"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/968 E., 2022/1982 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/784 E., 2022/26 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının zinaya dayalı boşanma talebinin ve her iki tarafın evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı kadın vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde; erkeğin evlilik birliğinin kendisine yüklediği edimleri yerine getirmediğini, çocuğu ve eşi ile ilgilenmediğini, evlilik birliği devam ederken kendisine Ataköy' de ayrı bir ev açtığını ve kendisini başka bir kadınla aldattığını, hakarete, sözlü şiddete maruz kaldığını,aşırı alkol aldığını, eve çok geç saatlerde geldiğini, müvekkiline ve oğlu ... ya ilgi göstermediğini, müvekkilinin defalarca kadınlık onurunu, gururunu ayaklar altına alarak birlikte olma gayretleri neticesinde nadirende olsa cinsel birliktelikler gerçekleştiğini, iddia ederek, tarafların öncelikle zina, mümkün olmazsa evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, kadının agresif ve domine edici davranışları sebebi ile sağlıklı bir iletişim kurulamadığını, ufak tefek tartışmaların sıklaşmaya başladığını, kadından dolayı taraflar arasında yaklaşık 5 yıldır cinsel birliktelik kurulamadığını iddia ederek, asıl davanın tüm talepleri ile birlikte reddi ile, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, kadın eşin birlik sorumluluklarını yeterince yerine getirmediği, erkek eşe ve ailesine yeterince ilgi göstermediği, erkek eşin ise sadakat yükümlülüklerine aykırı güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu, bir başka kadın ile aynı odada konakladıklarına dair otel kayıtlarının dosya içerisine girdiğini ve zina şartlarının gerçekleştiğini evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadın eşin az, erkek eşin ağır kusuruna dayalı olarak onarılmaz derecede sarsıldığı, düzenli geliri bulunan kadın eşin yoksulluk nafakasına hak kazanamayacağı; boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; kadının zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı davalarının ve erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, uzman raporu alınmaksızın tarafların beyanlarına göre, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, tarafların ekonomik-sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak çocuk yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasına, hükmün kesinleşmesinden sonra 7.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 3.000,000 TL tedbir nafakasına, yoksulluk nafakası talebinin reddine , kadın yararına 150.000,00 TL maddî, 100.000,00 manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve araştırma ile somut olay adaletine aykırı karar verildiğini, karşı davanın kabulünün gerekçeli olmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, karşı davanın kabulünün hatalı olduğunu , müvekkiline yüklenebilecek kusurun ispat edilemediğini, kadın lehine hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının çok düşük olduğunu ,beyan ederek kusur belirlemesi, birleşen davanın kabulü, gerekçesiz karar yazılması, tedbir- iştirak nafakası ile maddî-manevî tazminat miktarları, reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında, davacı- davalı kadın eşin taleplerinin uzun uzun anlatıldığını, ancak ana davaya cevaplarının ve birleşen davadaki iddialarından bahsedilmediğini, davanın boşanma değil mal rejimi davası olarak bakıldığını, evlilik birlikteliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının kusurlu olduğunu, Mahkemece yaptırılan ekonomik sosyal durum araştırmasında mahkemeyi yanılttığını, çalışmadığını beyan ettiğini ancak sosyal medya hesaplarında hasta muayene ederken video paylaşımlarını yaptığını, davacı kadının hukuka aykırı olarak müvekkilinin telefonunu ele geçirdiğini ve delil topladığını, delillerin hukuka aykırı olduğunu ve hükme esas alınmaması gerektiğini, müvekkilinin konum bilgilerinin , emniyetten sordurularak hukuka uygun hale getirilemeyeceğini, zina'nın ispatlanamadığını, kabul etmemekle birlikte ancak güven sarsıcı davranış olabileceğini, kadının ağır kusurlu olduğunu kadın lehine hükmedilen tazminatların fahiş miktarda olduğunu, kadının tazminat talebinin kabulünün, müvekkilinin manevî tazminatlarının reddinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, hukuka aykırı delillerin ve duyuma dayalı vakıaların hükme esas alınması, tedbir nafakalarının yargılama sırasında artırılması, kadının her iki davası yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması, kadın lehine hükmedilen maddî-manevî tazminatın esası ve miktarları ile manevî tazminat talebinin