Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1778 E. 2023/1919 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadına hükmedilen toptan yoksulluk nafakasının miktarının uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin bozma kararına uyarak hükmettiği toptan yoksulluk nafakası miktarının belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1821 E., 2022/2397 K.

VASİ : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 12.04.2017

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davacı kadın lehine yoksulluk nafakası ödenmesine ve kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; tarafların akıl hastalığı sebebi ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, hayatı çekilmez kılan ve haksız olan tarafın erkek olduğunu, boşanmak istediğini, aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin olduğunu, düğün aşamasında takılan ziynet eşyalarının kendisine ait olan kısmının kendisine verilmesine, çeyiz eşyalarının kendisine verilmesini etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2018 tarihli ve 2017/218 Esas, 2018/395 Karar sayılı kararıyla; kadının hastalığının evlilik öncesinde olduğu, evlilik birliği kurulmadan önce erkeğe söylenmediği ve hastalığının mevcut durumda evlilik birliğini devam ettirmeye engel olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 165 inci maddesi gereğince boşanmalarına, kadının boşanma davası yönünden evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasını ispatlayamadığından boşanma, yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat taleplerinin reddine, karşı davada ziynet eşyası yönündeki talebin kısmen kabulüne, kadının çeyiz eşyası ve şahsi talebine ilişkin olarak usulüne uygun yatırılmış bir harç olmaması nedeni ile açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, karşı davada boşanma, nafaka ve tazminat ile çeyiz eşyası talebinin reddi, ziynet eşyalarının kısmen kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 30.03.2021 tarih ve 2018/2897 Esas, 2021/662 Karar sayılı kararı ile, akıl hastalığı sebebiyle boşanma nispi bir boşanma hali olduğu, bu kapsamda akıl hastalığının boşanma nedeni olabilmesi için bu durumun diğer eş için müşterek hayatı çekilmez hale getirmiş olması, hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığının sağlık kurulu raporuyla tespiti zorunlu olduğu, ... Ruh ve sinir Hastalıkları Hastanesinden alınan resmi sağlık kurulu raporu, davalının evlilik birliğinin devamına engel bir durumunun olup olmadığı ile ilgili olduğu, davalının akıl hastalığının diğer eş için çekilmez hale gelip gelmediği, iyileşmesine olanak bulunup bulunmadığı hususlarında bir açıklama bulunmadığı, bu durumun resmi sağlık kurulu raporu ile kanıtlanması ve tespit edilmesi gerektiği, o halde alınan raporun yetersiz olduğu ve hüküm vermeye elverişli olmadığı, buna göre davalı kadının tam teşekküllü devlet hastanesi veya üniversite hastanesinden 4721 sayılı Kanun'un 165 inci maddesi gereğince mevcut hastalığın diğer eş yönünden çekilmezlik unsuru taşıyıp taşımadığının ve iyileşmesine olanak bulunup bulunmadığının tespiti için sevkinin sağlanarak sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına karar vermek gerektiği, davalı vekili tarafından süresinde verilen cevap dilekçesiyle açılmış bir karşı dava olmadığı, davalı vekili dilekçesinde erkeğin kusurlu olduğunu belirterek, boşanmayı kabul ettiklerini bildirmiş, boşanma halinde nafaka, tazminat ile birlikte ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesini de talep ettiği herhangi bir harçta yatırmadığı, davalı vekilinin sonradan kendiliğinden ziynet eşyası üzerinden 1/4 oranında nispi peşin harç yatırmış olması yukarıda sözü edilen hükümler karşısında cevap dilekçesini karşı dava haline getirmeyeceği, bu bakımdan usulüne uygun açılmış bir karşı dava olmadığı gözetilmeden "karşı davada boşanma, nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, ziynet eşyalarının kısmen kabulüne, çeyiz eşyaları yönünden açılmamış sayılmasına" şeklinde hüküm kurulmasının ve davalı kadın lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin yerinde olmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince olmayan karşı dava hakkında karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesi ile davalının istinaf talebinin kabulüne karar verilerek kararın kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 23.11.2021 tarihli ve 2021/299 Esas, 2021/842 Karar kararı ile, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 20.10.2021 tarihli raporla; hastanın akıl hastalığının iyileşemeyeceği, mevcut durumu ile hastalığının diğer eş için hayatı çekilmez hale getirebileceği, evliliğin devamını diğer eşten çekilmesi