap verilmemiş ise ıslahının mümkün olamayacağını, ayrıca ıslah ile yetki itirazında bulunmasının mümkün olmadığını, yeni taleplerde bulunamayacağını, belirlenen kusurlara, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre belirlenen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; yetki itirazının ön mesele şeklinde incelenmediğini, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, ailesi ile görüşmesini istemediğini, cezaevinde iken ziyaretine gelmediğini, ailesinin etkisinde kaldığını, çocuğu ile görüşmesini engellediğini, düğüne ilişkin ne bir fotograf ne de resim sunulduğunu, bilirkişi incelemesinde de bu durumun belirtildiğini, tanık beyanları ile ziynet alacağının kabulüne karar verilmesinin ... olmadığını, sebepsiz evi terk ederken şahsi eşyaları ile ziynetlerini yanında götürdüğünü, kişisel ilişkinin babalık duygularını tatmine elverişli olmadığını, ziynet alacağı için ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, nafaka ve tazminatların kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarları, erkeğin tazminat talebi hakkında hüküm verilmemesinin yerinde olup olmadığı ile ziynet alacağının ispatlanıp ispatlanmadığı, ıslah ile ikrar beyanının değiştirilip değiştirilmeyeceği, yetki itirazının ön mesele olarak değerlendirilip değerlendirilmediği ile ıslah dilekçesi ile ileri sürülüp sürülemeyeceği, kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun ... yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 ... maddesi, 330 uncu maddesi, 226 ncı, 220 nci ve 222 nci maddesi; 6100 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 19 uncu ve 23 üncü maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... maddesi ile 371 ... maddesi.

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre kadın vekilinin tüm, erkek vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince davacı kadın vekili tarafından açılan boşanma ve ziynet alacağı davalarına ilişkin yapılan yargılama sonucunda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilerek, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı yarı 300,00 TL tedbir ve 600,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu ve 175 ... maddesi gereğince 500,00 TL tedbir ve 600,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş, erkeğin tazminat talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile nafaka ve tazminat miktarları hakkında yeniden hüküm kurulmasına; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu bulunan erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, Mahkemece 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği halde erkeğin tazminat talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin maddî ve manevî tazminat talebi yönlerinden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere kadın vekilinin tüm, erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.