"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/232 E., 2022/1281 K.
KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/748 E., 2019/762 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, karşı davanın reddine, kadının ziynet alacağı davası hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli evi ve çocukları terk ederek evden ayrıldığını, her ayrılışından sonra tekrar eve dönmesinin en az 2-3 ayı bulduğunu, çocuklara karşı ilgisiz olduğunu, eğitimleri ile ilgilenmediğini, kök ailesi ve arkadaşlarına fazla zaman ayırdığını, çocukların bakımının babaannesi tarafından yapıldığını, kadının son olarak 2 ay öncesinde evi terk ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı davasında özetle; erkeğin evliliğin ilk zamanlarından itibaren işten arta kalan zamanlarını üst katta oturan ailesi ile geçirdiğini, kadınla ilgilenmediğini, sevgi ve şefkat göstermediğini, hatırını sormadığını, erkeğin annesinin kadını hizmetçi olarak gördüğünü, erkeğin ve annesinin kadına psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin bu duruma engel olmadığını, evden kovduğunu, eve kapatarak sosyal hayattan mahrum bıraktığını, erkeğin annesinin ortak çocukları alıkoyduğunu, anneleri ile vakit geçirmesine izin vermediğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, kadına ekonomik şiddet uyguladığını ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, düğünün emen sonrasında kadının elinde alınan ve erkek tarafından iade edilmeyen ziynet eşyalarının kadına aynen iadesine, mümkün değilse bedeline hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının uzun süreli olarak evi terk edip annesinin ikamet etiği eve gittiği, giderken çocuklarını ortak konutta bıraktığı, çocuklarını arayıp sormadığı, kadının evlilik birliği içerisinde 5-6 kez bu şekilde evi terkedip geri döndüğü, bir arada yaşadıkları dönemde de ev hanımı olmasına rağmen çocuklarının yemeklerini hazırlamadığı, çocukların yemek yemek için aynı apartmandaki erkeğin annesine gitmek zorunda kaldıkları, çocuklar hastalandığında erkeğin annesinin ilaçlarını takip ettiği, çocukları okula giderken erkeğin annesinin hazırladığı, erkeğe ait kusurlu bir davranışın ise tanık beyanlarından ispatlanamadığı, tarafların evlilik birliği içerisinde yaşadıklarına dair görgüye dayalı beyanlarının bulunmadığı, kadının darp edildiğine ilişkin olarak görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı, kadın tanığı ...'in beyanında karakola gidip rapor alındığı ifade edilmişse de kadın tarafından bir soruşturma dosyasına delil olarak dayanılmadığı, raporun delil olarak dosyaya sunulmadığı, tanığın da kadında yara olup olmadığını hatırlamadığını ifade ettiği, tanıkların, kadının anlattıkları kadarıyla geçimsizlik hakkında bilgilerinin bulunduğunun anlaşıldığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların babalarının yanında ikamet ediyor olmaları, kadının velâyete yönelik bir talebinin bulunmaması, kadının velâyet görevini gereği gibi yerine getirmediğine ilişkin tanık beyanları karşısında ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, anne ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, kadın yararına dava tarihinden itibaren 450,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kadının yasal şartları oluşmayan maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağına ilişkin davasının geri alınması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, kadının karşı boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin kabul edilen boşanma davası ile kendi boşanma davasının reddi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 01.03.2017 tarih, 2016/716 Esas, 2017/156 Karar sayılı kararı ile erkek tarafından açılan boşanma davasının açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın 26.09.2017 tarihinde kesinleştiği, davanın açılmamış sayılması kararı istinafı kabil olmakla birlikte, derdestlik yönünden kararın istinaf edilmeyerek veya istinaf aşamasından geçerek kesinleşmesinin aranmasına gerek olmadığı, davanın taraflarca takip edilmemesi sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 ay içinde dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına ilişkin oluşan tüm yasal hüküm ve sonuçların başkaca bir işleme bağlı olmadan doğrudan doğruya yürürlük kazanacağı, derdestliğin, dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 aylık süre ile sınırlı kabul edilmesi gerektiği, bu sebeple kadının derdestliğe ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, öte yandan kadının karakol ve savcılık kayıtlarına delil olarak dayandığı ancak soruşturma evrakları konusunda gerekli bilgileri vermediği, karşı dava dilekçesi ve tanık anlatımlarından kadın ile kayınvalidesi arasında gerçekleştiği ileri sürülen olay sonrasında kadının eve geri döndüğü bu durumu affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığı, dayanılan diğer vakıaların ise kadın tarafından ispat edilmediği gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 01.03.2017 tarih, 2016/716 Esas sayılı boşanma dava dosyasının henüz usulüne uygun kesinleştirilmesi yapılmadan erkeğin eldeki davayı açtığını, kadına önceki dava dosyasında verilen kararın tebliğ edilmediğini, aşamalarda derdestlik itirazının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kadının erkek ve ailesi tarafından darp edildiğini ve evden kovulduğunu ileri sürerek asıl davanın kabulü ve karşı davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine ilişkin kararın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden Gül'e yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.