Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2241 E. 2023/3331 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadına hükmedilen maddi tazminat miktarının yeterli olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatler dikkate alındığında, kadına hükmedilen maddi tazminatın az olduğu, hakkaniyet ilkesi ve Türk Borçlar Kanunu'nun ilgili hükümleri gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddi tazminat yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2518 E., 2022/2507 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü, gerekçenin düzeltilmesi, sair istinaf istemlerinin esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/4 E., 2022/436 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kusur belirlemesine ilişkin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, gerekçenin düzeltilmesine, kadının tüm, erkeğin ise sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı -davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı -davalı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin işsiz olduğunu, tarafların 5 aydır ayrı yaşadıklarını, ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, birliğin temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı -davalı kadın cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde belirtilen hususların doğru olmadığını, beyanların suç teşkil ettiğini, evliliğin bitmesinde tek kusurun erkekte olduğunu, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, erkeğin kendisine ait bilgisayarı aldığını, kredi kartı ile oğluna bilgisayar, kızına da tablet aldığını, eski eşi ile görüşmeye devam ettiğini, sürekli çocukları ile ağladığını, işsiz kalması nedeni ile kendisini ağır yükümlülükler altına soktuğunu, kredi çekmek zorunda kaldığını, davalı erkeğin ilk evliliğinden olma çocuklarının sürekli "bu kadını gönder" dediğini, bu nedenle ...'ya döndüğünü, aracını satması için verdiği vekâletnameyi kullanarak aracı usulsüz olarak annesi adına tescil ettirdiğini, erkeğin ortak evdeki eşyaları alı evi terk ettiğini, ameliyat olan eski eşinin başında beklediğini, evi terk ettikten sonra kendisine hakaret ettiğini, kendisini başkalarına kötülediğini, birleşmek için para istediğini, kendisine küfrettiğini, kötü muameleye maruz kaldığını iddia ederek aylık 6.000,00 TL tedbir nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

3.Davacı -davalı kadın vekili birleşen ... 4. Aile Mahkemesinin 2020/763 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; davalı davacı erkeğin müvekkiline hakaret ettiğini, buna ilişkin kovuşturma ve soruşturma dosyalarının derdest olduğunu, erkeğin önceki evliliğinden olma çocuklarına müvekkilinin parası ile bilgisayar ve tablet aldığını, tüm masrafların müvekkili tarafından yapıldığını, fiilen 2 ay birlikte kaldıklarını, erkeğin eski eşi ile görüşmeye devam ettiğini, eski eşi ile zina yaptığını, sürekli sosyal medya üzerinden mesajlaştığını, erkeğin müvekkilini kazanç kapısı olarak gördüğünü, ameliyat olan eski eşinin yanında olduğunu, her türlü bakımını yaptığını, erkeğin müvekkiline hakaret ettiğini, tehditlerde bulunduğunu, erkeğin evi terk ettikten sonra eski eşi ile birlikte yaşamaya başladığını, eski eşi ile barıştığını ve birlikte yaşadığını mesajlar ile kabul ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına bu olmadığı taktide 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı davacı erkek cevap dilekçesinde özetle; kadının müvekkiline karşı dürüst olmadığını, müvekkilinin güvenini sarstığını, kadının müvekkilinin ilk evliğinden olma çocuklarına kötü davrandığını, müvekkiline karşı ekonomik üstünlük sağlamaya çalıştığını, incitip, küçük düşürdüğünü, müvekkilinin tazminat kazanabileceğini söyleyerek işten çıkmasına sebep olduğunu, sonrasında bu durumun davacı kadının müvekkilini ekonomik olarak yıpratmak için yapıldığının anlaşıldığını, davacı kadının müvekkiline para verdiğini etrafında anlatarak küçük düşürmeye devam ettiğini, davacı kadının psikiyatrik destek aldığını, hakimlik mesleğine zarar gelmemesi bu durumu herkesten sakladığını öğrendiğini, davacı kadının elinde bıçakla müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, müvekkilinin yalanlar tehditler ve onur kırıcı davranışlar nedeni ile evi terk ederek köyüne döndüğünü, davacı kadının söz vermesi üzerine geri döndüğünü, ancak davacı kadının tavırlarının değişmediğini, hakimlik mesleğini müvekkili üzerinde baskı aracı olarak kullandığını, müvekkilini tehdit ettiğini, sonrasında davacı kadının müvekkilinin çevresine ulaşarak, iftiralarda bulunduğunu, dolandırıcı olduğu şeklinde isnatlarda bulunduğunu, müvekkilinin eski eşine tehdit mesajları attığını, hakimlik mesleğini kullanarak baskı yaptığını, müvekkilinin kendi kızına tecavüz ettiği ithamlarında bulunduğunu iddia ederek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasına, 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

2.Davalı davacı erkek ikinci cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki iddialarını tekrarla, davacı kadının cevaba cevap dilekçesindeki iddialarının asılsız olduğunu, asıl kusurun davacı kadında olduğunu savunmuştur.

