"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3165 E., 2022/2487 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/519 E., 2022/619 K.
Taraflar arasındaki ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkilinin murisinin eşi olduğunu, evlilik birliği içinde davalı adına 1170 ada 224 parsel sayılı taşınmazın satın alındığını, müvekkilinin muris eşin mirasçısı olarak alacak hakkı olduğunu, davalının ev hanımı olup herhangi bir işte çalışmadığını, davalının banka kayıtlarının da araştırılması gerektiğini belirterek; muris ve davalı arasında geçerli olan yasal mal rejimi gereğince edinilen malların tasfiyesi ile, 1170 ada 244 parsel sayılı taşınmaz üzerinde katılma alacağı olarak şimdilik 4.000,00 TL, davalının tüm bankalarda bulunan hesapları sorulduktan sonra kişisel mal olarak kabul edilecek miktar dışında kalan tüm para ve menkul değerler üzerindeki murisin katılma alacağının tespiti ile katılma alacağı olarak şimdilik 1.000,00 TL alacağın (tespit edilecek para döviz ise döviz cinsinden, menkul değer ise menkul cinsinden ödenmek üzere) dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkilinin miras hissesi oranında davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı vekili 21.03.2022 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporunda taşınmaz yönünden müvekkilinin alacağının 375.000,00 TL belirlendiğini belirterek; talep miktarını taşınmaz yönünden 375.000,00 TL' ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; murisin ölümüne kadar murisle sadece müvekkilinin ilgilendiğini, murisin vefatından 13 gün sonra davacının müvekkilinin üzerinde baskı kurarak hile, aldatmak suretiyle miras taksim sözleşmesi yapmaya zorladığını ve müvekkiline miras sözleşmesine imza attığını, davacının husumet yönünden dava açma hakkı olmadığını; evlilik sırasında müvekkiline fazlası ile altın ve ziynet takısı yapıldığını, ayrıca murisin çiftçilik, besihane, meyvecilik, bahçecilik yaptığını, müvekkilinin devamlı olarak muris ile birlikte çalıştığını, müvekkilinin tüm emeğini verdiğini ve karşılığında elde edilen hasılatın yarısını murisin müvekkiline verdiğini, murisin çok fazlası tarım arazisi olduğundan ve besicilik yaptığından müvekkilinin de fazla gelirinin olduğunu, müvekkilinin yatırım aracı olarak altın ve ziynet aldığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi muristen kaynaklı müvekkilinin bankalarda para ve menkul malı olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı vekili 11.10.2022 tarihli dilekçesinde; arsa ve evin yapılmasında kullanılan altınların cins ve miktarını açıklayarak yemin teklif etmediklerini belirtmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 15.04.2022 tarih ve 2020/68 Esas, 2022/263 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın edinilmiş mal olduğu, aksinin davalı tarafından ileri sürülmediği gibi ispatlanamadığı, davacının miras payı oranında 375.000,00 TL katılma alacağı olduğu; banka hesabındaki paraların taraflarca murisin ölümünden sonra aralarında yaptıkları sözleşme ile paylaştıkları gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, taşınmaz yönünden 375.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine yönelik verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 13.09.2022 tarih ve 2022/1770 Esas, 2022/1498 Karar sayılı kararı ile, davalının taşınmazın arsası alınırken ve üzerine ev yapılırken düğünde takılan altınlarının kullanıldığını iddia ettiği, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında altınların cins ve miktarı açıklattırılarak tanık beyanlarının soyut olması nedeniyle yemin deliline dayandığı da gözetilerek yemin delili hatırlatılarak sonucuna göre işlem yapılması gerektiği belirtilerek; davalı vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taşınmazın edinilmiş mal olduğu, aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı, davacının miras payı oranında 