"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/528 E., 2022/2459 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/746 E., 2020/795 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin, manevî ve ekonomik sorumluluktan kaçtığını, müvekkili ile ilgilenmediğini, çocuk ile iletişime girmekten kaçındığını, ev alışverişlerini yapmadığını, evin yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını müvekkilinin babası tarafından karşılandığını, müvekkilinin doğum sonrası çocuğa daha iyi bakabilmek için ücretsiz izin kullandığını, çocukta egzama olmasına rağmen davalının ucuz kremler ve bezler aldığını, bu yöndeki tavrın sürmesi sebebiyle bebek alışverişlerini de müvekkilinin ailesinin yaptığını, ücretsiz izin sonrası tarafların müvekkilinin ailesinin yerleştiğini ve 2 sene boyunca çocuğun bakımının da müvekkilinin ailesi tarafından üstlenildiğini, davalının bitmek tükenmek bilmeyen kredi kartı harcamaları ve yüksek miktarlarda nakit avans çekimi olduğunu, müvekkili ve ailesi tarafından bireysel emeklilik hesaplarını bozdurarak davalının borçlarını ödedikleri buna rağmen davalının kredi kartlarına yeniden borç yaptığını, borçların borsa, forex, iddaa, sayısal gibi yaptığı harcamalardan kaynaklandığını öğrendiği, davalının evin ekonomisini düşünmeden, paraları savurarak düşüncesiz bir şekilde harcamaya devam ettiğini, müvekkilinin evlilik öncesi aldığı ford fiesta marka aracını takas ederek evlilik birliği içinde clio marka aracı aldığını, farkı için de düğünde takılan ziynet eşyalarını bozdurduğunu ve ekstra araç kredisi çektiğini, ortak çocuğu kreşe beraber yazdırmalarına rağmen aylık taksitleri ödemeyi reddettiğini, okul parasını ödediği zaman kredi kartı borçlarını ödeyemeyeceğini söylediğini iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.... kadın vekilinin birleşen davaya karşı cevap dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkeğin iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, açılan davanın derdest olduğunu ve derdestlik itirazında bulunduğunu, davalı-davacı erkeğin evi terk ettiğini, kızına yönelik "hep senin yüzünden hayatıma geldin, altüst ettin" diye söylenip çocuğu silkelediğini, müvekkiline sinkaflı küfür ederek "çöplüğünüzde boğulun" diyerek evi terk ettiğini sonrasında evlilik birlikteliği yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini, erkeğin kusurlu olduğunu bu nedenle müvekkilinin açmış olduğu asıl davanın tüm talepleri ile kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı erkeğe dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının, evlilik birliği içinde tüm davranışlarını yönlendirme ve yönetme çabasında olduğunu, maaşını ve ailesinden kalan tüm mirası müşterek haneye harcaması yönünde dayatmaya maruz kaldığını, maaşıyla evlilik birliğine destek olması fikrini desteklemediği, kardeşleriyle ilişkisini sürekli zedelemeye çalıştığını, şahsi telefonunu sürekli karıştırdığını, sosyal medyada takip ettiği kişileri izleyerek kendisine "seksomanyak" şeklinde suçlamalarda bulunduğunu, hayatını yönetmeye çalıştığı, rencide edici, aşağılayıcı şekilde konuştuğu, "geri zekalı, salak" şeklinde sözler söylediğini, sosyal ilişkiler kurmasını engellediğini, kendisine gelen daha iyi iş tekliflerini eşinin tutumları nedeniyle geri çevirmek zorunda kaldığını, işiyle ilgili bir fuara katılması tavsiye edildiğinde eşinin olumsuz karşıladığını, gitmek isteyince eşinin evi terk ettiğini, 1.5 ay ayrı yaşadıkları sonrasında eşine istediği evi alarak barıştıkları, eşinin evin giderlerine katkıda bulunacağına söz vermesine rağmen katkıda bulunmadığı, bütçeyi denkleştirmekte zorlandığı, açığı eşinin bilgisi dahilinde birkaç kredi kartından nakit çekerek kapatmaya çalıştığı ancak işler kontrolden çıkınca eşiyle paylaştığı, eşinin inanılmaz suçlamalarda bulunduğu, kumar oynamakla, çocuğun ve evin ihtiyaçlarını karşılamamakla, bencil ve sorumsuz bir insan olmakla suçlandığını, eşinin ailesinden yardım istediği, ailesinin olumlu karşılamadığını, eşine yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyince ailesinden kalan malları satması ya da kızının üzerine yapmasını istemesi nedeniyle boşanma kararı aldığını, çocuğun doğumundan sonra eşinin çeşitli bahanelerle yatakları ayırdığını iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ve erkek lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, ortak çocuğunun velâyetinin ... kadına verilmesi durumunda çocuk için 750,00 TL nafaka ödemeyi kabul ettiğini ve çocuk ile kendisi arasında kişisel ilişki kurulmasını talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacı erkeğin; yatırım hesabı üzerinden borsadan hisse alım-satım yaptığı, çok büyük miktarda para çekerek bankaya borçlandığı, aile ekonomisini borç batağına sokacak şekilde bankadan kredi çektiğini, ortaya çıkan yüklü borç sonrasında davalı-davacının kayınpederi, kayınbiraderinden ve bacanağından yardım istediği, borç para bulamayınca ev kredisi taksitlerini ödeyemediği, banka tarafından ihbar gönderildiği, sonrasında taksitlerin ... kadın tarafından ödendiği, ortak çocuğun kreş taksitlerinin ... kadının kardeşinin ödediğini; ... kadının ise evde baskın karakter olduğu, ev içinde sürekli eşine bağırdığı, eşine "salak, çok konuşma" dediği, evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılmasında davalı-davacı erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, kadın lehine manevî tazminata hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunmadığı, ağır kusurlu erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, çocuğun anne yanında yaşıyor olması, yaşı,boşanma gerekçesi ve uzmanlık raporları nedeniyle ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına uygun olduğu gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Karen'in velâyetinin anneye verilerek baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için 