"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1081 E., 2022/1680 K.
...
...
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/102 E., 2021/626 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına ve çocuğa ilgi göstermediğini, kadını sevmediğini söylediğini, kadına ve çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, aşağıladığını, erkeğin ailesinin de kadını aşağıladığını, erkeğin her kavgada eşyaları fırlattığını, gece geç saatlerde alkollü olarak geldiğini, erkeğin, kadının ailesi ile görüşmesini istemediğini, kadının ihtiyaçlarını karşılamadığını, yatakları ayırdığını, kıskanç olduğunu, ortak çocuk küçük olduğu halde kadını çalışmaya zorladığını, taraflar arasında yaşanan olay üzerine kadın ailesinin hanesine gidince erkeğin, kadın ailesinin evinden almadığını ve arayıp sormadığını, müşterek konutun anahtarını değiştirdiğini, aile konutunu satışa çıkardığını, 18.11.2018 tarihinde ise erkeğin yol dönüş masrafını göndererek kadını haneye davet ettiğini, 02.02.2019 tarihinde içkili olarak kadının babasının evine gelerek bağırdığını, hakaret ettiğini ve tehdit ettiğini belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının, ailesinin baskısı ile evliliği sona erdirdiğini, evi temizlemediğini, kadının ve ailesinin, erkeğe hakaret ettiğini, aşağıladığını, kadının sürekli bahanelerle ailesinin evinde kaldığını, müşterek haneyi terk ettiğini, erkeğin defalarca eve dön çağrısına rağmen eve gelmediğini, ortak çocuğu babaya göstermediğini, erkek ve ailesi, kadının ailesine gittiğinde çocuğu göstermeyeceklerini söyleyerek ve hakaret ederek erkeği ve ailesini evden kovduklarını, kadının sebepsiz yere sinir krizi geçirdiğini, melankolik davranışları olduğunu belirterek asıl davanın reddini savunmuş, karşı dava ile; tarafların tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun babaya verilmesine, müvekkili yararına 200.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı karşı davacı erkeğin davasını ispatlayamadığı, erkeğin, kadına şiddet uyguladığı, gece geç saatlere kadar evine gelmediği, kadına karşı ''bıktım senden,kurtulmak istiyorum soysuz musun, kıracağım hepinizin kafasını gözünü'' dediği, gece geç saatte kadının evine gelip '' seni ananı,babanı keseceğim'' dediği, kadına hakaret ettiği, aşağıladığı, erkeğin bu eylem ve söylemleri ile evlilik birliğinin devam etmeyecek nitelikte temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında kişi ya da kamu yararının kalmadığı bu sebeplerle erkeğin ağır kusurlu olduğu, tarafların ortak çocuğunun velâyetinin anneye verildiği, ortak çocuğun beslenme, barınma, giyim ve diğer ihtiyaçları ile babanın ödeme gücü göz önüne alınarak daha önce takdir edilen tedbir nafakasının aynen devamına karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği, kadının mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelendiği, kişilik haklarının saldırıya uğradığı, tarafların evlendikleri ve boşandıkları yaşları, evlilikte geçen süre ve evlilik birliğine verilen emek ve katkılar, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaşadıkları çevre ve fiziksel ve bedensel sağlık durumları ve özellikle mali durumları gözetilerek, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 8.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı, erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle her iki dava ve ferileri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin; ev ihtiyaçlarını karşılamayarak birlik görevlerini yerine getirmediği, sık sık alkol kullandığı, ortak çocuğu pusetiyle birlikte ittiği, çocuğu kastederek "sizin tarafa benziyor, bu çirkin" diyerek aşağıladığı vakıalarının sabit olduğu, bu vakıaların da erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, erkeğin cevap ve karşı dava dilekçesi ile kadını müşterek haneye dönmesi için defalarca çağırdığını beyan ettiği, erkeğin, son ayrılıktan sonra kadının eve dönmesi için yol ücretini posta marifetiyle göndererek eşinin eve dönmesi için icrai eylemde de bulunduğu, bu halde erkek tarafından dayanılan vakıaların affedildiği, en azından hoşgörüyle karşılandığının kabulü gerektiği, kadına kusur yüklenemeyeceği, Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarla birlikte boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu olduğu, kadına yüklenecek bir kusur bulunmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında kadının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, kadının davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği, erkeğin kadının kusurlu bir davranışını kanıtlayamadığından erkeğin karşı davasının reddine karar verilmesi gerektiği, Mahkemenin asıl davanın kabulü ile boşanmaya ve karşı davanın reddine karar verilmesinin, evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, kusurun belirtildiği şekilde düzeltilmesi gerektiği, ortak çocuğun 2019 doğumlu olduğu, halen anneyle birlikte yaşadığı, anne bakım ve şefkatine muhtaç yaşta olduğu, uzman raporu ile çocuğun anne sütü alması ve bakım vereni anneye ihtiyaç duyduğu bir yaş aralığında olması, annenin çocuğun sağlıklı gelişimini önemsediği yönünde izlenim edinilmesi dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesinin ve baba ile yatısız kişisel ilişki kurulmasının uygun olduğunun rapor edildiği, çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir iddia ve delil bulunmadığı, çocuğun üstün yararı gereğince velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, Mahkemece bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakaların miktarı, yargılama süreci göze alındığında az olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen nafaka miktarının da az olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, herhangi bir gelirinin bulunmadığı boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği, Mahkemece yoksulluk nafakasına hükmedilmesi isabetli ise de, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen nafakanın az olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi, erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırı ve evlilikte geçen süre dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu, kadın vekili tarafından erkek lehine vekâlet ücretine hükmedildiğinden bahisle istinaf itirazında bulunmuş ise de; Mahkemece erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğinden, vekâlet ücreti yönünden Mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davacı karşı davalı kadının istinaf başvurusun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, ortak çocuk için Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafkasına, kadın yararına 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının sair, erkeğin tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde özetle, her iki dava ve fer'îler yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi ile buna bağlı olarak erkeğin davasının reddi ile kadının davasının kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin çocuğun üstün yararına olup olmadığı, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi. 330 uncu ve 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı- karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı- karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı- karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) ve (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı- karşı davalı kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı- karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı- karşı davalı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden ...'a iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...