Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1479 E. 2023/3243 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusur durumu ve buna bağlı olarak tazminat taleplerinin reddi, velayet ve nafaka konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olduğunun tespit edilmesi, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun belirlenmesi ve çocukların üstün yararının gözetilmesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 5. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı karşı davacı erkek vekili tarafından akıl hastalığına dayalı davasının reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, velâyet ve iştirak nafakasının miktarı yönünden, davacı karşı davalı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafaka miktarları, erkeğin akıl hastalığına dayalı boşanma davasının reddedilmesine rağmen vekâlet ücreti verilmemesi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, nafaka miktarları ve vekâlet ücretine ilişkin karar, davacı karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyerek davacı karşı davalı kadın yönünden kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı karşı davalı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı karşı davalı kadın vekilinin reddedilen yön dışındaki gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin müvekkiline fiziksel, maddî ve manevî şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, müvekkilini eşi olarak görmediğini, çocuklarına kötülediğini, sevmediğini, istemediğini söylediğini, aşağıladığını, birlik görevlerini yerine getirmemekle suçladığını, davalı erkeğin annesi ve ablalarının evliliğe müdahale ettiklerini, davalı erkeğin evdeki eşyaları kırdığını, müvekkilinin kıyafetlerini parçaladığını, müvekkiline küfür ettiğini, kızdığında müvekkiline cezalar verdiğini, eşyalarını toplayıp evi terk ettiğini, çocuklara psikolojik baskı yaptığını, çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkilinin çocuğa şiddet uyguladığına ilişkin iftira attığını iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir-iştirak nafakası ile faizi ile 250.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının doğru olmadığını, davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, evin zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını, davalı karşı davcı erkeğin hiçbir arkadaşını eve misafir olarak kabul etmediğini, davalı karşı davacı erkeğin ailesinin evine gidildiğinde huzursuzluk çıkardığını, geçimsiz ve içe dönük bir insan olduğunu, olayları kendi dünyasında kurguladığını, kıskançlık krizlerine girdiğini, yaşanmamış olayları yaşanmış gibi anlattığını, yüklü alışverişler yaptığını, davalı karşı davacı erkeğe rencide edici ve hakaret içerir sözler söylediğini, davacı karşı davalı kadının boşanmakta ısrar etmesi üzerine müvekkilinin evden ayrılmak zorunda kaldığını, davacı karşı davalı kadının ortak çocuğa şiddet uyguladığını iddia ederek asıl davanın reddine, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 165 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davalı karşı davacı babaya verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakası ile 150.000,00 TL manevî, 100.000,00 TL maddî tazminatın davacı karşı davalı kadından alınarak davalı karşı davacı erkeğe verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı karşı davacı erkeğin, davacı karşı davalı kadına hakaret ettiği, ''seni beğenmiyorum'' diyerek aşağıladığı, davalı karşı davacı erkeğin ailesinin ''... seni sevmiyor boşanacak'' dedikleri, bir kısım parası davacı karşı davalı kadının babası tarafından verilerek alınan davacı karşı davalı kadın tarafından kullanılan aracı davalı karşı davacı erkeğin annesinin üzerine tescil ettirdiği, en son davalı karşı davacı erkeğin davacı karşı davalı kadının babasını arayarak boşanacağını söylediği ve evi terk ettiği; davacı karşı davalı kadının da, davalı karşı davacı erkeğe hakaret ettiği, rencide edici sözler söylediği, evin temizliğini yapmadığı, evin dağınık olduğu, evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, davalı karşı davacı erkeğin başka kadına bilezik aldığını iddia ederek bu hususta kuyumcuyu aradığı, eşinin kuma getireceğini iddia ettiği ve bu şekilde kıskançlık yaptığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizliğin bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda davacı karşı davalı kadının ve davalı karşı davacı erkeğin eşit kusurlu olduğu, her ne kadar davacı karşı davalı kadın, davalı karşı davacı erkeğin ailesinin ''seni sevmiyor, boşanacak, yeniden evlenecek'' şeklinde sözler söylediğini iddia etmiş ise dosya kapsamından ve tanık anlatımlarından bu olayın 2018 yılı Şubat ayında gerçekleştiği bu olaydan sonra tarafların bir arada yaşadıkları, davacı karşı davalı kadının bu eylemi affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı kanaatine varılarak hükme esas alınmadığı, davalı karşı davacı taraf karşı davasında akıl hastalığına dayalı boşanma davası açmış ise de; ... Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana bilim Dalı Başkanlığından alınan 06.08.2019 tarihli rapor ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan rapora göre davacı karşı davalı kadının aktif psikopatoloji saptanmadığının, ruhsal bir hastalığının olmadığının bildirildiği gerekçesi ile davalı karşı davacı erkeğin akıl hastalığına dayalı davasının reddine, asıl ve karşı davanın 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı karşı davalı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocukların bakım ve eğitim giderlerine ekonomik gücüne göre katılmak zorunda olduğu, bu katkının yargılama sırasında tedbir kararın kesinleşmesinden sonra ise iştirak nafakası ile sağlanacağı, iştirak nafakasının içerisinde barınma, giyinme, beslenme, eğitim, ulaşım gibi zaruri giderler bulunduğu, tarafların ekonomik sosyal durumları, talep, çocukların yaşı, zorunlu giderleri, paranın alım gücü dikkate alındığında ortak çocuklar yararına dava tarihinden itibaren hükmedilen ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 1250,00'şer TL ye çıkartılmasına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafında eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı karşı davacı erkek vekili; davacı karşı davalı kadın hakkında farklı dönemlerde sağlık raporu alınması gerekirken yalnızca bir rapor ile bağlı kalınmasının ve bu raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, akıl hastalığına dayalı boşanma talebinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, eşit kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesi gerektiğini, hükmedilen iştirak nafakası miktarının fazla olduğunu belirterek; akıl hastalığına dayalı davasının reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, velâyet ve iştirak nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı karşı davalı kadın vekili; davacı karşı davalı kadına yüklenebilecek bir kusur olmadığını, evin temizliğinin yapılmaması kusurunun sadece müvekkiline yüklenemeyeceğini, müvekkilinin de öğretmen olarak çalıştığını, hangi sözlerle davalı karşı davacı erkeğe hakaret edildiğinin gerekçeye yazılmadığı, kıskaçlık kusurunun yüklenmesinin hatalı olduğunu, kusur yönünden gerekli araştırmanın yapılmadığını, davalı karşı davacı erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerini reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya içerisindeki kadına ait ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nın 06.08.2019 tarihli sağlık kurulu raporunda kadında aktif psikopatoloji saptanmadığının bildirildiği, bu durumda 4721 sayılı Kanun`un 165 inci maddesi koşullarının oluşmadığı, karşı davada akıl hastalığına dayalı boşanma talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince de bu yönde verilen kararın isabetli olduğu, yine yapılan yargılama ve toplanan delillerle İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında tarafların dava açmakta haklı oldukları, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediği, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince de asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesinin ve evlilik birliğinin sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, ortak çocuk ...'in 2007, ortak çocuk ... ...'un 2010 doğumlu olduğu, halen anneleri ile birlikte yaşadıkları, İlk Derece Mahkemesince alınan en son 02.11.2021 tarihli üçlü bilirkişi raporunda velâyetin anneye verilmesinin çocukların yararına olacağının belirtildiği, çocukların üstün yararı gereğince velâyetlerinin anneye verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince müşterek çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi, hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının ve tarafların kusur durumuna göre tazminat taleplerinin reddinin isabetli olduğu gerekçeleri ile tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı karşı davalı kadın vekili; davalı karşı davacı erkeğin kusurlarının ispatlandığını, belirlenen kusur durumunun hatalı olduğunu, davacı karşı davalı kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun olmadığını, evin temizliğinin yapılmaması kusurunun sadece müvekkiline yüklenemeyeceğini, müvekkilinin de öğretmen olarak çalıştığını, hangi sözlerle davalı karşı davacı erkeğe hakaret edildiğinin gerekçeye yazılmadığı, kıskaçlık kusurunun yüklenmesinin hatalı olduğunu, kusur yönünden gerekli araştırmanın yapılmadığını belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafaka miktarları, erkeğin akıl hastalığına dayalı davasının reddedilmesine rağmen vekâlet ücreti verilmemesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

. Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusurun derecesi, bu kapsamda davalı karşı davacı erkeğin davasının kabulü ve davacı karşı davalı kadının tazminat taleplerinin reddi kararının doğru olup olmadığı, davacı karşı davalı kadın tarafından istinaf edilmeyen nafaka miktarları ve vekâlet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 5098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50 ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı karşı davalı kadın vekilinin nafaka miktarlarına ve vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE

2. Davacı karşı davalı kadın vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.