Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1929 E. 2023/4767 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, velayetin kime verileceği, maddi ve manevi tazminat taleplerinin olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile hukuk kuralları değerlendirilerek, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek, istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1736 E., 2022/1933 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/1483 E., 2022/828 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin davacı kadına hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, ilk evliliğinden olan çocukları ile görüşmesine engel olduğunu, evi terke zorladığını, tehdit ettiğini, ortak çocuğu elinden aldığını, ilgisiz olduğunu, evdeki eşyaları kırıp döktüğünü iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, 500,00 TL tedbir-iştirak nafakası ile 500,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasının ve 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; tüm iddiaları inkarla davacı kadının evliliğin sorumluluklarını yerine getirmediğini, sürekli kendisinden bir şeyler gizlediğini, daha önce dört kez evlendiğini evlendikten sonra öğrendiğini, çocuğu alıp evi terk ettiğini, oğlunun sözünden çıkmadığını, ortak çocuğa şiddet uyguladığını iddia ederek boşanma davasının reddine, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 10.01.2020 tarih ve 2017/1027 Esas 2020/34 Karar sayılı kararı ile; dilekçeler aşamasında iddia edilen birçok olayın seneler öncesinde gerçekleşen olaylar olduğu, tarafların bu olaylar sonrası birlikte yaşamaya devam ettikleri, bu sebeple seneler öncesinden yaşandığı iddia edilen olayların af kapsamında olduğu ancak davacı kadının en son olarak evden ayrılmasından öncesi yaşandığı iddia edilen olaylardan davalının, kadının önceki çocuklarıyla görüşmesini istememesi, davalı erkeğin davacıyla ilgilenmemesi, davalı erkeğin davacıyı geçmişi ile yargılayıp aşağılaması dinlenen tanıkların ifadeleri doğrultusunda ispatlandığı, evliliğin sona ermesinde davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu gerekçesi ile davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL maddî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, çocuk için 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 14.09.2021 tarih ve 2020/682 Esas 2021/1329 Karar sayılı kararı ile; davalının tanık deliline dayandığı, tanıklar adına çıkartılan davetiye ve ihzar müzekkeresi içeriklerine aykırı şekilde davalıya tanıkların yeni adreslerini bildirmesi için bir hafta kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde tanık bildirmez yahut bu adreste tanıklar bulunmaz ise tanıkların dinlenilmesine vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına karar verilmesi, duruşma tutağının tebliğe çıkarılmaması, ara karardan haberi olmayan duruşmada hazır bulunan davalıdan beyan alınmadan, tanıkların adresini bildirmediğinden davalı tanıklarının dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davalıya tanıklarının dinletmesi için imkan tanınması, davalı tanıklarının dinlenip, tüm delilerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle gerçekleşek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davalının istinaf talebinin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, açıklanan hususlara göre gerekli araştırma ve yeniden yargılama yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dilekçeler aşamasında iddia edilen birçok olayın seneler öncesinde gerçekleşen olaylar olduğu, tarafların bu olaylar sonrası birlikte yaşamaya devam ettikleri, bu sebeple seneler öncesinden yaşandığı iddia edilen olayların af kapsamında olduğu ancak davacı kadının en son olarak evden ayrılmasından öncesi yaşandığı iddia edilen olaylardan davalı erkeğin, kadının önceki çocuklarıyla görüşmesini istememesi, davalı erkeğin kadınla ilgilenmemesi, davalı erkeğin davacıyı geçmişi ile yargılayıp aşağılaması olaylarının dinlenen tanıkların ifadeleri doğrultusunda ispatlandığı, evliliğin sona ermesinde davalı erkeğin tam kusurlu olan taraf olduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu gerekçesi ile davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, davacı annenin ortak çocuğun velâyet sorumluluğunu üstlenebilecek moral ve motivasyona sahip olduğu, ortak çocuğun maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılayabilecek ekonomik özgürlüğe sahip olması, küçüğün bakımı konusunda yeterli sosyal desteğe sahip olması, küçük ile davacı anne arasında güvenli duygusal bağlanmanın kurulmuş olması, fiili ayrılık süresi boyunca ortak çocuğun hali hazırda kurulu düzeninin davacı anne yanında kurulmuş olması, küçüğün öz bakımının gerektiği gibi karşılanması, küçüğün yaşamakta olduğu ortamın şartları ile bakım ve gözetiminde olduğu kişilerin kendisine olan yaklaşımlarından memnun olması, davalı babanın yurt dışında çalışıyor olması gerekçesi ile ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, tarafların kazançlarının yaklaşık olarak aynı düzeyde olması, davacı kadının çalışıyor olması ve dosya içerisinde kadının boşanma sonrası yoksulluğa düşeceğine dair bir durum söz konusu olmaması gerekçesi ile davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı kadının mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedeleneceği ve davalı erkeğin boşanmaya neden olan eylemleri davalının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesi ile 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, çocuk için önceden takdir edilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının 13.05.2022 tarihinden itibaren artırılarak aylık 500 TL olarak devamına, hükmün kesinleşmesinden sonra ise iştirak nafakası olarak davalı babadan alınarak ortak çocuğun yararına harcanmak üzere davacı anneye ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili; son celse sözlü yargılama haklarının ellerinden alındığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davacı kadının sorumluluklarını yerine getirmediğini, yalan söylediğini, çocuğa bakabilecek durumda olmadığını, şiddet eğilimi olup çocukla ilgilenmediğini, davacı kadına tazminat verilerek ödüllendirildiğini, tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet ve aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanma sebebi olarak ileri sürülen maddî vakıalar değerlendirilerek yapılan incelemede, İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenen vakıaların sabit olduğu, kusur belirlemesinde isabetsizlik bulunmadığı, ortak küçük çocuğun yaşı, kurulu düzeni, dikkate alındığında küçüğün velâyetinin anneye verilmesinin küçüğün yararına olduğu ve düzenlenen kişisel ilişkinin içtihatlara uygun olduğu, velâyeti anneye verilen küçüğün yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik sosyal durumları dikkate alındığında küçük için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi ve belirlenen nafaka miktarı hakkaniyete uygun olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi yerinde olduğu gerekçeleri ile davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili; son celse sözlü yargılama haklarının ellerinden alındığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davacı kadının sorumluluklarını yerine getirmediğini, yalan söylediğini, çocuğa bakabilecek durumda olmadığını, şiddet eğilimi olup çocukla ilgilenmediğini, davacı kadına tazminat verilerek ödüllendirildiğini, tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet ve aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü, maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuğun velâyetin davacı anneye verilmesinin uygun olup olmadığı, hükmedilen tazminatların çok olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 335 inci ve 336 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.