"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2130 E., 2022/2459 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/917 E., 2021/503 K.
Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; mal rejiminin tasfiyesine yönelik kısmi dava olarak ... Aile Mahkemesinin 2016/596 Esas sayılı dava dosyasında dava açtıklarını, halen dava konusu mal varlığı ve alacak miktarının tespit edilemediğinden ve ıslah ile dava değerini artırmak mümkün olmadığından kısmi davada saklı tutulan kısma yönelik ek davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirterek; asıl miktar belirlendikten sonra artırılmak üzere şimdilik 110.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının sürekli benzer taleplerle dava açtığını, kesin hüküm ve derdestlik bulunduğunu, davanın açılmasının kötü niyet ve hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, zamanaşımının dolduğunu ve davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, yargılama sırasında boşanma ve boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin birbirlerinden katkı payı ve mal rejiminden kaynaklanan taleplerinin olmadığını belirttikleri ve tutanağa geçen beyanlarını imzaladıklarını, hükmün 5 numaralı bendinde de "...Tarafların karşılıklı olarak maddî manevî tazminat , nafaka, eşya ,katkı payı ve mal rejiminden kaynaklanan talepleri olmadığından bu konularda karar verilmesine yer olmadığına..." karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 13.07.2011 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafın beyanlarının, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin birinci bendi uyarınca kesin delil niteliğini haiz mahkeme için ikrar niteliğinde olduğu ve eldeki dava bakımından kendilerini bağladığı, taraflar arasında anlaşmalı olarak boşanmaya karar verilmesi durumunda boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettiklerinin kabulü gerektiği, bu kabule rağmen dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl dava sonucu beklenmeden, kendisini zina suçlamasıyla boşayan eş için kişisel malı olan alacaklarından feragat sonucunu doğuran mahkeme içi ikrarında irade bozukluğu yaşadığı iddiaları incelenmeden, kamu düzeni kurallarına tabi yetkisiz temsil vakıası üzerinde durulmadan, mal rejiminin tasfiyesi boşanma davasının fer'îlerinden olmadığı halde yanılgı ile böyle kabul edilerek, üstelik anlaşmalı boşanma davasında feragat edilmediği için hakkında hüküm kurulmayan değer artış payı alacağı ve katılma alacağı haklarının da diğer haklara dahil edilmesi ve bu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması kabul edilerek ret kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, inceleme konusu davada, davacı tarafın mal rejiminin tasfiyesi, katılma alacağı ve değer artış payı alacağı talebinde bulunduğu, tarafların kesinleşen ... 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2011/438 Esas, 2011/367 Karar sayılı dava dosyasında verilen kararla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verildiği, tarafların boşanma davasında duruşmaya iştirakle karşılıklı olarak mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan talepleri olmadığının belirtiltiği, boşanma davasının hile ve kurguyla açılmasının temin edildiği yönündeki iddiaların söz konusu davaya ilişkin yargılamanın iadesi davasında davanın reddine karar verildiği, kararın kesinleştiği, tarafların anlaşmalı boşanma davasındaki beyanlarının mahkeme içi ikrar kabul edilmesi gerektiği belirtilerek başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; aynı anda hem usulden hem de esastan ret kararı verilemeyeceği, Bölge Adliye Mahkemesinin hile iddiasının yargılamanın iadesi davasında incelendiği iddiası ile hem usulden hem de mahkeme için ikrar bulunduğu gerekçesi ile esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın hak düşürücü süreden ret kararının usulden ret kararı olduğu, maddî anlamda kesin hüküm kabul edilemeyeceği; mal rejiminin boşanmanın fer'îsi olmadığı, kaldı ki ... Aile Mahkemesinin 2016/30 Esas sayılı dosyasında yargılamanın iadesi talebinin hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verildiği, iddiaların esastan incelenmediğinden anlaşmalı boşanma davasındaki beyanlarının mahkeme içi ikrar kabul edilmesinin hatalı olduğu, taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma davasında anlaşmalı boşanmanın koşullarını belirleyen ayrı bir boşanma protokolü düzenlenmediği, o nedenle gerekçe ve hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm kurulmadığını, anlaşmalı boşanma davasında mahkeme içi ikrar kabul edilen feragatin kayıtsız ve şartsız, somutlaştırılmış bir hak ile ilgili, herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık olması gerektiği, müvekkilinin 4 ayrı psikolojik rahatsızlığı nedeniyle serbest iradesi ile sağlıklı karar veremeyeceğinin sağlık kurulu raporlarıyla sabit olduğu, 6100 sayılı Kanun'un 311 inci maddesi uyarınca irade bozukluğu hallerinde, feragatin iptali istenebileceğini, irade bozukluğu iddiasının tüm davalarda ön mesele olarak incelenmesi gerektiği, müvekkilinin serbest iradesi ile karar veremediği raporlar ile kanıtlanan müvekkilinin anlaşmalı boşanma davasında usulüne uygun atanmış vekil ile de temsil edilmediği, boşanma davasından iki gün önce davalı ... ve vekilinin müvekkilini ve yanındaki arkadaşını zina ve darp suçlaması iken karakola götürdüğü, davalının vekilinin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 38 inci maddesi uyarınca avukatın arada menfaat çatışması olan kişinin vekâletini almayacağı emredici hükmüne aykırı olarak boşanma davası için müvekkilinin vekili olarak vekâletname verdilen Av. Mustafa Çetinkaya ile davalı ... vekili Av. Fatih Nida Sakarca'nın aynı ofiste birlikte çalıştıklarını, aynı ofiste çalışan avukatların aynı avukat kabul edileceğine, bunlar huzuruyla bakılan davanın usulsüz temsil nedeniyle kamu yararı gerekçesiyle bozulması gerektiği, anlaşmalı boşanma davasındaki feragat ve mahkeme için ikrar geçerli kabul edilse dahi, feragatin sadece katkı alacağına ilişkin olduğunu, katılma alacağı ve değer artış payı alacağından açıkça feragat bulunmadığını ve hakkında hüküm kurulmadığı, bu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması kabul edilerek ret kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, eksik inceleme ve yanılgılı yorumlamaya dayalı ret kararı verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, irade sakatlığı, vekâlet, kesin hüküm, kesin delil noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi, 3 üncü maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 188 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, 303 üncü maddesi, 307 nci ve devamı maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 31 ve devamı maddeleri, 1136 sayılı Kanun'un 38 inci maddesinin (b) bendi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.