"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1866 E., 2022/2506 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/372 E., 2022/294 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden davalı erkek vekili tarafından ise kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından davalı erkek vekili tarafından kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası ile ortak çocuğun velâyeti yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı erkeğin istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı ortak çocuğun velâyeti yönünden istinaf yoluna başvurmayan davalı erkeğin temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı erkeğin ortak çocuğun velâyeti yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davalı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadının maaş ve kredi kartını elinden aldığını, düğün sonrası düğünde takılan altınların hısızlık olur endişesi ile zorla elinden alındığını, çıkan tartışmalarda davalı erkeğin davacı kadına hakaretler ettiği, davalı erkeğin bu eylemlerinin davalının ailesi tarafından desteklendiğini, davalı erkeğin kök ailesinin müvekkiline ailesi ile görüşmemesi ve ailesinden kopması için baskı yaptığı, davalının hesabını kontrol ettiğinde kendisinden habersiz iki kere kredi çekildiğini gördüğünü, iddia ve kumar alışkanlığının olduğunu öğrendiğini, hastalandığında müvekkilinin yanında olmadığını iddia ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini ,ileri de doğacak bebeği ve müvekkili için nafakaya hükmedilmesini, 70.000,00 TL manevî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek dava cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, düğünde takılan altınları düğün sonrası davacı kadına teslim ettiğini, akıbeti hakkında bilgisinin olmadığını, davacı kadının kartının kendisinde olmadığını, evin ihtiyaçlarını karşılarken kadının rızası ile kartı alarak kullandığını, davacı kadının, ailesinin ve çevresindeki üçüncü kişilerin etkisinde kaldığını, çektiği krediler ve borçlanmasının nedeninin ekonomik sıkıntılardan kaynaklanmadığını, müvekkilinin evlilik birliği süresince, maddî ve manevî olarak evlilik birlikteliklerinin sağlıklı yürümesi için elinden geleni yaptığını ancak davacı kadına yaptıklarının yetmediğini ve fazlasını istediğini, davacı kadının müvekkilinin evde olmadığı zamanda ortak konut taki eşyaları sattığını en son olarak davacı kadının evi terk ettiğini beyan ederek, müvekkilinin her şeye rağmen eşine ve evlilik birliklerine saygı duyduğunu, bu nedenle mahkemenin tarafların boşanmasına karar vermesine, boşanmaya hükmetmesi durumunda kadının talep ettiği tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin, davacı kadının maaş kartına el koyarak harcamalar yaptığı, bu harcamalardan ciddi borçlar edindiği, bu borçlanmaların banka dokümanları ile sabit olduğu, davacı kadının hasta olduğu dönemde davacı kadın ile ilgilenmediği, yanında olmadığı, davacıyı hastaneye götürmediği , duygusal ve ekonomik şiddet uygulayan davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, çocuğun pedagojik, psikolojik ve sosyal gelişimi açısından velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olduğu ve kadın lehine boşanmanın fer'îlerine hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunduğu gerekçesiyle; kadının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açtığı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Asel Mina'nın velâyetinin anneye verilerek baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 250,00 TL tedbir ve1.000,00 TL iştirak nafakası ile kadın için aylık 150,00 TL tedbir ve 500,00 yoksulluk nafakasının, 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın, davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece mahkemesince hükmedilen tazminatlar ve nafakaların miktarının düşük olması yönünden kararın kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin boşanmaya sebebiyet verecek bir kusuru olmadığını, kadının kusurlu olduğunu beyan ederek boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatların kabulü ve miktarı, yoksulluk nafakasının kabulü ve miktarı, velâyet yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisine toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun yine kusur belirlemesinin doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut veya beklenen menfaatlerin kapsamı ile günün ekonomik şartlarına göre İlk Derece Mahkemesince kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası takdirinin doğru, miktarlarının yerinde olduğu, yine ortak çocuk için takdir edilen iştirak nafakası miktarının uygun ve yerinde olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek; müvekkilinin mağdur olduğunu, müvekkiline mahkemece uzaklaştırma kararı çıkartıldığını eve gelemeyen müvekkilinin yokluğunu fırsat bilerek evdeki eşyaları sattığını yargılama aşamasında ileri sürmüş olmalarına rağmen Mahkemece araştırılmadığını, kadının ailesinin ve üçüncü kişilerin etkisinde kaldığını, kadının evlilik birlikteliği yükümlülüklerinden olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ancak Mahkemenin bu hususu da araştırmadığını, davacı kadının asılsız iddialarına riayet edilerek karar verildiğini beyan ederek kadın lehine hükmedilen tazminatların kabulü ve miktarı, yoksulluk nafakasının kabulü ve miktarı, ortak çocuğun velâyeti yönünden temyize başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylara ilişkin kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat talebi ile yoksulluk nafakası talebinin kabulünün doğru olup olmadığı, doğru olması halinde miktarının fazla olup olmadığı ve ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci maddeleri, 327 inci ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesine göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Dosya kapsamındaki sosyal ve ekonomik durum araştırmasında kadının Başkent hastahanesinde tıbbi sekreter olarak çalıştığı, düzenli ve sürekli bir gelirinin olduğu, davalı erkeğin de infaz koruma memuru olarak çalıştığı, üzerine kayıtlı mal varlığının bulunmadığı, sosyal ekonomik durumlarının birbirine yakın olduğu tespit edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, düzenli ve sürekli geliri bulunan kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden söz edilemeyeceği ve kadın lehine yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının oluşmadığının kabulü gerekir. O halde, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkek vekilinin velâyete yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı erkek vekilinindiğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
b)İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,
c)Davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.