30.000,00 TL maddî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine,davalı- davacı erkeğe yüklenen ve sübuta erdiği kabul edilen eylem ve davranışların davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmaması sebebiyle ... kadının manevî tazminat talebinin reddine, davalı-davacı erkeğin evlilik birlikteliğinin sona ermesinde ağır kusurlu olması nedeniyle tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin kararında tarafların evlilik birlikteliklerinde bir defa gördükleri veya nadir olarak karşılaştıkları kişilerin tanıklıklarının esas alınarak kusur yüklendiğini, eskiye dair affa uğrayan hususlarda tanıklık yaptıklarını, müvekkilinin kusurunun olmadığını, erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu, müvekkilinin boşanma davası açıldıktan sonra 2 ay işsiz kaldığını ve ekonomik olarak çok sıkıntı yaşadığını, müvekkili lehine tedbir nafakası hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin ekonomik şiddete maruz kaldığını bu nedenle manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyan ederek kusur tespiti, kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesi, kadının manevî tazminat taleplerinin reddi ve erkeğin davasının kabulü yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ağır kusurlu olmadığını, müvekkilin kişilik haklarının zedelendiğini, bu durumu ispat amacı ile ibraz etmiş oldukları ses kayıtlarının Mahkemece hukuka uygun delil olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, tazminat taleplerinin reddinini usul ve yasaya uygun olmadığını, ortak çocuk için takdir edilen nafakanın miktarı ve ortak çocuğun farklı ilde yaşıyor olması nedeniyle çocuğa ulaşılamadığını ve zor olduğunu beyan ederek İlk Derece mahkemesi kararının kaldırılması için istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesi'nin delil değerlendirmesi, kusur tespiti ve birleşen davanın kabulü kararı ve gerekçesinin doğru olduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, ... kadının çalıştığı, asgari ücretin üzerinde gelirinin bulunduğu, bu nedenle mahkemece kadın yararına tedbir nafakası takdir edilmemesinin doğru olduğu, tarafların sosyal-ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, kusur durumu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında ... kadın yararına maddî tazminat takdirinin doğru olduğu ayrıca takdir edilen miktarın düşük ya da fahiş olmadığı, yine velâyeti anneye verilen ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası miktarının fahiş olmadığı, boşanmaya yol açan olayların ... kadının kişilik haklarını ihlal etmemesi nedeniyle manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, boşanmaya yol açan olaylarda davalı-davacı erkeğin daha fazla kusurlu olması nedeniyle maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu dilekçesindeki beyanları aynen tekrar ederek , yerel mahkemenin kararında tarafların evlilik birlikteliklerinde bir defa gördükleri veya nadir olarak karşılaştıkları kişilerin tanıklıklarının esas alınarak kusur yüklendiğini , eskiye dair affa uğrayan hususlarda tanıklık yaptıklarını, müvekkilinin kusurunun olmadığını, erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu, müvekkilinin boşanma davası açıldıktan sonra 2 ay işsiz kaldığını ve ekonomik olarak çok sıkıntı yaşadığını, müvekkili lehine tedbir nafakası hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin ekonomik şiddete maruz kaldığını bu nedenle manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyan ederek kusur belirlemesi, kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesi, kadının manevî tazminat taleplerinin reddi ve erkeğin davasının kabulü yönlerinden kararın bozulması için temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu dilekçesindeki beyanları aynen tekrar ederek müvekkilinin ağır kusurlu olmadığını, müvekkilin kişilik haklarının zedelendiğini, Bu durumu ispat amacı ile ibraz etmiş oldukları ses kayıtlarının Mahkemece hukuka uygun delil olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, tazminat taleplerinin reddinini usul ve yasaya uygun olmadığını, ortak çocuk için takdir edilen nafakanın miktarı ve ortak çocuğun farklı ilde yaşıyor olması nedeniyle çocuğa ulaşılamadığını ve zor olduğunu beyan ederek kararın eksik inceleme, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, iştirak nafakası miktarı yönlerinden bozulması için temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur tespiti, erkeğin boşanma davasının kabulü, kadın lehine hükmedilen maddî tazminatın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadının manevî tazminat talebinin ve erkeğin tazminat taleplerinin reddinin doğru olup olmadığı, kadına tedbir nafakası hükmedilmemesinin doğru olup olmadığı, çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Boşanmaya sebep olan olaylar yönünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun bir miktar para ödemesini isteyebilir. Mahkemece erkeğe yüklenen ve gerçekleşen eylemlerden eşinden habersiz yüklü miktarda ve aile ekonomisini borç batağına sokacak şekilde kredi çekmesi, ortaya çıkan yüklü borç sonrası kredi taksitlerini ödemeyerek banka tarafından eve ihbar gönderilmesi ve kredi taksitlerinin kadının ailesi tarafından ödenmesi şeklindeki eylemlerin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174 üncü maddesinin ikinci maddesi şartlarının kadın lehine gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu husus nazara alınmadan, kadının manevî tazminat talebinin kabulü ile kadın lehine uygun miktarda manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının manevî tazminat talebinin reddi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadının reddedilen manevî tazminat talebi yönünden BOZULMASINA,
3.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davacı- davalı ...'ya iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.