"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2340 E., 2022/3271 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tokat Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/574 E., 2022/342 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince yetkisizlik kararı verilmiştir. Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, kadın lehine tedbir nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve tedbir nafakası yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların ve tedbir nafakasının miktarları ve yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı-karşı davalı erkek vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 1994 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, kadının, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, hakaret ve tehdit ettiğini, iftira attığını, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası, 400,00 TL iştirak nafakası, erkek yararına dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; asıl davada dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin ve erkeğin babası tarafından kadına sürekli olarak fiziksel şiddet uygulandığını, erkeğin, hakaret ettiğini, iftira attığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, aşırı kıskanç olduğunu, tehdit ettiğini, hastalığı ile ilgilenmediğini, erkeğin babasının kadına cinsel taciz eyleminde bulunduğu ve erkeğin bu duruma sessiz kaldığını iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminat ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın 100,00 TL'ye düşürülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2019 tarih ve 2019/526 Esas, 2019/846 Karar sayılı kararı ile tarafların mernis kayıtları, davacı-karşı davalı erkeğin duruşmada alınan beyanı ve tarafların davadan altı ay öncesinde birlikte oturdukları yerin .../... olduğun anlaşıldığından mahkemenin yetkisizliğine, 6100 sayılı Kanun'un 20 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca karar kesinleştikten sonra iki hafta içinde talepte bulunulması halinde dosyanın yetkili ... Aile Mahkemesine gönderilmesine, süresinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvuru yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılacağına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 09.09.2020 tarih ve 2020/1279 Esas, 2020/1873 Karar sayılı kararı ile davacı-karşı davalı erkeğin, dava tarihi itibariyle yerleşim yerinin Tokat olduğu, dava tarihinden önce erkeğin Tokat İline yerleştiği ve burada ikamet etmeye başladığı, bu hususun İlk Derece Mahkemesinin de kabulünde olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 168 inci maddesi hükmü uyarınca boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkemenin, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı ... beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olduğu, bu durumda davaya bakmaya Tokat mahkemesinin yetkili olduğu, İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, tarafların davadan önce son defa altı ... beri birlikte oturdukları yerin .../... adresi olduğu gerekçesiyle ve eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu dikkatten kaçırılarak yetkisizlik kararı verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek davacı-karşı davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın işin esasının incelenerek bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, hakaret ettiği, aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunduğu, fiziksel şiddet uyguladığı, ortak konutun ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için destekte bulunmadığı, aşırı derecede kıskanç olduğu, ortak çocuğa tanıklık yapması konusunda baskı kurduğu, kadının ise sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, tanıkların duyuma dayalı olarak aktardıkları beyanlarının hükme esas alınmadığı gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Mine'nin yargılama sırasında ... olduğu anlaşıldığından velâyet ve iştirak nafakası konularında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların eşit kusurlu olmaları nedeniyle tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği ve tarafların gelirlerinin birbirine denk olduğu anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası ve tedbir nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin davasının da kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alınarak kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak kadın yararına tedbir nafakası ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilmişse de erkeğin babasının, kadına cinsel taciz eyleminde bulunduğu ve erkeğin bu duruma sessiz kaldığı, bu vakanın da erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarda dikkate alınarak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, her iki davanın da kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak dava tarihinden itibaren kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davalı-karşı davacı kadın vekilinin kusur belirlemesine, tedbir nafakasına, tazminatlara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bu kısımlar yönünden kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesinin kusura ilişkin karar gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminat, erkeğin tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın yararına dava tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı-karşı davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu yönünde yapılan tespitin hatalı olduğu, hatalı kusur belirlemesine dayanarak kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kadının çalıştığı ve gelirinin olduğu kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve tedbir nafakası yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin davasının da kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve tedbir nafakasının miktarlarının az olduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği bu nedenle kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri gerektiği belirtilerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların ve tedbir nafakasının miktarları ile yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, nafakalar ile kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci maddesi ve 51 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı-karşı davalı erkek vekilinin, kadının davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalı-karşı davacı kadın vekilinin tüm, davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.