"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Davalı-davacı kadın vekilinin birleşen dava yönünden temyiz dilekçesinin incelemesinde;
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 ve 432 nci maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre birleşen davada hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 580,02 TL olup Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olarak belirlenen 4.270,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-davacı kadın vekilinin birleşen dava yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı-davalı erkek vekilinin asıl, karşı ve birleşen dava ile davalı-davacı kadın vekilinin asıl ve karşı dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı-davalı erkek vekili asıl dava dilekçesinde; tasfiye konusu 10 nolu bağımsız bölümün müvekkilinin ...'da bulunan evinin kira geliri ve satışından elde edilen para, Vakıfbank'tan çekilen kredi, ... Bankası'nda mevcut iskonto ve banka geliri kullanılarak satın alındığını, davalı-davacının ev kadını olduğunu, geliri olmadığını, taşınmaz satın alındıktan sonra kombi takılmasının, doğalgaz sözleşmesi yapılmasının ve ev eşyalarının alınmasının da müvekkili tarafından karşılandığını belirterek 10 nolu bağımsız bölümün dava tarihindeki rayiç bedelinin şimdilik 15.000,00 TL'lik kısmının temerrüt tarihi olan 23.12.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı-davalı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; tasfiye konusu 10 nolu bağımsız bölüm için açtıkları davada 15.000,00 TL talep ettiklerini, taşınmazın tümüne müvekkilinin katkısı olduğunu, müvekkilinin toplam katkı payının 250.000,00 TL olduğunu, 235.000,00 TL'lik kısım için ek dava açtıklarını belirterek 250.000,00 TL alacağın 23.12.2008 tarihinde itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 10 nolu bağımsız bölümün inşaatı tamamlanmak üzere iken satın aldığını, satış parasını müvekkiline miras kalan taşınmazların satışından elde edilen para, müvekkilinin abisinden aldığı borç para ile karşıladığını, borcun da müvekkiline miras kalan taşınmazlar satılarak ödediğini, davacı-davalının sattığı ev ile ... aldığını, davacı-davalının evin alınmasına katkısı olmadığını, davacı-davalının masrafları tek başına yapmadığını, eşin evine yaptığı katkıların bağış niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili karşı dilekçesinde; müvekkilinin 1979 yılında fabrikada işe girdiğini, üç yıl çalıştığını, davacı-davalının ...'ye atanması nedeniyle işten ayrıldığını, müvekkilinin ailesinin maddî durumunun iyi olduğunu ve evlilikleri boyunca yardımcı olduklarını, tasfiye konusu 16 nolu bağımsız bölümün ailesinin verdiği 12.000,00 DEM para ve altınları ile alındığını, davacı-davalının daha sonra bu taşınmazı borçları için sattığını belirterek taşınmazın alımına olan katkısının dava tarihindeki değerini belirlenmesi ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL'lik kısmının faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
3. Davalı-davacı kadın vekili birleşen dosyada cevap dilekçesinde; müvekkilinin 10 nolu bağımsız bölümün inşaatı tamamlanmak üzere iken satın aldığını, satış parasını müvekkiline miras kalan taşınmazların satışından elde edilen para, müvekkilinin abisinden aldığı borç para ile karşıladığını, borcun da müvekkiline miras kalan taşınmazlar satılarak ödediğini, davacı-davalının evin alınmasına katkısı olmadığını, davacı-davalının masrafları tek başına yapmadığını, eşin evine yaptığı katkıların bağış niteliğinde olduğunu, davacı-davalının alacağından müvekkilinin alacağının takas-mahsup edilmesini gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.11.2009 tarihli ve 2008/1570 Esas, 2009/1410 Karar sayılı kararı ile, davanın bir yıllık zamanaşımı dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.06.2010 tarihli ve 2010/1193 Esas, 2010/3241 Karar sayılı ilamı ile, Mahkemenin gerekçesinde zamanaşımı dolduğunun belirtildiği, hükümde ise hak düşürücü süre dolduğundan reddine karar verildiği, bu iki hukuki durumun birbirinden farklı olduğu, davanın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu, zamanaşımının dolmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 06.04.2016 tarihli ve 2010/1244 Esas, 2016/577 Karar sayılı kararda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüyle 22.945,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-davacı kadından tahsiline, karşı davanın kabulüyle 22.987,50 TL katkı payı alacağı olduğunun tespiti ile taleple bağlı kalınarak 20.000,00 TL katkı payı alacağının karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalı erkekten tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı-davalı erkek vekili ve davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.05.2019 tarihli ve 2016/21203 Esas, 2019/4799 Karar sayılı ilamı ile, tasfiye konusu 16 nolu bağımsız bölümün satışından elde edilen paranın bir kısmının tasfiye konusu 10 nolu bağımsız bölümün edinilmesinde kullanıldığı, satış parasının kalanının mevcut olduğunun ispatlanamadığı, ziynetlerin tahsiline yönelik bir talep de olmadığı, bu nedenlerle karşı davanın reddi gerekirken mükerrer tahsile de sebebiyet verecek şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu; tasfiye konusu 10 nolu bağımsız bölümün 4.750,00 TL'ye satın alındığı, edinme bedelinin 3.929,13 TL'sinin kadının kişisel malı ile karşılandığı, bakiye 820,87 TL'nin 16 