"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2368 E., 2022/2157 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mudanya 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/92 E., 2022/224 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı hakkında daha önce boşanma davası açtığını, davanın reddedilerek kararın 09.07.2015 tarihinde kesinleştiğini, kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçtiğini, tarafların bir araya gelmediklerini, davalının müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilini aşağıladığını, çalışmasını engellediğini, ortak çocuğu habersiz ... ettirdiğini belirterek tarafların üç yıl bir araya gelmemeleri nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, reddedilen boşanma davasından sonra üç yıl geçmesine rağmen bir araya gelmedikleri iddiasının doğru olmadığını, davacının davalıyı ailesinin baskısına dayanamayarak terk ettiğini, davacının ayrılıkta ağır kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 01.07.2021 tarih ve 2019/51 Esas, 2021/87 Karar sayılı kararı ile; reddedilen boşanma davasından sonra tarafların üç yıldan fazla süre ile bir araya gelmediği, tanık beyanlarına göre davalının kusurlu olduğu, tarafların birbirlerine sevgi, saygı ve güveni kaybetmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilmesine, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 5.000,00 TL maddî ve 1.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden; davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 18.03.2022 tarih ve 2021/2188 Esas, 2022/622 Karar sayılı kararı ile davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca açıldığı, İlk Derece Mahkemesince ilgili madde şartlarının oluşup oluşmadığı gerekçede tartışılmadan, aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca karar verilmesinin doğru olmadığı, gerekçede önceden açılıp reddedilen davadan sonra tarafların üç yıl bir araya gelmediği belirtilmesine rağmen, manevî tazminatın gerekçesi açıklanırken, davalının davacıya hakaret ettiği ve kötü muamelede bulunduğu, belirtilerek gerekçenin kendi içeresinde çelişki oluşturacak şekilde karar verilmesinin yanlış olduğu, gerekçede davalının hangi sözlerinin hakaret kabul edildiği, hangi davaranışlarının kötü muamele kabul edildiği açıklanmadığı gibi sabit görülen kusurlu davranışların önceden reddedilip kesinleşen dosyadan önce mi sonra mı gerçekleştiğinin de açıklanmadığı, bu yönüyle de kararın yargısal denetime elverişli olmadığı, gerekçede kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının gerekçesi bulunmadığı gibi 166 ncı maddenin son fıkrasına göre kusur durumunun da değerlendirilmediği gerekçesiyle tarafların istinaf talebinin kabulüne, diğer istinaf nedenleri bu aşamada incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, kanuna uygun şekilde yargısal denetime elverişli, gerekçeli ve gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturmayacak ve kaldırılan tüm hususlar yönünden usuli kazanılmış haklar gözetilerek denetlenebilir şekilde karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasına göre açılan boşanma davası olduğu, taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasının reddedilerek 09.07.2015 tarihinde kesinleştiği, iş bu davanın 11.02.2019 tarihinde açıldığı, aradan geçen dönemde tarafların birkaç görüşme yapmak dışında bir araya hiç gelmediğinin tanık beyanlarından anlaşıldığı, ilk boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesinden sonra davalının barışma girişimlerinde bulunduğu ancak davacı tarafından talebi kabul görmeyince davalının davacı kadına hakaret içerikli mesajlar gönderdiği, iş bu davanın açılmasında öncelikle davalı erkeğin kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun tarafların ayrı yaşadığı dönemde anne yanında kaldığı ve sosyal inceleme raporu dikkate alındığında velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilmesine, ortak çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine 5.000,00 TL maddî ve 3.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hükmedilen tazminatlar ile nafakaların ve ortak çocuk için hükmedilen nafaka miktarının düşük olduğunu ileri sürerek nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasının tartışılması gerektiği belirtilmesine rağmen İlk Derece Mahkemesince ilgili fıkranın neden uygulanmadığının tartışılmadığını, istinaf kararına aykırı şekilde aynı maddenin birinci fıkrasından hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, kararın kendi içinde çelişkili olduğunu, müvekkilinin kusuru olmadığını, davacı kadının tek ve ağır kusurlu olduğunun reddedilen dosyada kesinleştiğini, davacı tek kusurlu olduğundan aynı iddialara dayanarak boşanma kararı verilemeyeceğini, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile nafaka verilmesinin yanlış olduğunu, davanın reddedilmesi gerektiğini ileri sürerek hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasına göre açılan boşanma davası olduğu, taraflar arasında daha önce açılan boşanma davasının reddedildiği, kararın 09.07.2015 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden sonra üç yılı ... süre tarafların bir araya gelmedikleri, 166 ncı maddenin son fıkrasının yasal koşullarının oluştuğu, Dairenin 18.03.2022 tarih, 2021/2188 Esas ve 2022/622 Karar sayılı kararı ile davanın 166 ncı maddenin son fıkrası uyarınca açılan boşanma davası olduğu belirtilmesine rağmen, İlk Derece Mahkemesinin 13.05.2022 tarih, 2022/92 Esas ve 2022/224 Karar sayılı kararı ile tarafların 166 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesinin doğru olmadığı, tarafların aynı maddenin son fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, idrak çağındaki çocuğun velâyetinin annesine verilmesini istediği, ortak çocuk hakkında alınan sosyal inceleme raporunda velâyetin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olacağı belirtildiğinden velâyete yönelik verilen kararın yerinde olduğu, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin ve miktarlarının yerinde olduğu, kadının dava tarihinde çalışmadığı, boşanma ile yoksulluğa düşeceği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası miktarı yerinde ise de, yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi doğru ise de tarafların gerçekleşen kusur dereceleri ile ekonomik ve sosyal durumları gözönüne alınarak tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle, kadın vekilinin yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarlarına yönelik istinaf talebinin kabulüne İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, tarafların gerçekleşen kusur dereceleri ile ekonomik ve sosyal durumları gözönüne alınarak kadın lehine aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların sair istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hükmedilen tazminatlar ile nafakaların ve ortak çocuk için hükmedilen nafaka miktarlarının düşük olduğunu, nafakalara Tüfe oranında artış uygulanmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek nafakaların ve tazminatların miktarı ile nafakalara artış uygulanmaması yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusuru bulunmadığını, davacı kadının ağır ve asli kusurlu olduğunu, tazminat miktarlarının çok yüksek olduğunu, davacının çalışabilecek durumda olmasına rağmen lehine tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığını ileri sürerek hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen fiili ayrılığa dayalı boşanma davasında kusur belirlemesinin ve davalı kadın lehine nafakalara ve tazminatlara hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı, nafakaların ve tazminatların miktarının ve, nafakalara usulüne uygun olarak sürede talep edilmediğinden TÜFE oranında artış uygulanmamasının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle reddedilen boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebep olan davacı kadının az, reddedilen davadan sonra kadına hakaret içerikli mesaj gönderen erkeğin ağır kusurlu olduğunun ve davacı kadın dilekçeler aşamasında nafakalara artış talep etmediğinden nafakalara artış uygulanmasına karar verilmemesinin doğru olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
.