"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/282 E., 2022/2529 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/389 E., 2021/849 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme nedeni ile hükmün kaldırılarak, kararda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; kadının evlilikleri boyunca yurt dışında farklı ülkelerde çalışmaya ve yaşamaya devam ettiğini, hem maddî hem manevî olarak müvekkilinden ve çocuklarından desteğini yoksun bıraktığını, müvekkilinin temizliğe ve tarlalarda çalışmaya giderek, köy okulunda hizmetli olarak çalışarak ihtiyaçlarını gidermeye çalıştığını, müvekilinin sürekli eşinin kötü muameleme ve hakaretlerine maruz kaldığını, erkek eşin emekli olduktan sonra Türkiyeye döndüğünü, yine evine ve çocuklarına maddî olarak destek olmadığını, müvekkiline defalarca fiziksel şiddet uygulayarak müvekkilinin maaşını almak istediğini, müvekkiline defalarca çocuklarının önünde tehdit ettiğini, hakaretlerde bulunduğunu, davalının yılda bir kez bile müvekkilinin kız kardeşi ile görüşmesine müsade etmediğini, son olarak erkek eşin müvekkiline bıçak çektiğini, iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve manevî tazminata yasal faizi ile birlikte karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacı kadının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, kadının, evde hırsızlık yaptığını, evde birikim olarak bulunan para ve bileziklerini aldığını, eşini ve çocuklarını çok sevdiğini, davacı kadın eşin taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek boşanmak istemediğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 12.12.2027 tarih ve 2016/10 Esas, 2017/103 Karar sayılı kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkek eşin tam kusurlu olduğu, gerekçesiyle; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, kadının mevcut ve beklenen menfaatleri, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadın yararına erkekten alınmak üzere 20.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesini, kadının davasının kabulünü, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminat miktarına ve eksik inceleme ile hüküm tesisi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 09.06.2021 tarih, 2021/183 Esas, 2021/989 Karar sayılı kararı ile; erkek eşin, tanık listesinde 3 tanık bildirdiğini ve sadece iki tanığının dinlenildiğini, davalı erkeğin bildirdiği diğer tanığının dinlenilmesinden vazgeçilmesine dair karar verilmeksizin esas hakkında hüküm kurulduğu gerekçesiyle; davalı erkek eşin dinlenmeyen tanığının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 243 üncü maddesi ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun olarak dinlenilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan İlk Derece Mahkemesi kaldırılarak, kararda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkek eşin, evlilik birliği içinde bir dönem yurt dışında çalışmasına rağmen ortak evin ve çocukların ekonomik yönden ihtiyaçlarını (yurt dışındayken ve yurda döndükten sonraki dönemde) yeterince karşılamadığı, maddî yönden desteğini esirgediği, davacı kadının beden gücüne dayalı olarak çalışmak zorunda kaldığı, ev ve çocukların her türlü ihtiyacının davacı kadın tarafından karşılandığı, taşınmazı olmasına rağmen bu taşınmazda oturmak yerine davacı ve çocukların kirada oturmalarını istediği, hakaret, küfür ve onur kırıcı beyanlarda bulunduğu evlilik birliğinin sarsılmasında geçimsizliğin davalı erkek eşten kaynaklandığı ve erkeğin tam kusurlu olduğu, her ne kadar tarafların tartışmaları esnasında davacı kadının da davalı erkek eşine hakaret niteliğinde beyanlarda bulunduğu tanık M. tarafından beyan edilse de bu beyanların karşılıklı tartışma esnasında olması, tartışma esnasında davacı kadının onurunu zedeleyecek nitelikte davalı tarafından sözler sarfedilmesi nedeniyle davacının cevap vermek durumunda kaldığına kanaat getirilmesi nedeniyle bu husus davacıya atfedilecek bir kusur olarak değerlendirilmediği gerekçesiyle; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, kadının mevcut ve beklenen menfaatleri, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadın yararına erkekten alınmak üzere 20.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusura, davanın kabulüne, aleyhe hükmedilen nafaka ve tazminat miktarına yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek eşe yüklenen kusurlardan evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamama, hakaret ve küfür etme, onur kırıcı davranışta bulunma kusurlarının gerçekleştiği, evi olmasına rağmen kadının ve çocuğun kirada oturmasını isteme kusurunun ise hatalı olduğunu, kadının anılan kusura vakıa olarak dayanmadığı, vakıa olarak dayanılmayan bir olaydan ötürü karşı yana kusur yüklenemeyeceği, bu nedenle mezkur kusurun erkekten çıkarılmasının gerektiği, yine erkeğin ortak çocuktan para isteme kusuruna ilişkin olarak dinlenen tanık M.'nin beyanının soyut olduğu, bu itibarla söz konusu kusurun da erkekten çıkarılmasının gerektiği, kararın sadece davalı erkek tarafından istinaf edildiği, aleyhe istinaf yasağı nedeni ile davalıya ilave kusurlar verilemeyeceği, erkeğin süresinde sunduğu cevap dilekçesinde kadını sevdiğini ve boşanmak istemediğini belirttiği, bu durumda kadın aleyhine ileri sürdüğü vakıaların erkek açısından evlilik birliğini temelinden sarstığının kabulüne imkan bulunmadığı, kadına kusur yüklenmemesinin izah edilen nedenden ötürü yerinde olduğu, gerçekleşen olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davalı erkek eşin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesinin gerekçede gösterildiği şekilde düzeltilmesine, sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, müvekkiline kusur izafe edilmemesi gerektiğini, kadının çalıştığını ancak müvekkilinin tazminatları ve nafakaları ödeyebilecek gücünün olmadığını beyan ederek; davanın kabulü kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarı, nafakaların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, davanın kabulünün yerinde olup olmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kabulünün doğru olup olmadığı, doğru ise kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakaların miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ve 174 üncü, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.