"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2049 E., 2022/2394 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ :... 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/82 E., 2021/1093 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; ekeğin sürekli hakaret ettiğini, aşağıladığını, bağırdığını, sürekli şiddet uyguladığını, kötü davrandığını, sürekli psikolojik şiddet uyguladığını, sürekli yalan söylediğini, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, eşinden habersiz borsa ve iddia oynadığını, haciz tehdidi ile karşı kalşıya kaldığını, eşinin banka hesabından kendi hesabına para geçirdiğini, gizli işler yaptığını, kredi çektiğini, çantasını dahi yastığın altına koyduğunu, banka kasasında bulunun altınları aldığını, sürekli telefonla sosyal medya ile ilgilendiğini, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediğini, onlarla sosyal faaliyet yapmadığını, muhabbet etmediğini, eşi ile zaman geçirmediğini, soğuk davrandığını, eşi ve çocuğun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, cimri olduğunu, ekonomik baskı yaptığını, maaşını istediğini, birlik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kavgacı davrandığını, eşyalara zarar verdiğini, aşırı kıskançlık gösterdiğini, başka erkeklerle yakıştırdığını, eşinin rızası dışında taraflar arasındaki tartışmayı kayıt altına aldığını, erkeğin ailesinin oğlum gönder gitsin diye kadını istemediğini belirttiklerini, eşini kışkırttığını, tehdit ettiğini, kendine zarar verdiğini, çocuğa tokat attığını, kumbarasından parasını aldığını, kötü davrandığını, nöbetlerde çocuğu da yanında götürmesi konusunda baskı yaptığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, nafakalara yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasını, müvekkili yararına 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının, eş ve çocuğa sürekli şiddet uyguladığını, kazaya sebebiyet verdiğini, eşine sürekli hakaret ettiğini, kötü söyler söylediğini, aşağıldığını beddua ettiğini, sürekli psikolojik şiddet uyguladığını, yemeği yemesin diye çöpe attığını, hard diski sakladığını, yatağını ayırdığını, kadınlık vazifelerini yerine getirmediğini, cimri olduğunu, sinirli ve kavgacı olduğunu, dengesiz davrandığını, iş yerinde disiplin cezaları aldığını, eşiyle ve eviyle ilgilenmediğini, erkeğin annesi 2 kere ameliyat olmasına rağmen geçmiş olsun demediğini, beddua ettiğini, saygısızca davrandığını, hakaret ettiğin,i annesine tokat attığını, erkeğin ailesiyle görüşmek istemediğini, sürekli sosyal medya ve internette zaman geçirdiğini, giyim sitelerini takip ettiğini, aşırı temizlik takıntısı olduğunu, erkeğe ait eşya ve evrakları çöpe attığını, 8 saat boyunca tuvalete gitmediğini, aşırı kıskançlık gösterdiğini, sürekli eşyalara zarar verdiğini, çocuğu babaya karşı doldurduğunu, çocuğu göstermediğini, telefonda dahi konuşmasını engellediğini, tehdit ettiğini, eşinden habersiz...'den...'ya tayinini ve adresini aldırdığını, 2018 Temmuz ayında evi terk edip gittiğini, bankada tutulan para ve altınları yanında götürdüğünü,... hesabındaki parayı...'da kendi üzerine açtığı hesaba aktardığını, sürekli tahrik ettiğini, başkalarıyla kıyasladığını, evliliği sürdürmek istemediğini, eşini istemediğini sürekli söylediğin iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, nafakalara yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasını, müvekkili yararına 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinde erkeğin, kadına psikolojik şiddet uyguladığı, salak, manyak dediği, kadının ailesine hitaben "size de haciz gelebilir" diye söylediği, kadının ailesine "kızınızın yanınızda kalması beni aldattığını ispatlar" dediği, kadının da, erkeğe küfür, hakaret ettiği ve kayınvalidesinin kafasına vurduğu, aşağıladığı, bu kapsamda evlilik birliğinin temelinden çöktüğü, birliğin temelinden çökmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, birliğin devamında ısrar etmekte taraflar açısından ve kamu düzeni yönünden bir yarar kalmadığı, taraflar eşit kusurlu kabul edilmekle tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verildiği, ortak çocuğun yaşı, halen anne ile birlikte yaşıyor olması, alıştığı düzenin korunması, anne bakım ve şefkatine olan ihtiyacı ve uzmanının raporu ve ortak çocuğun duruşma beyanı dikkate alındığında velâyetinin annesine verilmesine ve ortak çocukla baba arasında Mahkemece belirlenen günlerde kişisel ilişki tesisine karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate ortak çocuk için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, bu nedenle kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesi ile kaldırılmasına karar verildiği gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, tarafların ortak çocuğu ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası cumartesi günü saat 10.00'dan, aynı gün saat 17.00'ye, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan üçüncü günü saat 17.00'ye, her yıl ağustos ayının birinci günü saat 10.00'dan on beşinci günü 17:00'ye kadar anne evinden alınıp anne evine teslim edilmek üzere baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık aylık 300,00 TL tedbir, 600,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar ile kaldırılmasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece hatalı kusur belirlemesi yapıldığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir-yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğunu, erkeğin davasının kabulünün hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin ispatlanan kusuru bulunmadığını, müvekkiline kusur olarak yüklenen hususların karşı tarafın dilekçelerinde yer almadığını, müvekkili ve ortak çocuk için hüküm