nolu bağımsız bölümün satışından elde edilen para ile karşılandığı, 16 nolu bağımsız bölümün edinilmesine kadının ziynetleriyle % 30,65 oranında katkıda bulunduğu, kadının ziynetler nedeniyle kişisel malı olarak denkleştirmede dikkate alınması gerekirken 16 nolu bağımsız bölümden karşılanan paranın tamamının erkeğin kişisel malı sayılmasının hatalı olduğu; asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken anılan davalar yönünden birlikte karar verilmesinin de hatalı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına, tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, bozma sebebine göre yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş; işbu bozma ilamına karşı, davacı-davalı erkek vekili ve davalı-davacı kadın vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.11.2019 tarihli ve 2019/5499 Esas, 2019/10491 Karar sayılı ilamı ile, tasfiye konusu 10 nolu bağımsız bölümün edinme değerinin ihtilaflı olduğu, Mahkemece edinme değerinin alanında uzman bilirkişiler aracılığıyla tespit edilerek, bu değerin hesaplamada dikkate alınması gerektiği, bozma ilamında edinme değerinin 4.750,00 TL olarak belirlenmesinin hatalı olduğu belirtilerek 10 nolu bağımsız bölümü edinme değeri yönünden de davacı-davalı lehine bozulmasına; davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin diğer karar düzeltme istemlerinin reddine karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tasfiyeye konu 10 nolu bağımsız bölümün gayrimenkul değerlendirme uzmanı tarafından edinme değerinin 4.750,00 TL olarak belirlendiği, edinme bedelinin 3.929,13 TL'sinin kadının kişisel malı ile karşılandığı, bakiye 820,87 TL'nin 16 nolu bağımsız bölümün satışından elde edilen para ile karşılandığı, kadının 16 nolu bağımsız bölüme % 30,65 oranında ziynetleriyle katkısı olduğu, kadın lehine 820.87 TL satış parasının %30,65 oranında denkleştirme yapılması gerektiği, erkeğin tasfiye konusu 10 nolu bağımsız bölüm nedeniyle 15.580,02 TL katkı payı alacağı olduğu [(820,87 x (100-30,65) / 4.750,00 TL) x 130.000,00 TL= 15.580,02 TL] gerekçesiyle asıl davanın kabulüyle 15.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulüyle 580,02 TL katkı payı alacağının birleşen dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline, karşı dava yönünden ziynet eşyaları mal rejimin tasfiyesi içinde 16 nolu bağımsız bölümün edinilmesinde katkı olarak değerlendirilmiş olduğundan ziynet eşyaları yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili ve davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili, tasfiye konusu 10 nolu bağımsız bölümün edinme değerinin hatalı belirlendiğini, erkeğin katkı payı alacağının az hesaplandığını, taşınmaza yapılan iyileştirmelerin dikkate alınmadığını, bozmaya uyulmasına rağmen karşı dava yönünden ret kararı verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu, yargılama giderlerinin hatalı belirlendiğini, birleşen dava tarihinin yanlış yazıldığını ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili, karşı dava açılmasaydı 16 nolu bağımsız bölüme ziynetlerle yapılan katkının dikkate alınmayacağını, dolayısıyla bu talebin kabul edildiğini, ancak tahsil kararı yerine kişisel mal denkleştirmesinde dikkate alındığını, karşı dava yönünden kararın karşı davanın kabul niteliğinde olduğunu, bu nedenle lehlerine yargılama ve vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, birleşen davada kabul edilen alacak miktarı 580,02 TL olduğunu, AAÜT göre bu miktardan fazla vekalet ücreti hükmedilemeyeceğini, davacının katkısının ispatlayamadığını ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, edinme değeri, ispat, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti, usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 323 üncü ve devam maddeleri, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davacı-davalı erkek vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik ve davalı-davalı kadın vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, uyma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye usuli müktesep hak veya usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli müktesep hak, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı ..., bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır.
Ne var ki; Mahkemece, bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, bozma ilamında karşı dava yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulduğu halde, Mahkemece, karşı dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalı olmuştur, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı kadın vekilinin birleşen davanın kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Davacı-davalı erkek vekilinin asıl, karşı ve birleşen davaya, davalı-davacı kadın vekilinin karşı ve asıl davaya yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
a)Yukarıda (2) nolu paragraflarda belirtildiği üzere, davacı-davalı erkek vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün karşı dava yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre, davalı-davacı kadın vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
b)Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın asıl ve birleşen dava yönünden ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı-davacı kadına yükletilmesine,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacı-davalı erkeğe iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.