Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1530 E. 2023/2809 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadın, boşanma davası sırasında mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından feragat eden avukatının yetkisiz olduğunu ileri sürerek, feragatin geçersizliğini ve alacağın tahsilini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların anlaşmalı boşanmaları ve boşanma protokolünde mal rejimi tasfiyesine ilişkin talepte bulunmamaları nedeniyle, davacı kadının sonradan mal rejimi tasfiyesi davası açmasının mümkün olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davayı reddeden kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/632 E., 2022/2461 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/596 E., 2021/107 K.

Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; banka hesabından çekilen para yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı şimdilik 10.000,00 TL alacağın hesaplardan paranın çekildiği tarihten itibaren faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsiline; taşınmazın müvekkilinin ailesinin paraları ile alınması nedeni ile tapusunun iptali ile müvekkili adına kayıt ve tesciline; bunun mümkün olmaması halinde mal rejimi çerçevesinde yarısının tapusunun iptali ile müvekkili adına kayıt ve tesciline: bunun da mümkün olmaması halinde yarısının rayiç bedelinin tazminat olarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili 30.05.2017 tarihli dilekçesinde ve 07.11.2019 tarihli (9) nolu celsede; taleplerinin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunu, üçüncü kişiye karşı ise, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 241 inci maddesi uyarınca dava açıldığını beyan etmiştir.

3. Davacı vekili Av. ... ... 05.09.2011 tarihli dilekçesinde; tarafların haricen anlaştıklarını belirterek davadan feragat etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı vekili Av. ... ...'nın 05.09.2011 tarihinde feragat dilekçesi sunduğu gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davadan feragat eden avukatın o tarihte davalı ...'ın vekili olduğu ispat edilmesine rağmen müvekkili adına feragat edip edemeyeceğinin incelenmediğini, feragat eden avukatın davalı vekili olarak 22.06.2011 tarihinde müvekkilini zina suçlamasıyla karakola götürttüğü, karakolda davalı vekili olarak ifade zaptını imzaladığı, bu şikayet üzerine zina yaptığı iddia edilen kişi hakkında ... 4. Sulh Ceza Mahkemesinde açılan 2011/1374 Esas, 2011/1388 Karar sayılı davada davalı müdafisi olarak yer aldığı iddiasının doğrulandığını, davalının da aksini ileri sürmediğini, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 38 inci maddesinin (b) bendindeki “Avukat; aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa, vekillik teklifini reddetmek zorundadır. Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.” amir hükmüne aykırı olarak aralarında menfaat çatışması bulunan karı kocayı temsil eden avukatın aldığı yetkinin yok hükmünde ve bu nedenle feragatinin geçersiz olduğu belirtildiği halde, bu konunun incelenmediğini, ayrıca yetki veren Av....'nın boşanma davası için aldığı vekaletnamenin de geçersiz olduğu belirtildiği halde bu konunun da incelenmediğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca vekil olmayan kişi ile davanın görülmesi yargılamanın iadesi sebebi olduğunu, bu nedenle boşanma davası için yargılamanın iadesi talep edildiğini, ancak 3 aylık süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle talebin usulden reddi nedeniyle bu konunun orada da incelenmediğini, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun kararıyla avukata ceza verildiğini, yasa uyarınca boşanma davası için verilen özel vekaletnamenin boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erdiği kabul edildiği halde bu iddia üzerinde de durulmadığını, boşanma davasının Av. ...’a vekaletname verilerek, 09.08.2011 tarihinde açıldığını, taşınmaz kaydına tedbir konulunca hemen ertesi gün davalı ... vekili