3.Davalı davacı erkek vekili birleşen ... 3. Aile Mahkemesinin 2019/1760 esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; davacı davalı kadının sürekli sorun çıkardığını, evlilik öncesi ailesi ve kendisi ile ilgili anlattıklarının doğru olmadığının ortaya çıktığını, kadının müvekkilinin ilk evliğinden olma çocuklarına kötü davrandığını, müvekkiline karşı ekonomik üstünlük sağlamaya çalıştığını, incitip, küçük düşürdüğünü, müvekkilinin tazminat kazanabileceğini söyleyerek işten çıkmasına sebep olduğunu, sonrasında bu durumun davacı kadının müvekkilini ekonomik olarak yıpratmak için yapıldığının anlaşıldığını, davacı kadının müvekkiline para verdiğini etrafında anlatarak küçük düşürmeye devam ettiğini, davacı kadının psikiyatrik destek aldığını, hakimlik mesleğine zarar gelmemesi bu durumu herkesten sakladığını öğrendiğini, davacı kadının elinde bıçakla müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, müvekkilinin yalanlar tehditler ve onur kırıcı davranışlar nedeni ile evi terk ederek köyüne döndüğünü, davacı kadının söz vermesi üzerine geri döndüğünü, ancak davacı kadının tavırlarının değişmediğini, hakimlik mesleğini müvekkili üzerinde baskı aracı olarak kullandığını, müvekkilini tehdit ettiğini, sonrasında davacı kadının müvekkilinin çevresine ulaşarak, iftiralarda bulunduğunu, dolandırıcı olduğu şeklinde isnatlarda bulunduğunu, müvekkilinin eski eşine tehdit mesajları attığını, hakimlik mesleğini kullanarak baskı yaptığını, müvekkilinin kendi kızına tecavüz ettiği ithamlarında bulunduğunu iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasına, 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların fiilen bir buçuk ay evli kaldıkları, görgüye dayalı tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere erkeğin, kadına hakaret ettiği, kadını tehdit ettiği, kadına ait aracı danışıklı olarak annesine ve daha sonra üçüncü kişiye devrederek kadını maddî olarak zarara uğrattığı, bu durumun Mahkeme kararı ile sabit olduğu, erkeğin davadan sonra eski eşi ile barıştığı ve eski eşine ... kalacağı yönünde mesaj göndererek sadakat yükümlülüğünü ihlal eden ve güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu, kadının ise; erkeğe hakaret ettiği, ailesine ve önceki eşinden olan çocuklarına beddua içeren sözler sarf ettiği, erkeği tehdit ettiği evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının ise hafif kusurlu olduğu, evlilik birliğinin taraflardan ortak hayatı sürdürmesi beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu, kadının yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında sürekli gelir getiren düzenli bir işte çalışıyor olması dikkate alındığında lehine tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, erkeğin ise çalışmasına engel bir durum bulunmaması, ayrılık sürecinde kadına ait aracı üçüncü bir kişiye devrederek maddî menfaat elde etmesi dolayısıyla lehine tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına hükmedildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen kadının, erkekten daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, kadın yararına maddî tazminat koşulları gerçekleştiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, evlilik süresine, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına göre kadın yararına tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önünde bulundurulmak suretiyle maddî tazminata hükmedildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, erkeğin ağır kusurlu olduğu, hakaret, tehdit, sadakat yükümlülüğünü ihlal eden güven sarsıcı davranış vakıalarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, kadın yararına manevî tazminat koşullarının gerçekleştiği, tarafların gelir düzeyleri, evlilik süresi sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi de düşünülerek kadın yararına 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği, tazminatlara boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faize hükmedildiği, erkek ağır kusurlu bulunduğundan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne, birleşen ... 4. Aile Mahkemesi'nin 2020/763 Esas sayılı dosyasında kadın tarafından zina sebebine dayalı açılan davanın reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açılan boşanma davasının kabulüne, birleşen ... 