beklenemeyecek derecede zorlaştıracağı tıbbi kanaati heyet olarak hazırlanan raporla bildirildiği, taraflara yüklenen kusurlara dair tarafların istinaf sebepleri incelenmeyerek bu yönler kaldırma sebebi yapılmadığından ve kaldırma sebebine göre yapılan yargılama ile elde edilen deliller tarafların ileri sürdüğü vakıaların ispatı bakımından yeni bir kusur yüklenmesi sonucu doğurmadığından, tarafların dilekçelerinde dayandıkları ve mahkemece ilk kararla taraflara kusur olarak yüklenmeyen vakıalardan herhangi biri, kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamada toplanan delillerle sabit olmadığından, kaldırma sonrası taraflara yeni bir kusur yüklenmediği, İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karar ile davacı erkeğin herhangi bir kusuru bulunmadığı kabul edildiğinden ve kaldırma sonrası taraflara yeni bir kusur yüklenmediğinden, davalının yoksulluk nafakasına ilişkin taleplerinin yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne tarafların 4721 sayılı Kanun'un 165 ıncı maddesi gereğince boşanmalarına, davalı yararına takdir edilen 400,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, davalının yoksulluk nafakası talebinin reddine, usule uygun açılmış bir karşı boşanma davası olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, usule uygun açılmış bir ziynet alacağı ve eşya iadesi davası bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vasisi vekili, hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 14.03.2022 tarihli ve 2022/171 Esas, 2022/567 Karar sayılı kararıyla; davalı akıl hastası olduğuna göre, davranışları iradi olmadığından eldeki boşanma davasında kendisine kusur izafe edilmesi mümkün olmadığı, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacının annesinin evlilik birliğine müdahalesine izin verdiği, eşini istemediğini söylediği ve davalı kadının yaşadığı yerde fiziksel şiddete uğradığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, bu sebeple davalı tarafın kusur belirlemesine yönelik istinaf isteğinin kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine karar vermesi gerektiği, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren ve bu olaylar kişilik haklarına saldırı teşkil eden davalı kadın yararına, maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmuş olup, davalı yararına taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata karar vermek gerektiği, kendisini yoksulluktan kurtaracak bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerekirken, bu isteğin reddinin hatalı olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönden kaldırılmasına, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü birlikte değerlendirilerek, davalı yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına karar vermek gerektiği gerekçesi ile davalı tarafın; kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf isteklerinin kabulüne, sair istinaf isteklerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek tarafından, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden; davalı kadın tarafından ise ziynet ve çeyiz eşyası davaları hakkında verilen karar verilmesine yer olmadığı kararı ile yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairece, somut olayda 4721 sayılı Kanun'un 165 inci maddesinde düzenlenen özel boşanma sebebiyle boşanmaya karar verildiğine ve kadın tarafından usulünce açılmış bir karşı dava bulunmadığına göre artık davacı erkeğin kusurlu olup olmadığına bakılamayacağı, Bölge Adliye Mahkemesince bu husus nazara alınmadan, davacı erkeğe kusur izafe edilmesi doğru olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin kusuru bulunmamakta olup kusursuz eş aleyhine tazminata hükmedilemeyeceğinden somut olayda davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına uygun olarak yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "toptan ödeme" kararı verilmesi hususu da tartışılıp değerlendirilerek buna göre yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına ve bozmanın kapsamı dışındaki temyize konu hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile, bir defaya mahsus olmak üzere toptan 18.000,00 TL yoksulluk nafakasının boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren davacı erkekten alınarak davalı kadına ödenmesine, davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin doğru yapılmadığını, kadın lehine tazminatlara hükmedilmemesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi ve tazminatların reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen toptan yoksulluk nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci, 175 ve 176 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu , kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.