reddi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının zina ve genel sebebe dayalı boşanma talepleri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmediği, taraflarca süresinde sunulan dilekçelerde dayanılan ve çekişmeli olarak belirlenen vakıalardan mahkemece hüküm tesisine alınarak taraflara yüklenen kusurların somut, tutarlı ve görgüye dayalı tanık anlatımları, otel ve konaklama kayıtlarına ilişkin yazılı kayıt ve belgelerle kanıtlanmış olmakla yerinde ve isabetli olduğu ancak taraflara yüklenen bu kusurların yanında kadının, cinsel birliktelikten kaçındığı, erkeğin ise ortak konutu terk ederek birlikte yaşama yükümlülüğünü ihlal ettiğine dair vakıaların sunulan delillerle kanıtlanmış olmasına rağmen bu kusurların taraflara yüklenilmemiş olmasının isabetli görülmeyerek, kararın kusur gerekçesi yönünden düzeltilmesine karar verildiği, dosya kapsamında toplanılan deliller ile sadakate aykırı davranış içerisine giren erkeğin aynı zamanda başka bir kişiyle cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin anlaşıldığı, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduklarının kabul edilmesine ilişkin sonuç kusur belirlemesi ile sübuta eren ve yasal koşulları gerçekleşen tarafların genel sebebe dayalı davaları ile kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile boşanma hükmü verilmesinde usul ve esas yönlerinden isabetsizlik bulunmadığı, kadının boşanmaya neden olaylarda az kusurlu bulunduğu, erkeğin ağır kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, boşanma yüzünden kadının evlilikten mevcut veya beklenen maddî menfaatlerinin zedelendiği, diş hekimi olarak çalışan ve düzenli gelire sahip olduğu anlaşılan kadının boşanma sonrasında da yoksul duruma düşmeyeceği, boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkına sahip kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir nafakasına ilişkin yasal koşullar oluştuğu, yoksulluk nafakasına ilişkin yasal koşullar oluşmadığı, erkeğin gerçekleşen kusur derecesine göre de lehine manevî tazminata ilişkin yasal koşullar oluşmadığı, mahkemece kadının tazminat ve nafaka taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesi ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin yerinde ve isabetli olduğu, mahkemece erkeğin manevî tazminat talebi hakkında olumlu veya olumsuz hüküm tesis edilmemesi ve kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının düşük, tedbir nafakası miktarlarının ise uygun bulunduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı ve erkeğin manevî tazminat talepleri hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesi yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 350.000,00 TL maddî ve 350.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin yasal koşulları gerçekleşmeyen manevî tazminat talebinin ise reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. ... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; günün ekonomik koşulları dikkate alındığında hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu, bu nedenlerle kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; nafakaların ve tazminatların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının yetkili avukata tebliğ edilmediğini, Mahkemece hükme esas alınan delillerin yasak delil olduğunu, zina davasının reddinin gerektiğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu olduğunu, kadının sözlü şiddet ve hakaret iddiasının olmadığını ancak mahkemece kabul edildiğini, mahkemenin değerlendirmelerini yaparken eşitlik ve adalet duygusu içerisinde yapmadığını, mahkemenin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme yaptığını beyan ederek istinaf kanun yolu dilekçesini aynen tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, hukuka aykırı delillerin ve duyuma dayalı vakıaların hükme esas alınması, tedbir nafakalarının yargılama sırasında artırılması, kadının her iki davası yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması, kadın lehine hükmedilen maddî-manevî tazminatın esası ve miktarları ile manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin davasındaki boşanma hükmü kesinleşmiş olmakla, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, zina olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının davasının kabulünün, erkeğin manevî tazminat talebinin reddinin ve kadının tazminat taleplerinin kabulünün doğru olup olmadığı, kadın lehine tedbir, çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin yasal koşulları var ise miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakasının ve kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönlerinden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.