3. Aile Mahkemesi'nin 2019/1760 Esas sayılı dosyasında erkek tarafından açılan davanın kabulüne ve tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarına boşanmalarına, davacı davalı kadın ile davalı davacı erkek yararına tedbir nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına, yoksulluk nafakası talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında müvekkilinin kusuru olmadığını, hiçbir kusurlu davranışının ispat edilmediğini, müvekkiline yüklenen eylemlerin sabit olmamakla birlikte müvekkilinin eylemlerinin erkeğin davranışlarına tepki niteliğinde olduğunu ve kusur olarak yüklenemeyeceğini, dosya kapsamına ve erkeğin kusurlu davranışlarına göre müvekkili yararına hüküm altına alınan maddî tazminatın son derece düşük olduğunu, taleplerinin tamamına karar verilmesi gerektiğini, müvekkili yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kusur belirlemesi, maddî tazminatın miktarı ile tedbir nafakasına hükmedilmemesi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; birliğin temelinden sarsılmasında kadının tam kusurlu olduğunu, bu nedenle müvekkili aleyhine tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusuru ispatlanmayan boşanma nedeni ile kişilik hakları saldırıya uğrayan müvekkili yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının oluştuğunu belirterek kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatlar ile müvekkilinin reddedilen tazminat ve nafaka talebi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı davacı erkeğe yüklenen kusurların sabit olduğu, erkeğin başkaca kusurunun ispatlanamadığı, kadına yüklenen kusurların sabit olduğu, bunun yanında kadının erkeğin önceki eşinden olan çocuklarını rencide edici sözler söylediği hususunun tanıklar Ayfer ve Arzu'nun beyanlarıyla sabit olduğu, bu kapsamda erkek vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, ... kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verildiği, kadının hakim olarak görev yaptığı, düzenli gelirinin bulunması nedenleriyle kadın lehine tedbir nafakası verilmemesinin doğru olduğu, erkeğin her ne kadar düzenli geliri olmasa da çalışmaya engel fiziksel rahatsızlığının olmaması nedeni ile erkek lehine de tedbir nafakası verilmemesinin doğru olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, boşanma sonucu kadın eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesinin yerinde olduğu, takdir edilen maddî tazminat miktarının ölçülülük ilkesine uygun olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, verilen kusurların karşı tarafın kişilik haklarını zedelemesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına manevî tazminat verilmesinin yerinde olduğu, takdir edilen manevî tazminat miktarının ölçülülük ilkesine uygun olduğu, geçimsizliğe sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının az kusurlu olduğu, ağır kusurlu erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru ve yerinde olduğu gerekçesi ile ... kadın vekilinin tüm istinaf taleplerinin , davalı-davacı erkek vekilinin ise kusur belirlemesi dışındaki istinaf talebinin esastan reddine, davalı-davacı erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, gerekçenin açıklandığı şekilde düzeltilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu belirterek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle, kusur belirlemesi, maddî tazminatın miktarı ile lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı davacı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuş, ne var ki temyiz başvuru harç ve giderleri yatırılmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesince davalı davacı erkek vekiline eksik harç ve giderleri ikmal etmek üzere bir hafta kesin süre verilmiş, usulüne uygun muhtıra tebliğine rağmen davalı -davacı tarafça kesin süre içerisinde eksik harç ve giderlerin tamamlanmaması nedeni ile Bölge Adliye Mahkemesince 10.02.2023 tarihli ek karar ile davalı -davacı erkek vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karar temyiz edilmemiştir.

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçimsizlikte davacı -davalı kadının kusurunun olup olmadığı, davacı -davalı kadın lehine hükmedilen maddî tazminatın miktarı ile davacı -davalı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı -davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı -davalı kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı davalı kadın yararına maddî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.