Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1822 E. 2023/5103 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, maddi-manevi tazminat ve nafaka taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin istinaf etmediği boşanma hükmünün kesinleşmiş olması, Bölge Adliye Mahkemesi'nin tedbir nafakasına ilişkin istinaf başvurusunu esastan reddetmesi, dosyadaki deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1184 E., 2022/1795 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/126 E., 2021/58 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, yoksulluk nafakasının miktarı, aleyhe hükmedilen tazminatlar ve ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmemesi ve davalı-davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle, istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı sadece davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, erkek tarafından istinafa başvurulmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesince kadının davasının kabulü ve iştirak nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesi kararından farklı, erkek aleyhine yeni bir hüküm tesis edilmemiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan erkeğin Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı kadının davasının kabulü ve çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmemesi yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, erkeğin, kadının davasının kabulü ve çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmemesine dair temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

... erkeğin reddedilen yön dışındaki ve davalı-davacı kadın vekilinin tüm temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; kadının hırsızlık yapma alışkanlığı olduğunu, erkeğe ve ailesine hakaret ve küfürler ettiğini, erkeğin babasının cenazesine katılmadığını, taziyede bulunmadığını, son dönemlerde ev işlerini yapmadığını, cinsellikten kaçındığını ve sürekli ailesine gittiğini, telefonunu elinden düşürmediğini ve telefona şifre koyduğunu iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ve erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava ile karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; kadın hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, 2016 yılındaki hırsızlık olayında erkeğin de ceza aldığını, erkeğin eşini hırsızlığa yönlendirdiğini, tarafların bu olay sonrası barıştıklarını , erkeğin dört yıl bağımsız konut temin etmediğini, taraflar ayrı eve çıktıktan sonra da annesinin sürekli ortak konuta geldiğini, ailenin kadını istemediğini, kadına hakaret ettiklerini, erkeğin de kadının babasına hakaret ettiğini, erkeğin ailesinin müdahalelerine ses çıkarmadığını, eşine ve ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, sürekli alkol aldığını, eşi ile sosyal paylaşımlarının olmadığını, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediğini, kadını ailesi ile görüştürmediğini, aşağıladığını, boşanmak için planlar yaptığını ve ses kaydı aldığını iddia ederek; erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 70.000,00 TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda son olayda eşinin babası ile yaptığı konuşmayı onun rızası dışında, hukuka aykırı olarak kaydeden ve bu konuşma sebebiyle tartışma çıkararak ayrılığa yol açan erkek ile hırsızlık eylemlerinde bulunan kadının eşit kusurlu oldukları, eşit kusurlu eşler yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği, eşit kusurlu olan kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesinin üstün yararına olacağı gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle erkeğin davasının reddedilmesi gerektiğini, kadına kusur olarak yüklenen ve ceza kovuşturmasına konu olan "hırsızlık" vakıasının eskiden yaşandığını, ceza kovuşturmasında erkeğin de hırsızlıktan ceza aldığını ve eşini hırsızlığa zorlayanın erkek olduğunu, erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığının, ortak çocuğa fiziksel şiddet uygulayıp içki içirmeye çalıştığının, bağımsız konut temin etmediğinin, ailesinin müdahalelerine sessiz kaldığının, kadını ailesi ile görüştürmek istemediğinin ve ekonomik şiddet uyguladığının ispatlandığını, kadın yararına tazminatlara hükmedilmesi ve nafaka miktarlarının artırılması gerektiğini belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve nafakaların miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kararda tarafların nüfus bilgilerine yer verilmemişse de kadının davasındaki boşanma hükmünün kesinleştiği ve kararın bu hali ile infazının mümkün olduğu; İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği, ayrıca erkeğin zaman zaman eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve kadının ailesi ile görüşmesini istemediği, böylelikle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesinin doğru olmadığı; boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan az kusurlu kadın eşin maddî ve manevî tazminat talebinin reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının isabetli olduğu ve yoksulluk nafakası miktarının az olduğu ve boşanmanın fer'î hükümleri yönünden tek hüküm kurulması gerekirken her dava yönünden mükerrer hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile; istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakasının miktarı ve mükerrer fer'î hükümler kurulması yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kesinleşen yönlerden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık 700,00 TL yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata ve kadının sair istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, duyuma dayalı tanık beyanları ile erkeğe kusur yüklenmesinin doğru olmadığını, kadının davasının kabul edilerek kadın yararına tazminatlara ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığını, nafaka miktarının fazla olduğunu, velâyeti babaya verilen ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiğini ve kararın bu nedenlerle usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı, aleyhe hükmedilen tazminatlar ve ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadına az da olsa kusur yüklenemeyeceğini, hırsızlık olayının davadan çok önce yaşandığını ve hoşgörü ile karşılandığını, erkek hakkında iddia edilen kusurların ispatlandığını, erkeğin davasının kabulünün doğru olmadığını, tedbir nafakasının miktarı konusundaki istinaf talebi hakkında hüküm kurulmadığını, nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu ve kararın bu nedenlerle usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadının davasındaki boşanma hükmü erkek tarafından istinafa başvurulmamak suretiyle kesinleşmiş olmakla; kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından erkeğe yüklenen ve erkek tarafından istinafa başvurulmamak suretiyle kesinleşen kusur yanında, erkeğe Bölge Adliye Mahkemesince yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadına yüklenen kusurun gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin davası ile kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulünün doğru olup olmadığı, doğru ise tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olması da erkek tarafından istinafa başvurulmamak suretiyle kesinleşmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince yoksulluk nafakasının miktarı artırılmış olmakla, tarafların yoksulluk nafakasının ve kadının tedbir nafakasının miktarına itirazlarının haklı olup olmadığı, hükmedilen miktarların hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesinin kadının tedbir nafakasının miktarına ilişkin istinaf başvurusunu inceleyip esastan reddettiğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.... erkek vekilinin kadının davasının kabulü ve ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmemesine ilişkin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.... erkek vekilinin sair, davalı-davacı kadın vekilinin ise tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Kemal'e yükletilmesine,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden Dilek'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.