"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1740 E., 2022/1920 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/869 E., 2020/133 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davası ile birleşen tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma ve birleşen tedbir nafakası davasının reddine, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından; asıl boşanma davası ve fer'î taleplerinin reddi ile birleşen tedbir nafakası davasının reddi yönünden, davalı erkek vekili tarafından ise; çocukların geçici velâyet düzenlemesi, boşanmaya hükmedilmemesi ve kadının kabul edilen ziynet alacağı davası yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosya içeriğine göre kabul edilen ziynet alacağı bedeli ve temyize konu edilen toplam miktar 12.370,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer taraftan davacı kadın vekili birleşen tedbir nafakası davasının reddi yönünden temyiz talep etmiş olup, temyize konu edilen reddedilen yıllık toplam nafaka miktarı 18.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; kadın vekilinin reddedilen birleşen tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin reddedilen yönler dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin küfür ve hakaret ettiğini, aile ve akrabalarına karşı da davranışlarını sürdürdüğünü, şiddet uyguladığını, aile terapistine gitme teklifini reddettiğini, kadının ameliyat sonrası sağ gözünü kaybettiğini, strest nedeniyle şeker ve guatr hastası olduğunu, küçük oğulları ...in perthes hastası olduğunu, erkeğin çocuğun tedavi masraflarının karşılamadığını, kadına gözü sebebiyle hastane kontrollerinde yardımcı olmadığını, küfür ve hakaret ederek bıçak çekip öldüreceği yönünde tehdit ettiğini, çıkan kavgada polislerin eve geldiğini, akrabaların tarafları barıştırdığını, kadının eve geri döndüğünü, 14.07.2017 tarihinde tekrar şiddet uyguladığında aleyhine uzaklaştırma kararı alındığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına 10.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, bir kısım ziynet eşyalarının aynen iadesine aynen iade mümkün olmadığı takdirde şimdilik 1.000,00 TL verilmesine, taşınmaza aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ziynet alacağı davasının tahkikat aşamasında toplam 12.370,00 TL üzerinden ıslah etmiştir.
2.Davacı kadın, birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin müşterek hane ile ilgilenmediğini, hiçbir maddî yardımda bulunmadığını, okulların başlaması ile daha da zorlanacağını belirterek 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi uyarınca çocuklarına ve tarafına aylık toplam 1.500,00 TL nafaka bağlanmasını talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının kendisine dizilerdeki kötü karekter isimler olan Kendal, Vural, Papaz efendi diye seslendiğini, ayı diye hitap ettiğini, kahvaltı hazırlamadığını, küfür ettiğini, işe giderken merdivenden aşağıya şerefsiz rdiye bağırdığını, annesine hoşgeldin demediğini, bilgisi olmadan kardeşine evin anahtarını verdiğini, engelli raporu alıp söylemediğini, her ay annesinden 300,00 TL kira parasını aldığını, ailesini evde misafir etmediğini, formasyon eğitimi sırasında telefonlarına cevap vermediğini ve habersiz iki bileziğini bozdurup harcadığını, kredi kartından haberi olmadan nakit avans çektiğini, en son olayda Konya'dan geldiğinde arkadaşlarını da eve çağırdığını ve kendisinin haksız suçlanmasına sinirlendiğini, misafirler gittikten sonra yaşanan tartışmada kadının suratına yumurta, peynir ve sütü, tşört ve pantolonları attığını, daha sonra kardeşini aradığını, kardeşinin telefonda ağır küfürler ettiğini, daha sonra polislerin eve geldiğini, uzaklaştırma kararı aldığını, uzaklaştırma bittiğinde eve almadığını belirterek boşanmanın kabulüne, kadının maddî taleplerinin ve ziynet eşya alacağı taleplerinin reddine, velâyetin babaya verilmesine, çocuklar yararına 300,00'er TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada iddia edilen olaylardan sonra tarafların barıştıkları, davacının 14.07.2017 tarihinde erkeğin tekrar şiddet uyguladığını ve uzaklaştırma kararı aldığını iddia etmiş ise de bu iddiaları ispatlayamadığından kadın tarafından açılan boşanma davasının reddine, kadının birleşen önlem nafakası dosyasında iddialarını ispata yarar herhangi bir delil bildirmediği gerekçesiyle birleşen önlem nafakası davasının reddine, kadının ziynet alacağı davasının ise kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, asıl boşanma ve birleşen önlem nafakası davalarının reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının ziynet alacağı davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmemesi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tedbir nafakasının yargılama aşamasında talep edilebileceği gibi, re'sen de hükmedilebileceğini, boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkına sahip olan kadın ve çocuklar yararına tedbir nafakası koşullarının oluştuğunu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi uyarınca kadın ve çocuklar yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca uygun miktarlarda tedbir nafakasına hükmedildiğini belirterek istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacı kadın ve ortak çocuklar yararına dava tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar geçerli olmak ve tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere aylık 500,00'er TL tedbir nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına ödenmesine, erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik istinaf talebinin uygulanan faiz yönünden kısmen kabulü ile ziynetlere faiz uygulanmasına yönelik ibarenin ziynet alacağına ilişkin hükümden çıkarılarak kararın ziynet alacağına uygulanan faiz yönünden düzeltilmesine, erkeğin ziynet alacağının kabulüne ilişkin istinaf talepleri ile tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, birleşen tedbir nafakası davasının reddi ile boşanma davası ve fer'î taleplerinin reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, geçici velâyet düzenlemesi, boşanmaya hükmedilmemesi, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm kadın tarafından istinaf edilmekle Bölge Adliye Mahkemesince, kadının bu yöne ilişkin istinaf itirazı esastan reddedilmiştir. Yapılan yargılama, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından davalı erkeğin evlilik birliği boyunca süregelen şekilde kadına hakaret ettiği, dava dilekçesi ekinde sunulan ve erkek tarafından gönderildiği iddia olunan hakaret içerikli mesaj kayıtları hakkında da davalı erkeğin dilekçelerinde tevil yoluyla ikrar ve özür beyanlarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3. Yukarıda (2.) paragrafta açıklandığı üzere; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkek tam kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları somut olayda davacı kadın yararına oluşmuştur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi de gözetilerek kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4. Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK, md. 175). İlk Derece Mahkemesince davacı kadının davasının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi nedeniyle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemiş ise de; davacı kadının ve tanıkların beyanları da dikkate alınarak halihazırda davacı kadının sürekli gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığı, gelir elde ediyorsa bu gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı, işten ayrılmış ise hangi tarihte işten ayrıldığı ve kendi rızası ile işten ayrılıp ayrılmadığı, gelir getiren malvarlığının bulunup bulunmadığı araştırılıp gerçekleşecek sonucu uyarınca yoksulluk nafakası hakkında karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkek vekilinin, kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Davacı kadın vekilinin, reddedilen birleşen tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
3. Tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,
b)Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Elif Fikriye'ye iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Mustafa'ya yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.