"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/685 E., 2022/2287 K.
...
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aydın 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/312 E., 2022/162 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline karşı agresif ve ağzı bozuk olduğunu, müvekkilinin kırıldığı hiçbir konuyu önemsemediğini, müvekkili konuşmak istediğinde bağırıp çağırarak müvekkilini susturduğunu, çocukla ilgilenmediğini, 2016 yılında şirketin ödeme güçlüğüne girmesiyle davalının panik atak sorunlarının baş gösterdiğini, psikolojik tedaviye başladığını, işle ilgilenemediğinden müvekkilinin hem işle hem de evle daha fazla ilgilenmek zorunda kaldığını, buna rağmen davalının müvekkiline "tipine bak, bakımsızsın, kilolusun, çirkinsin vb." sözler söylediğini, davalının ailesinin davalı ile ilişkilerini mümkün olan en düşük seviyeye çektiğini, bu durumun davalının rahatsızlığı tetiklediğini, davalının isteğiyle müvekkilinin ailesinin bulunduğu... ilinde müvekkilinin ailesinin tahsis ettiği konuta taşındıklarını, davalının mesleğini...'da yapacağının söylediğini, ancak kimsenin haberi yokken Salihli ilçesinde ofis tutarak mesleğini yapacağını belirttiğini, orada da işe başlamadığını, müvekkilinin çalışmasını sorun ettiğini, yaşanan olaylardan dolayı davalının sürekli olarak müvekkilini ve ailesini suçladığını, evde sürekli agresif tavırlarla tartışma çıkartığını, ilaçlarını düzenli kullanmadığını, kontrole gitmeyi reddettiğini, müvekkilini sürekli azarladığını, hakaret ettiğini, etrafta kimin olduğunu önemsemeden sinirle ağzına gelen her kötü kelimeyi sarf ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 3.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 5.000,00 TL tedbir ve yoksuluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek dışı olduğunu, tarafların 2016 yılından sonra çok maddî sıkıntı çektiklerini, ancak eşinin ve evinin hiçbir ihtiyacının karşılıksız bırakmadığını, davacının ailesinin teşvikiyle...'a taşındıklarını, bir süre sonra akraba ziyaretlerinin arttığını, daha sonra eşinin alkollü olarak kaza yapmasından ve ceza almasından sonra...'dan taşınmaya karar verdiklerini, ancak çocuğun eğitim ortamının bozulmaması için...'da yaşamaya devam ettiklerini, eşi ile aralarında hiçbir problem olmadığını, şimdiye kadar hep birbirlerine destek olduklarını belirterek davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilerek davacının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının davacıya hakaret içerikli mesajlar gönderdiği, davalının çocuğun eğitim ve giyimine katkı sağlamadığı, davacıya hakaret ettiği ve aşağıladığı, bağırdığı, 4-5 yıl önce davalının kendi aile şirketinde çalıştığı, aile şirketinin kapanmasından sonra aile arasında sorunlar yaşandığı, Aydın'da yaşamaya karar verdikleri ve...'a gelince durumun daha kötü olduğu, sürekli olarak "bizi buraya getirdin ilişkimizi şey yaptın" şeklinde konuştuğu, evde olumsuzlukların yaşandığı, davacının alttan aldığı, hep tartışma durumunun bulunduğu, bu durumun çocuğa da yansıdığı, davalının aile şirketinin yürümemesinden sonra davalıda psikolojik sorunların başladığı, psikologa gittiği, başlangıçta ilaçları kullanmaya başladığı, ancak sonrasında tedavileri aksattığı, ilaçları kullanmamaya başladığı, arkadaşlarıyla program yaptıklarında davalının evde kalmak istediğini söylediği, planlara dahil olmadığı, arkadaş ortamlarına davacının yalnız katılmak zorunda kaldığı, davalının davacıya karşı arkadaşlarına "kilolu değil mi, bakımsız değil mi, saçlarını boyatması gerekmiyor mu" gibi sözler söylediği, Aydın'a taşınmalarından sonra 2 yıl boyunca iş yapmadığı, okul masraflarının % 90 ını davacının babasının karşıladığı, davalının iki yıl boyunca çalışmak için çaba sarfetmediği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ortak hayatın sona ermesinde erkeğin tam kusurlu olduğu, bu şekilde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, tarafların