"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 12. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki baba ile çocuk arasında düzenlenen kişisel ilişkinin arttırılması ve baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin yatısız olarak düzenlenmesi, çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının arttırılması davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince , asıl davadaki baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin arttırılması talebinin reddine karşı davada talep edilen kişisel ilişkinin yatısız olarak düzenlenmesi talebinin reddine, çocuk için talep edilen iştirak nafakasının arttırılması talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükümlerinin tamamen kaldırılarak baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin arttırılması talepli asıl davanın kabulüne, karşı davadaki yatısız kişisel ilişki kurulması talebinin reddine , çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının arttırılması talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı vekili tarafından iştirak nafakasının artırımının yetersiz kaldığı ve kişisel ilişki tesisinin yatılı olarak düzenlenmesi yönlerinden temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre kadının iştirak nafakasının artırımı yönünden temyize konu edilen nafakanın yıllık toplam miktarının Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; kadın vekilinin iştirak nafakası miktarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1-Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; tarafların ... 1. Aile Mahkemesinin 2018/175 Esas, 2018/245 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, müşterek çocuk ...'ın velâyetinin davalıya verildiğini, müşterek çocuk ile davacı arasında kişisel ilişki kurulduğunu, müvekkilinin bekçi olarak görev yaptığını, davalının ...'ya yerleştiğini, çocukla kişisel ilişki kurmasının zorlaştığını bildirerek, koşulların değişmesi nedeniyle kişisel ilişkinin her ayın 1. ve 3. Cuma günü saat 17.00 de başlayıp devam eden Pazar günü saat 17.00'ye, okul dönemlerinde 9 günlük ara dönemlerin Perşembe günü saat 09.00 dan başlayıp devam eden Pazar günü saat 17.00'ye, okul dönemi yarı yıl tatilinde 2. haftası Pazartesi günü saat 09.00 dan başlayıp devam eden Pazar günü saat 17.00'ye, her yılın 1 Temmuz Saat 09:00'da başlayıp 1 Ağustos saat 09:00'da ve dini bayramların ikinci günlerinde saat 09:00'dan başlayıp, ertesi gün saat 09:00'da sona erecek şekilde artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Davacı karşı davalı vekilin cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle, yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı karşı davacının iddialarının gerçek dışı ve iftira niteliğinde olduğunu, aynı zamanda davalının bu iftiraları gerekçe göstererek müvekkilin müşterek çocukla yatılı kişisel ilişki kurmasının çocuk açısından tehlikeli olacağını ve ilişkinin yatısız halde devam etmesi gerektiğini savunduğunu, temelsiz ve hiçbir şekilde gerçeği yansıtmayan bu tarz bir söylemle çocuğun babayla kişisel ilişkisinin değiştirilmesi talebinin son derece gülünç olduğunu, ayrıca davalı müvekkil ile ilişkisi olduğunu iddia ettiği cinsiyeti bile olmayan bir kişiyle davalı ve x kişisi yazışmalarını dosyaya delil olarak sunduğunu, bu yazışmaların delil olarak değerlendirilemeyeceğini, davalının niyeti açık olduğunu, davalı müşterek çocuğun babasıyla yatılı olarak kişisel ilişki kurmamasını istemekle ve gerçekten uzak deliller, mantık dışı ifadelerle bu niyetini gün yüzüne çıkardığını, davalının müvekkile olan kızgınlığının çocuk ile olan taleplerine de direkt olarak etki ettiğini, hayat şartları veya yaşanılan olumsuz durumların anne babayı birbirinden ayırsa da bu ayrılıkta çocuğun herhangi bir etkisinin suçunun olmadığını, anne, babanın resmi olarak ayrılsa da annelik babalık görev, hak ve sorumlulukları çocuk açısından devam edeceğini, müvekkilin kendi kanından canından meydana gelen kızıyla yatılı kişisel ilişki kurması en doğal babalık haklarından olduğunu, davalının iştirak nafakasının 200,00TL'den 1.000TL'ye çıkarılması talebinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilin ekonomik durumunun her ne kadar kısmi iyileşme gösterse de talep edilen aradaki farkın uçurum niteliğinde olduğunu, bu talebin aşırı olduğunu beyan ederek asıl davanın kabulü ile müvekkilin müşterek çocuk ile kişisel ilişkisinin talepleri doğrultusunda yeniden düzenlenmesine, davalının hukuki dayanaktan uzak açmış olduğu karşı davasının ve feri taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3-Davacı karşı davalı vekili karşı davaya ikinci cevap dilekçesinde özetle; küçük ...'in babasıyla kuracağı kişisel ilişkinin yatılı şekilde yeniden düzenlenmesini, asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1- Davalı- karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tarafların ... 