"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/544 E., 2022/1854 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/554 E., 2019/966 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından eksik inceleme, kusur belirlemesi, iştirak nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası ve manevî tazminat hükmedilmemesi yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından eksik inceleme, kusur belirlemesi, iştirak nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası ve manevî tazminat hükmedilmemesi, vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
İlk Derece Mahkemesi kararı vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı kadının reddedilen yönler dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının sık sık annesinin evinde kaldığını, işe başladıktan sonra davacı erkeğe ilgisiz davrandığını, hakaret ettiğini, çocuğa sert davrandığını, yalan söylediğini, düğünde takılan takıları satıp sahtesini edindiğini, 18.06.2017 tarihinde davacı erkek hakkında asılsız şikayette bulunduğunu, cep telefonunu elinden düşürmediğini, gizli konuşma ve mesajlaşma yaptığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı babaya verilmesine, çocuk için 500,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, davacı için 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının davalı kadından alınarak davacı erkeğe verilmesine, maddî ve manevî tazminat davası açma hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın süresinden sonra verdiği cevap dilekçesi ile; davacı erkeğin ailesi ile ikamet ettiklerini, davacı erkek ve ailesinin baskı, küfür ve hakaretlerine maruz kaldığını iddia ederek boşanma davasını kabul ettiğini, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini, kendisi ve çocuk için nafaka hükmedilmesini ve 20.000,00 TL manevî tazminatın davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının davacı erkeğe karşı hakaret ettiği, işi olmamasına rağmen davacı erkeğe iş bulduğunu söylediği, işe gidiyorum diyerek iddia edilen çalışma saatlerinde evden ayrıldığı, çalışmadığı halde eşine bu konuda yalan beyanda bulunarak eşinin güvenini sarstığı, davalı kadının tam kusurlu olduğu, davacı erkeğin kusursuz olduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum yönünden korunup kollanacak yarar kalmadığı gibi ortak hayatın sürdürülmesi davacıdan beklenilemeyecek derecede temelinden sarsıldığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, sosyal inceleme raporunda çocuğun anne ilgi ve şefkatine ihtiyacının ön planda olduğu, çocuğun anne tarafından olumsuz bir olaya maruz kalmaması nedeniyle çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesinin uygun olduğu yönünde görüş beyan edildiği gerekçesi ile ortak çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren aylık 250,00 TL tedbir nafakasının tahsilde mükerrer olmamak şartıyla davacıdan alınarak davalıya verilmesine, boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte aylık 350,00 TL iştirak nafakası olarak devamına ve her ay davacıdan alınarak velâyeten davalı anneye verilmesine, davacının işçi olduğu, aylık 1.400,00 TL gelir elde ettiği, davalının ev hanımı olduğu, tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının davacı erkek yararına gerçekleşmediği, düzenli ve sürekli geliri bulunan erkeğin boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesi ile davacı erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, ortak çocuğun velâyeti davalı annesine verildiğinden davacının çocuk yararına talep ettiği tedbir ve iştirak nafakasının reddine, davalı kadın yararına dava tarihinden itibaren boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalı taraf süresi içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden davalının yoksulluk nafakası ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili; iştirak nafakasının az olduğunu, davalı kadın lehine nafakaya karar verilmesi gerektiğini, davalı kadının davacı erkeğin ailesi ile aynı evde yaşamak zorunda kaldığını, hakaretlere maruz kaldığını, manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, tanıklarının dinlenmesi gerektiğini belirterek; eksik inceleme, kusur belirlemesi, iştirak nafakasının miktarı ve yoksulluk nafakası ve manevî tazminat hükmedilmemesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları, toplanan deliller, tüm dosya kapsamı ile kararın dayandığı deliller ve gerekçeye göre, davacıya yüklenecek kusur bulunmadığı, davalının boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, davalının süresinde cevap dilekçesi vermediği, tanığının dinlenilmemesinde usule aykırı bir durum olmadığı, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik sosyal durumları, hakkaniyet ilkesine göre belirlenen iştirak nafakasının yerinde olduğu, davalının usulüne uygun süresinde talep etmediği yoksulluk nafakası ve manevî tazminat talebinin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili; davalı kadının davacı erkeğin ailesi ile aynı evde yaşamak zorunda kaldığını, hakaretlere maruz kaldığını, manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, iştirak nafakasının miktarının az olduğunu, davalı kadın lehine nafakaya hükmedilmemesinin bozma sebebi olduğunu, ekonomik durumunun vekâlet ücreti ve yargılama giderlerini ödemeye yetmediğini, ayrıca ziynet eşyalarının davacıda kaldığını, bunların iadesini istediğini belirterek, eksik inceleme, kusur belirlemesi, iştirak nafakasının miktarı, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası hükmedilmesi gerektiği, vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, eksik inceleme bulunup bulunmadığı, iştirak nafakasının miktarının az olup olmadığı, davalı kadın yararına yoksulluk nafakası ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, vekâlet ücreti ve yargılama giderinin davalı kadına yükletilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun`un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 327 nci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı kadın vekilinin vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı kadın vekilinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.