Av. ... ...'nın aynı ofiste çalışan boşanma avukatından yetki alarak feragat dilekçesi gönderdiğini ve duruşma günü beklenmeksizin feragat nedeniyle tedbirin kaldırılmasını talep ettiğini, aynı gün yazıyı elden alan Av.... ...'nın tedbiri kaldırtıp, bankadan teminat mektubunu da aldığını, bu kadar kısa süredeki bu gelişmenin, hileli ve geçersiz feragat iddialarını doğruladığını, vekilin feragati geçerli kabul edilse bile davacının iradesinin hile yoluyla fesada uğratıldığı, serbest irade ürünü olmadığının gözetilmediğini, vekilin ancak müvekkilinin açık talimatı ile davadan feragat edebileceğini, davacının bu konuda talimatı olmadığının belirtildiğini, bunun üzerine yine davalı vekili Av. ...'nin 08.11.2014 tarihinde feragatin davacının talebi ile olduğuna dair el yazısı fotokopi belge sunduğunu, belge doğru kabul edilecekse davacının kendi avukatı varken feragat belgesinin neden davalı vekili elinde olduğunun sorulmadığını, belgedeki el yazısının müvekkiline ait olmaması nedeniyle itirazla, aslının sunulması talep edilmesine rağmen aslının sunulmadığını, aslı sunulmayan belgenin hukuken geçerliliği olmadığını, asılın bilgisi dışında vekilin feragatinin geçerli olup olmadığının incelenmediğini, müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödeme yapıldığı iddiası da bulunmadığını, buna rağmen haricen anlaştığı belirtilerek vekil tarafından davadan feragat edilmesinin "hayatın olağan akışına ve genel yaşam deneyimlerine aykırı olduğu, hakkaniyet ve adalet kavramları ile bağdaşmadığı" husususun düşünülmediğini, müvekkilinin psikolojik rahatsızlığı nedeniyle "yaşadığı ve içinde bulunduğu durumu tam olarak idrak etmekten uzak olduğu, içgörüsünün tam olmadığı, kolay yönlendirilebildiği"ne dair epikriz raporunun dosyaya sunulduğunu, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/4 Esas sayılı dava dosyasında alınan Sağlık Kurulu Raporunda "... atak dönemlerinde akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için kısmen bozulabileceği, bu dönemde verilen kararlarda ve hareketlerde iradi değerlendirmenin bozulabildiği.. yasal danışman atanmasının uygun olduğu..." bildirildiğini, mğvekkiline babasının süresiz yasal danışman olarak atandığını, bilirkişi raporuyla anlaşılacağı üzere en az şu an 45 milyonu bulan müvekkilinin kişisel malı olan alacak ödenmeden, gerçek iradesi ve bilgisi dışında, psikolojik rahatsızlığı kullanılarak haklarının vekiller eliyle gasp edilmeye çalışıldığı ispat edilmesine rağmen, deliller değerlendirilmeden, şekli olarak vekilin feragatinin geçerli sayılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... 2. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 2011/438 Esas, 2011/367 Karar sayılı kararına göre; davacının Gülçin, davalının Süleyman olduğu, 23.06.2011 tarihinde açılan davada anlaşmalı boşanmaya karar verilmesi talebinde bulunulduğu, tarafların katıldığı 23.06.2011 tarihli yargılama oturumunda davacının "...boşanma ve mali sonuçlar konusunda anlaştıklarını, ....davalıdan herhangi bir maddi/manevi tazminat, nafaka, eşya, katkı payı ve mal rejiminden kaynaklanan talebi bulunmadığını...." beyan ettiği, davalının da aynı celseye katıldığı ve beyanlarının alındığı, Mahkemece "Davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereği anlaşmalı boşanmalarına, Tarafların karşılıklı olarak maddi-manevi tazminat, nafaka, eşya, katkı payı ve mal rejiminden kaynaklı talepleri olmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiği, temyizden feragatle kararın 13.07.2011 tarihinde kesinleştiği; 4579 parsel sayılı taşınmazın, 65.080 m2 yüzölçümü ve tarla vasfıyla, satış+ayrı ayrı paydaşlardan alınmak suretiyle birleştirme nedeniyle 11.12.2007 tarihinde davalı ... adına tescil edildiği, 21.06.2011 tarihinde satış nedeniyle davalı ...' devredildiği; davanın davacı ... vekili tarafından 09.08.2011 tarihinde açıldığı, usule uygun tevkil yoluyla vekaletname sunan davacı vekili Av. ... ...'nın 05.09.2011 havale tarihli dilekçe