1. Aile Mahkemesinin 2018/175 Esas, 2018/245 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, karar ile birlikte müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verildiğini, çocuk yararına aylık 200,00 TL iştirak nafakasına karar verildiğini, ortak çocuğun yaşının küçük olması nedeniyle yatısız kişisel ilişki kurulduğunu,davalı baba ile müşterek çocuk arasında tesis edilen kişisel ilişkinin taraflarca bugüne dek küçüğün gelişimi ve psikolojisi üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler ve küçüğün içinde bulunduğu hal ve şartlar gözetilerek hiç uygulanmadığını, müşterek çocuk ... ile karşı davalı baba arasında kişisel ilişkinin her hafta ve karşı davacının uygun olduğu zaman dilimlerinde olmak üzere yatısız şekilde tesis edilebildiğini, tesis edilen kişisel ilişkinin taraflar arasında bugüne dek uygulana gelen mevcut ve değişen koşullar, küçüğün yaşı, ahlakı ve güvenliği itibariyle yatısız şekilde yeniden düzenlendiğini beyan ederek yetkisiz mahkemede dava açıldığını , yetkili mahkemenin ... Aile mahkemeleri olduğundan mütevellit yetki itirazlarının kabulüne, asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile davacı-davalı ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin yatısız şekilde düzenlenmesine ve müşterek çocuk yararına hükmedilen 200,00 TL iştirak nafakasının, 800,00 TL artırılarak aylık 1.000,00 TL olarak devamına, her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Davalı karşı davacı vekilinin ikinci cevap ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde özetle,üvekkil ile müşterek çocuğun baba sevgisi ve ilgisine olan ihtiyacını hiçbir zaman göz ardı etmediğini, aksine hep destekleyici olduğunu, en sağlıklı şekilde iletişim kurmaları için elinden gelen tüm çaba ve özveriyi gösterdiğini, müşterek çocuğu görmek, iletişime geçmek ve vakit geçirmenin tamamen davacı tarafın talebine bırakıldığını, kurulan kişisel ilişkilerin küçüğün daha yaşını doldurmadığı dönemde dahi kişisel ilişki anne gözetiminde yapılabileceği halde, baba figürünü benimseyebilmesi, alışabilmesi için anneden bağımsız şekilde tesis edildiğini, müvekkilin küçük ...'i daha 3-4 aylık olduğu dönemde ayrılmak istemeyip ağlar vaziyette davacı babasına teslim ettiği zamanlar olduğunu, öyle ki, müvekkil davalı, davacı baba ile müşterek çocuğun iletişim kurmalarına engel olmak bir yana anne sütü aldığı dönem boyunca sütünü sağarak küçüğe verdiğini ve yine gözetimi olmaksızın davacı babasına teslim ettiğini bildirerek asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, baba ve çocuğun farklı illerde yaşadığı, yatısız kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine olmayacağı, babanın çocukla yatılı olarak kişisel ilişki kurma konusunda çok istekli ve motivasyonunun yüksek olduğu, çocuğun da baba sevgisini doyurucu yaşayabilmesi ve aralarındaki bağın güçlenmesi açısından hafta sonları ve dini bayramlardaki kişisel ilişkinin devamının yerinde olduğu, buna karşın yaz tatillerindeki 1 aylık kesintisiz yatılı kişisel ilişkinin, çocuk açısından uzun bir süre olarak nitelendirileceği, çocukta huzursuzluk ve ayrılık kaygısı yaratabileceği düşüncesi ile görüş günlerinin bu kısmının bu süreçte kaldırılmasının uygun olacağı gerekçesiyle, davacı-davalı babanın kişisel ilişkinin daha da arttırılması talebinin reddine ve karşı dava yönünden davalı-davacı kadın tarafından açılan çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkinin tamamen yatısız olarak düzenlenmesi talebinin reddine, mevcut kişisel ilişkideki yaz aylarına tekabül eden 1 aylık sürenin kaldırılmasına, davalı-davacı kadın tarafından açılan iştirak nafakasının arttırılması davasın da ise çocuk için hükmedilen nafakanın kesinleşmesinden takriben 2 yıl sonra açıldığı, aradan geçen süre içinde çocuğun yaşının büyüdüğü, ihtiyaçlarının arttığı, alım gücünün azaldığı, velayeti anne olan müşterek çocuğun giderleri için babanın katılım yükümlülüğünün devam ettiği,boşanma ilamında her ne kadar iştirak nafakası için ÜFE artışı öngörülmüş ve bu anlamda takip eden yıllar için artışın ne şekilde yapılacağı belirlenmiş ise de, aylık 200,00 TL iştirak nafakasının karşı dava tarihi itibariyle ÜFE artışnın 300,00 TL ye tekabül ettiği, bu miktarın çocuğun giderlerini karşılamada yetersiz kalacağı gerekçesiyle davalı karşı davacı annenin kararda üfe artış oranı belirlenmesine rağmen nafakanın arttırılması talebinde bulunmada yararının bulunduğu kanaati ile, çocuğun giderlerini karşılamaya katkı sağlayacak ve davacı karşı davalının ödeme gücü dahilinde hakkaniyet oranında yaşına uygun iştirak nafakasının karşı dava tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde aylık 750,00 TL 'ye çıkartılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı-davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müşterek çocuk ile müvekkili arasında yatılı ve genişletilmiş olacak şekilde kişisel ilişki kurulmamasının, yaz tatilinde verilen 1 aylık