375.000,00 TL katılma alacağı olduğu; banka hesabındaki paraların taraflarca murisin ölümünden sonra aralarında yaptıkları sözleşme ile paylaştıkları gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, taşınmaz yönünden 375.000,00 TL katılma alacağının ilk karar tarihi olan 15.04.2022 tarihinden işleyecek itibaren faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu, davacının husumet yönünden dava açma hakkı olmadığını, kaldırma kararı üzerine ziynet eşyalarının açıklandığını, davacı ile muris arasında ölmeden önce husumet bulunduğundan, müvekkili ile de irtibatı olmadığınından davacının ziynetleri bilebilmesinin mümkün olmadığından yemin teklif etmediklerini, miras taksim sözleşmesinde davacıya verilen taşınmazlar da gözetilerek hesaplama yapılması gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, tasfiye konusu taşınmazın müvekkilinin ziynet eşyaları ve çalışarak elde ettiği gelirle alındığını, murise ait banka hesabından davacının hakkını fazlası ile aldığını, davacının iddiasının ispat edemediğini, arsa ve evin değerinin ayrı ayrı belirlenmediğini, isticvap talebinin reddinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taşınmazın arsa olarak 03.04.2002 tarihinde davalı adına satın alma sureti ile edinildiği, üzerinde bulunan evin inşaat ruhsatının Ağustos/2002 yılında alınarak evin inşasına başlandığı, dolayısıyla arsa ve üzerindeki evin edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olduğu, davalının arsa alınırken ve ev yapılırken düğünde takılan ziynetleri ve evlilik birliği içinde çalışması karşılığında kazandığı para ile birikim olarak aldığı altınların kullanıldığını iddia ettiği, evlilik birliği içinde çalışma karşılığı elde edilen para ile alınan altının kişisel mal olmayacağı, zira çalışma karşılığı elde edilen kazancın edinilmiş mal olup onunla alınan altının da edinilmiş mal olması nedeni ile davalı lehine denkleştirme alacağı hesaplanmasına gerek olmayacağı, ancak davalının arsa alınırken ve ev yapılırken düğünde takılan altınlarının da kullanıldığını iddia ettiği, kaldırma kararından sonra davalının taşınmaz için harcanan düğünde takılan altınlarını açıkladığı, ancak bu altınların taşınmaz için kullanıldığı yönündeki iddiası kapsamında yemin delilini kullanmadığı, bu konuda dinlenen tanık beyanlarının da soyut olması sebebi ile itibar edilemeyeceği, hal böyle olunca düğünde takılan altınların taşınmaz için harcandığının davalı tarafça ispatlanamaması sebebi ile davalı lehine denkleştirme alacağı hesaplanamayacağı, murisin ölümünden sonra murise ait mal varlığı için taksim sözleşmesi yapılmış olmasının davalı adına kayıtlı mal varlığının tasfiyesine engel olmayacağı, hal böyle olunca edinilmiş mal olan davalı adına kayıtlı taşınmaz yönünden davacı lehine miras payı oranında tasfiye alacağına hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu, davacının husumet yönünden dava açma hakkı olmadığını, kaldırma kararı üzerine ziynet eşyalarının açıklandığını, davacı ile muris arasında ölmeden önce husumet bulunduğundan, müvekkili ile de irtibatı olmadığınından davacının ziynetleri bilebilmesinin mümkün olmadığından yemin teklif etmediklerini, miras taksim sözleşmesinde davacıya verilen taşınmazlar da gözetilerek hesaplama yapılması gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, tasfiye konusu taşınmazın müvekkilinin ziynet eşyaları ve çalışarak elde ettiği gelirle alındığını, murise ait banka hesabından davacının hakkını fazlası ile aldığını, davacının iddiasının ispat edemediğini, arsa ve evin değerinin ayrı ayrı belirlenmediğini, isticvap talebinin reddinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve ispatı, delillerin değerlendirilmesi, zamanaşımının dolup dolmadığı, husumet noktasında toplanmaktadır. Dava, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 241 inci maddesi; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.