altına alınan nafakaların çok düşük olduğunu, tedbir nafakasının da yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesi gerektiğini, ortak çocuğun baba ile görüşmek istemediğini beyan etmesi karşısında baba ile kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması en azından azaltılması gerektiğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkilinin reddedilen yoksuluk nafakası ve tazminat talepleri ile tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, çocukla kurulan kişisel ilişki yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin tarafları eşit kusurlu kabul etmesinin yerinde olmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yetersiz olduğunu, kadının gelirinin müvekkilininden fazla olduğunu, bu nedenle nafakaların da fahiş olduğunu, müvekkilinin nafaka ve tazminat taleplerinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin hatalı olduğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkilinin reddedilen nafaka ve tazminat talepleri ile müvekkili aleyhine hükmedilen nafakalar ile kişisel ilişkinin süresi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe verilen kusurların sabit olduğu, borçlandığı ve parasal konularda kadını bilgilendirmediği, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediği ve aşırı kıskanç olduğu tanık beyanlarıyla sabit olduğu halde bu hususlarda kusur verilmemesinin hatalı olduğu, erkeğin başkaca kusurunun ispatlanamadığı, kadına verilen kusurlardan kayınvalidesinin kafasına vurduğu hususunun evlilikten 4 ay sonra gerçekleştiği ve tarafların Temmuz 2018 de ayrıldıkları nazara alındığında af kapsamında kaldığı halde bu yönde kusur verilmesinin hatalı olduğu, kadına verilen diğer kusurların sabit olduğu, kadının kayınvalidesi ameliyat olduğunda geçmiş olsun diye aramadığı, erkeğin ailesiyle görüşmek istemediği, çocuğu babaya göstermediği tanık beyanlarıyla sabit olduğu halde bu hususlarda kadına kusur verilmemesinin hatalı olduğu, kadının başkaca kusurunun ispatlanamadığı, geçimsizliğe sebebiyet veren olaylarda kadının az kusurlu, erkeğin ağır kusurlu olduğu, bu kapsamda taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiği, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması doğru ancak hafta sonları yatılı olarak kişisel ilişki kurulması gerektiği, yine yaz döneminde kurulan kişisel ilişkinin az olduğu anlaşılmakla, Ağustos yerine 1 Temmuz - 30 Temmuz arası kişisel ilişki kurulması gerektiğinden davalı-karşı davacı erkek vekilinin istinaf talebinin kabulüne, davacı-karşı davalı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak ortak çocuk için iştirak nafakasına karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, miktarının az olduğu, bu nedenle 1.000,00 TL iştirak nafakasına her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, kadının kişilik haklarına yapılan saldırı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile taraf vekillerinin kusura yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile boşanmaya sebep olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, erkek vekilinin, kişisel ilişkiye, kadın vekilinin iştirak nafakası miktarına, maddî-manevî tazminat talebinin reddine yönelik istinaf talebinin kabulü ile Mahkeme kararının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm tesisine, kadın yararına 35.000,00 TL maddî, 35.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. haftası cumartesi günleri sabah saat 10.00'da teslim alıp, pazar günü akşamı saat 17.00'de teslim etmek, her yıl 1 Temmuz sabah saat 10.00'da teslim alıp 30 Temmuz saat 17.00'de teslim etmek, her yıl dini bayramların 2. günü sabah saat 10.00'da teslim alıp 3. günü saat 17.00'de teslim etmek sureti ile şahsi münasebet tesisine, ortak çocuk için boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, tarafların sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin hiç bir iddiasını ispatlayamadığını, müvekkilinin kusuru olmadığını, erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, müvekkili yararına hükmedilen tazminatların düşük olduğunu, isteklerinin tamamına hükmedilmesi gerektiğini, erkeğin davasının reddedilmesi gerekirken, kabulünün de doğru olmadığını, ortak çocuk ve müvekkili yararına hükmedilen nafakanın az olduğunu, baba ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin de çocuğun menfaatine uygun düşmediğini, kişisel ilişkinin kaldırılması en azından yatısız olarak kurulması gerektiğini belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ile nafakaların miktarı, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, birliğin temelinden sarsılmasında kadının tamamen kusurlu olduğunu, kadının maddî durumunun müvekkilinden iyi olduğunu, kadın yararına tedbir nafakası koşullarının oluşmadığını, ortak çocuk için hükmedilen nafakanın fazla olduğunu, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, müvekkili için tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, ortak çocuk için hüküm altına alınan nafakanın miktarı, müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat ile tedbir nafakasının koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları, ortak çocuk yararına hüküm altına alınan nafakanın miktarının yerinde olup olmadığı, erkek yararına tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.
4. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocuk 11.04.2013 doğumlu Mustafa'nın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davacı-karşı davalı kadın yararına maddî tazminat ve iştirak nafakasının miktarı yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Alper'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Nermin'e iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.