kişisel ilişkinin kaldırılmasının ve çocuğun yaşı itibariyle fazla masraf gerektirecek gideri bulunmadığından iştirak nafakanın artırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığını bildirerek, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak, karşı davanın reddi ile asıl davalarının talepleri gibi kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davalı-davacı vekili katılma yoluyla vermiş olduğu istinaf dilekçesinde; ortak çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkinin çocuğun yaşı da dikkate alınarak yatısız olarak düzenlenmesi gerektiğini, çocuk yararına hükmedilen 750,00 TL iştirak nafakasının günümüz ekonomik koşullarında çocuğun giderlerini karşılamakta yeterli olmadığını bildirerek, iştirak nafakasının artırılması ile müşterek çocukla davacı -karşı davalı baba arasındaki kişisel lişkinin talepleri doğrultusunda yatısız olarak düzenlenmesine karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karan ile tarafların ortak çocuğu ile baba arasında kişisel ilişkinin kısıtlanmasını ve yatısız olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasını gerektirecek sebepler bulunmadığı gibi, müşterek çocuğun babadan uzun süre ayrı kalmasının çocuktaki aidiyet duygusunun sarsılmasına da neden olabileceği, kurulan kişisel ilişki şekli ve süresinin yetersiz olduğu, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi kurulması gerektiği, 4721 sayılı kanunun 182 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, velayet kendisine verilmeyen tarafın ekonomik gücü oranında çocuğun bakım ve giderlerine katılmak durumunda olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, küçüğün yaşı, eğitim ve diğer giderleri ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, yaşı küçük için iştirak nafakasının artırılmasına yönelik kararın yerinde olduğu ve nafaka miktarının da hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle kadının tüm , erkeğin sair istinaf taleplerinin esastan reddine, erkeğin kişisel ilişkinin arttırılması davasına yönelik istinaf istemlerinin kısmen kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi hükümlerinin tamamen kaldırılarak baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin arttırılması talepli asıl davanın kabulüne, tarafların ortak çocukları ... ... ile davacı- davalı baba arasında her ayın 1. ve 3. hafta sonları Cumartesi günü saat:10.00'dan Pazar günü saat:17.00'ye kadar, dini bayramların 2. günü saat:10.00'dan 3. günü saat:17.00'ye kadar, babalar günü saat 10:00'dan, saat 17.00 kadar, sömestr tatilinin 1. günü saat:10.00'dan 7. günü saat:17.00'ye kadar, her yıl Temmuz ayının 1. günü saat:10.00'dan 31. günü saat:17.00'ye kadar kişisel ilişki kurulmasına," karşı davadaki yatısız kişisel ilişki kurulması talebinin reddine , çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının arttırılması talebinin kısmen kabulü ile velayeti davalı- davacı annede olan ortak çocuk için ... 1. Aile Mahkemesinin 2018/175 Esas - 2018/245 Karar sayılı ilamı ile aylık 200,00TL olarak hükmedilen (ilamdaki ÜFE artışı ile karşı dava tarihi itibariyle aylık 300,00 TL olan ) iştirak nafakasının karşı dava tarihi olan 24.08.2020 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde aylık 750,00 TL'ye çıkartılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararının; somut olayın özellikleri, sosyal inceleme raporu dikkate alındığında hukuka ve müşterek çocuğun üstün menfaatine aykırı olduğunu davacı-davalı babanın müşterek çocuğu yatılı olarak hiç almadığım, küçüğün babayla yatılı şekilde kişisel ilişki tesis edeceği sürece hazırlanması gerektiğini, bölge adliye mahkemesi karar gerekçesinin küçüğün üstün menfaati ve yüksek huzuru ile çeliştiğini bu durumun küçüğün psikolojisini olumsuz etkileyeceğini, telafisi imkânsız zararlara yol açacağını beyan ederek çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun yaşı, yaşanılan gerçeklik ve sosyal inceleme raporları dikkate alınmadan karar verildiğini ayrıca müşterek çocuk için bağlanan nafaka miktarının günümüz koşullarına göre yetersiz kaldığını ve ilk derece mahkemesinin her yıl Ocak ayında ÜFE oranında arttırılması taleplerinin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesince aynı talep hakkında istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararının hatalı olduğunu beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı babanın kişisel ilişkinin yatılı olarak yeniden düzenlenmesi talebinin kabulünün yerinde olup olmadığı, mevcut kişisel ilişkinin sürelerinin yeterli olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 325 inci maddeleri Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü , 9 uncu ve 12 inci maddeleri, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı-davacı kadın vekilinin iştirak nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalı-davacı kadın vekilinin sair hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.