ile "taraflar haricen anlaştığından davanın feragat nedeniyle reddine" karar verilmesini istediği, davacının 30.05.2017 tarihli dilekçesinde, davacının serbest iradesiyle boşanma talep etmediğini, davacının suçlu olmadığı bir şikayetle karakola götürüldüğünü, geceyi orada geçirdiğini, karakolda davalı eşin yanında olan Av. ... ... ile aynı ofiste görev yapan avukatlara boşanmak üzere vekaletname verdirilerek, onların yönlendirilmesiyle önce ... Aile Mahkemesine başvurulduğunu, uzak gün verilince, gerçeğe aykırı adres gösterilerek bu kez ... Mahkemesine başvuruyla boşanma davası açtırıldığını, boşanma istediğinin kurgulandığını, tüm bu işlemlerin hileye dayalı olduğunu bildirdiği; bunun üzerine boşanma davasına ilişkin açıldığı bildirilen yargılamanın iadesi davasının sonucunun Mahkemece beklendiği, ... Aile Mahkemesinin 2016/30 Esas, 2017/726 Karar sayılı kararıyla boşanma davasına ilişkin yargılamanın iadesi davasında hile iddiasının sürede ileri sürülmediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği, hükmün istinaf edildiği, redde ilişkin kararın ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi'nin 2018/2334 Esas 2019/485 Karar sayılı kararıyla esastan reddine karar verildiği ve 11.06.2019 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği; ön sorun olarak incelenmesi gerekli dosyaya feragat dilekçesi sunan vekile ilişkin iddiaların ise kanıtlanamadığı, feragat dilekçesi sunan davacı vekilinin tevkil yoluyla yetkili kılındığı vekaletnamede feragat yetkisine haiz olduğu, Mahkemece aynı gerekçeyle karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma davasına yönelik yargılamanın iadesi davası esasa girilmeden usulden ret kararı verildiğini, o davada 1136 sayılı Kanun'un 38 inci maddesine aykırı olarak menfaat zıtlığı gözetilmeden alınan vekaletname ile ve karakolda fesada uğratılmış irade sonucu anlaşmalı boşanmanın sağlandığı iddialarının incelenmediğini, usulden ret kararının maddi anlamda kesin hüküm kabul edilemeyeceğini, boşanma davasında esastan incelenmeyen iddiaların bu davada incelenmesi gerektiğini; feragat dilekçesini sunan vekile ilişkin iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesinin toplanan delillere aykırı olduğunu, müvekkilinin tehdit ve ikan edilerek davalı ...'ın vekiliyle aynı ofiste çalışan vekile vekaletname verilmesinin sağlandığı, ertesi gün ... Adliyesinde boşanma davası açıldığını, gün verilince beklenmeden protokol düzenlenmeden aynı gün ... Aile Mahkemesinde müvekkilinin serbest iradesini kullanmadan ve hiç bir hakkı verilmeden anlaşmalı boşanmanın sağlandığının karakolda davalı vekili olarak imzalanan ifade zaptı ve karakolda tutulan tutanaklar, boşanma için verilen vekaletname, her iki avukatın aynı adreste birlikte çalıştıklarına dair yetki belgesi sunularak ispat edildiğini, bu hususlarda aksine bir savunma ve delil de bulunmadığını; davalı ve vekili Av. ... ...'nın işbu davadan feragat ettikten sonra, müvekkili ile zina yaptığı iddiası ile şikayet ettikleri kişi hakkında açılan davada, duruşma gününden önce müracaat edilerek duruşma açtırdıklarını, şikayetten acele vazgeçtiklerini, bu nedenle düşme kararı verildiğini kararda davalı ...'ın müdafisinin Av. ... ...'nın yazılı olduğunu, yani feragat tarihinde ve sonrasında davalı vekilliğinin devam ettiğini; Mahkemenin bu delilleri taştışmadan yok saymasının yasaya aykırı olduğunu, davalı vekilinin, aldığı tevkil ile müvekkili adına bu davadan feragat edip edemeyeceği esastan incelenmediğini, 1136 sayılı Kanun'un 38 inci maddesinin (b) bendindeki “Avukat; aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa, vekillik teklifini reddetmek zorundadır. Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.” amir hükmünün kamu düzeni ile kabul edilerek resen dikkate alınması gerektiğini; aynı avukatın aralarında menfaat zıtlığı bulunan iki kişiyi aynı anda temsil etmesinin yasak olduğundan feragatin de yasaya aykırı kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca, müvekkilinin, davalı kocanan avukatı olarak zinadan şikayet eden ve karakola götürülmesini sağlayan, böylece anlaşmalı boşanmaya ikna eden Av. ... ... ile aynı ofiste çalışan avukat Av....'ya boşanma davası için verilen vekaletnamenin de yasanın amir hükmüne aykırı olması nedeniyle geçersiz olduğunu ve bu vekaletnameye dayanak alınarak verilen tevkilin de yasaya aykırı olduğunu; işbu davanın Av. ...’a vekaletname verilerek, 09.08.2011 tarihinde açıldığını, 23.08.2011 tarihinde taşınmaz kaydına tedbir konulduğunu, daha davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden taraflar arasındaki durumu bilen Av. ... ...'nın ertesi gün 24.08.2011 de boşanma davası için vekaletname verilen Av. ...'dan tevkil alarak 05.09.2011 tarihinde davadan feragat dilekçesi gönderdiğini, duruşma günü beklenmeksizin 09.09.2011 tarihinde tedbiri kaldırtıp aynı gün yazıyı elden götürmek suretiyle tapudan tedbirin kaldırtıldığını, müvekkili feragat edecekse davayı açan avukatı varken davalı vekilinin tevkil ile feragatinin hakkın gasbı olduğunun gözetilmediğini; vekilin feragat için müvekkilinden talimat alması gerektiğini müvekkilinin bu konuda talimatı olmadığı belirtilince, yine davalı vekili Av. ...'nin 3 yıl sonra 08.11.2014 tarihinde müvekkilinin feragat talimatı verdiğine dair el yazısının müvekkiline ait olmayan fotokopi belgesi sunduğunu, hayatın olağan akışı, genel yaşam deneyimleri nazara alınarak feragat belgesinin fotokopisinin neden davalı vekili tarafından sunulduğu sorgulanmadığını; ısrarla el yazısının müvekkiline ait olmadığından belgenin aslının sunulması istenmesine rağmen, aslı sunulamadığı halde bu belgenin dosyaya alındığını, burada ve avukatlar hakkında baroya yapılan şikayette geçerli belge görüntüsü yaratıldığını; bu kadar kısa süredeki yaşanan bu gelişmeleri hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddiasının değerlendirilmediğini; müvekkiline alacakları için ödeme yapılmadığını, ödenme yapılmadan feragat edilmeyeceğinin düşünülmediğini; müvekkilinin küçüklükten beri devam eden 4 ayrı psikolojik rahatsızlığı nedeniyle "Yaşadığı ve içinde bulunduğu durumu tam olarak idrak etmekten uzak olduğu, içgörüsünün tam olmadığı, kolay yönlendirilebildiği, atak dönemlerinde akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için kısmen bozulabileceği, bu dönemde verilen kararlarda ve hareketlerde iradi değerlendirmenin bozulabildiği ... yasal danışman atanmasının uygun olduğu..." nu bildiren epikriz raporu ve Sağlık Kurulu Raporu bulunduğunu, müvekkiline babasının süresiz danışman olarak atandığını, müvekkilinin hukuki işlemleri idrak edemediği, akıllıca karar veremediğinin dikkate alınmadığını, şu an 100 milyonu bulan alacağın müvekkiline ödenmeden, psikolojik rahatsızlığından istifade ile, iradesi fesada uğratılarak ve bilgisi dışında haklarının yasal boşluk ve yanılgılı değerlendirmeler ile gasp edilmeye çalışıldığının ispat edilmesine rağmen, somut deliller değerlendirilmeden şekli olarak vekaletin ve ayrıca vekilin feragatinin geçerli sayılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, irade sakatlığı, vekâlet, kesin hüküm, kesin delil noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, 303 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 31 ve devamı maddeleri. 1136 sayılı Kanun'un 38 inci maddesinin (b) bendi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, davadan feragat eden avukatın boşanma dava dosyasında vekâleti olan vekilden yetki belgesi alarak davadan feragat ettiğine, boşanma dava dosyasındaki vekâletin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin yetkiyi kapsamasa da, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarına ve boşanma dava dosyasındaki tarafların mal rejiminin tasfiyesine yönelik beyanlarına rağmen talepte bulunmalarının mümkün olmadığından sonuç itibariyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının doğru olduğuna göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.