ortak çocuğa ilişkin alınan sosyal inceleme raporu ve çocuğun beyanı dikkate alınarak anne yanında kalmasının bedeni ve fikri, ahlaki gelişmesine yardım edeceğinden çocuğun anne yanında kalmasının çocuğun menfaati icabı olduğundan tarafların ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye bırakılmasına karar verildiği, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları birlikte değerlendirilerek, değişen ekonomik koşullar, ortak çocuğun geçimi için gerekli nafakanın miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik gelir durumları ve hakkaniyet ilkesi ve emsal yargı kararları da gözetilerek, davacı ve ortak çocuk için tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davalı erkeğin ortak hayatın sona ermesinde tam kusurlu olduğu kanaatine varılmakla, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesi, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurularak davacının manevî ve maddî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin nafaka ve tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafaka ve tazminatların miktarı ile ortak çocukla baba arasında yatılı kişisel ilişki kurulması yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince, davalının... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/791 Esas sayılı dosyası ile basit tehdit ve sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret suçundan mahkum olduğu gerekçesi ile davalı erkeğe eşine hakaret içerikli mesajlar gönderdiğinden bahisle kusur yüklenmiş ise de, ceza dosyası içeriğinin incelenmesinde suç tarihinin eldeki dava tarihinden sonra 30.06.2021 tarihi olduğu, dava tarihinden sonra meydana gelen eylemlerin eldeki davada kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, ayrıca, Mahkemece davalıya davacı kadını sosyal ortamlarda yalnız bıraktığı gerekçesi ile kusur verilmiş ise de, davacı kadının dava ve cevaba cevap dilekçesinde bu vakıaya dayanmadığı, davacı tarafından dayanılmayan vakıanın tanık beyanlarında geçtiğinden bahisle davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, yapılan soruşturmaya, toplanan delillere ve özellikle Mahkemece dinlenen tanık beyanlarına göre; davalı erkeğin Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı kadına başkalarının yanında hakaret edip ona bağırdığı, onu aşağıladığı, ekonomik sebeple işlerinin bozulmasından kaynaklı yaşadığı rahatsızlıklar nedeniyle psikolojik destek almış ise de tedavisini aksattığı, işlerinin bozulmasından sonra uzun bir süre çalışma ve iş bulma konusunda yeterince çaba sarf etmediği, ailesi maddî destekte bulunmuş ise de, bu desteğin yeterli olmadığı, böylece birlik görevlerini ihmal ettiği, davacı kadının kusurlu bir davranışının ispat edilmediği, davalı erkeğin dilekçelerin teaitisi aşamasında davacı kadının ailesinin evliliklerine müdahale ettiğine yönelik bir vakıaya dayanmadığından bu iddianın Mahkemece kusur belirlemesinde değerlendirmeye alınmamasında bir yanlışlık bulunmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda davalı erkeğin yine de tam kusurlu olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında, davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen tedbir nafakası miktarında isabetsizlik bulunmamakta ise de, takdir edilen iştirak nafakasın az olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek davacı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve miktarında isabetsizlik görülmediği ancak yoksulluk nafakasının niteliğine, günün ekonomik koşullarına, evlilik süresine, kusur durumlarına göre, davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, kusur belirlemesinin gerekçede yazılı şekliyle düzeltilmesine, kadın yararına 80.000,00 TL maddî ve 70.000,00 TL manevî tazminata, aylık 1.000,00 TL yoksuluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasına, sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü koşullarını oluşup oluşmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...