Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1643 E. 2023/4800 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosyadaki tüm belgeler değerlendirilerek, yerel mahkemenin boşanmaya, velayete, nafaka ve tazminata ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek, istinaf mahkemesinin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1076 E., 2022/1755 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/331 E., 2021/458 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddine, davalı-karşı davacı kadını boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, sürekli tartışma çıkardığını ve hakaretlerde bulunduğunu, müvekkili ile cinsel ilişkiye girmek dahi istemediğini, sosyal hayatında yalnız bıraktığını, ısırdığını,ailesiniistemediği, en son 25.09.2018 tarihinde ortak haneyi terk edip gittiğini belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını, erkeğin eşi ve çocuğuyla ilgilenmediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ailesine üstünlük verdiğini, müvekkiline psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, hakaretlerde bulunduğunu, son olayda davacı-karşı davalının Antalya'ya ailesinin yanına gittiğini, müvekkilini de yalnız kalmasın diye ailesinin yanına gönderdiğini, Antalya'dan döndüğünde ise eve kabul etmediğini, boşanacağını söylediğini, bu nedenle müvekkilinin ortak haneye dönemediğini belirterek asıl davanın reddine, kendi açtıkları davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk için aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili için 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalının davasını ispatlayamamış olduğu, tanıkların kadının bir çok kez vücudunun değişik yerlerinde morluklar ve darp izleri gördüklerini, erkeğin, kadını sürekli terslediği, "her şeyi sen çok biliyorsun" dediği, fikirlerini beğenmediği, kadının istediği ve onun sözüyle yapmadığı kimi şeyleri erkeğin annesinin sözüyle yaptığı, annesinin onu ikna edebildiği, erkeğin annesinin "ben boşattım" gibi sözler söylediği, erkeğin babasının "kızınız yediği dayaklardan memnun mu, sessiz bir şekilde boşansın" şeklinde konuştuğu, son olarak erkeğin, kadını ortak çocukla beraber ailesinin evine bıraktığı, arkasından erkeğin bir kaç günlüğüne Antalya'ya gittiği, Ankara'ya döndükten sonra kadını ve çocuğu "makale yazacağım" diyerek gelmelerini istemediği, kadın evine dönmek istediğini erkeğe söylediğinde de erkeğin kadın ve çocuğu istemediğini söylediği ve eve almadığı anlaşıldığı, tüm bu yaşananlara göre kadının dava açmakta haklı olduğu, davasını ispatladığı, erkeğin ise ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, ortak çocuk ...'ın velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında her ayın 1inci ve 3üncü Cumartesi günü saat 10.00 dan Pazar günü saat 17.00'ye kadar, dini bayramların 2nci günü saat 10.00'dan 3üncü günü saat 17.00'ye kadar ve 01 Temmuz günü saat 10.00 dan 31 Temmuz günü saat 17.00'ye kadar, sömestri tatilinin ilk haftası (ilk günü saat 10.00'dan son günü saat 17.00'ye kadar) baba yanında kalması suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk lehine aylık 1.750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davalı-karşı davacı kadın lehine 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusuru bulunmadığı, kadının kusurlu davranışları sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçeleri ile her iki dava yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu davranışlarına ve ekonomik koşullara göre nafakaların ve tazminatların miktarlarının yetersiz olduğu, çocuğun özel durumu sebebiyle kişisel ilişki süresinin hatalı olduğu gerekçeleri ile kişisel ilişki, nafakaların ve tazminatların miktarları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalı erkeğin tanık beyanları soyut olduğu gibi ifadelerin sebep ve saikinin belli olmadığı, yine davacı-karşı davalı erkeğin tanık beyanlarında yer alan bazı vakıalardan sonra evlilik birliği devam ettiğinden, davacı-karşı davalı erkeğin bu vakıalar yönünden davalı-karşı davacı kadını affettiği, en azından yaşanılanları hoşgörü ile karşıladığı, affedilen ya da hoşgörü ile karşılanan olayların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, davalı-karşı davacı kadının kusurlu bir davranışının ispatlanmadığı, İlk Derece Mahkemesince de kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, ortak çocuğun 11.08.2016 doğumlu olduğu, uzman raporunda ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin uygun olacağı belirtildiği gibi davacı-karşı davalı babanın da velâyetin anneye verilmesini istediği, ortak çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla ortak çocuğun üstün yararı uyarınca velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, ortak çocuğun 2016 doğumlu olduğu, ortak çocuğun özel durumu, tedavisi, uzman raporunda kişisel ilişkiye yönelik yapılan açıklamalar da dikkate alındığında bu aşamada sık ve yatılı kişisel ilişkinin ortak çocuğun özel eğitimini ve bakımını sekteye uğratacağı anlaşıldığından davalı - karşı davacının kişisel ilişkiye yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek ortak çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekmekte olup İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi isabetli olmakla birlikte ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasının miktarının tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, eğitim ve tedavi masrafları nazara alındığında az olduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, eğitim ve tedavi masrafları, ihtiyaçları nazara alındığında ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarının az olduğu ve yine tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, evlilik süresi de dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle; davalı-karşı davacı kadının kişisel ilişkiye, ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarlarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, ilgili bentlerin kaldırılmasına, ortak çocuk ile davacı-karşı davalı baba arasında; her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 10.00'dan saat 18.00'e kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00'dan saat 18.00'e kadar kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına 2.500,00 TL tedbir, iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, davalı-karşı davacının sair, davacı-karşı davalının tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; Mahkemece evliliğin devam ettiğinden bahisle erkeğin kadının kusurlarını affettiği kabul edilmiş ise de bu sürede kadınında erkeği affettiğinin kabul edilmemesinin hatalı olduğu, müvekkilin ileride olması beklenen bir ihtimal üzerinden maaş hesabı yaparak kadının nafaka talep etmesinin hakkaniyete aykırı olduğu, hükmedilen tazminatların ise bir tarafı maddî anlamda güçlendirirken diğer tarafı zorlayıcı miktarda olduğu, Mahkeme tarafından kurulan kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine aykırı şekilde değiştirilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; her iki dava ve fer'îleri yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; ortak çocuğun giderleri dikkate alındığında hükmedilen nafaka miktarlarının düşük olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında müvekkil yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü ile erkeğin boşanma davasının reddi kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının uygun olup olmadığı, kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 323 üncü maddesi, 324 üncü maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.