Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2361 E. 2024/8320 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusurun belirlenmesi, nafakaların ve tazminatların miktarı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olması ve taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemesi gözetilerek, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1417 E., 2023/11 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/272 E., 2022/403 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı erkek tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan davalı erkeğin, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından nafakaların ve tazminatların miktarı, davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası, tazminatlar, velâyet, kişisel ilişki, gerekçe yönünden temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmadığı gibi ilk derece mahkemesi kararını sınırlı olarak istinafa getiren tarafın açıkça istinaf etmediği konularda da temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesinin 30.06.2021 tarihli hükmü velâyet ve kişisel ilişki yönünden davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmediğinden kesinleşmekle davalı erkeğin velâyet ve kişisel ilişki hakkındaki hüküm yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı ... geldi. Karşı taraf temyiz eden davacı ... Korkaç ile vekili gelmedi. Taraf vekillerinin mazeret bildirmiş oldukları görüldü. Yapılan yoklamada taraf vekillerinin hazır olmadıkları anlaşıldı. Belgelendirilmeyen usul ve yasaya uygun bulunmayan mazeretin reddine karar verildi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkiline ayrı ev tutacağını söylemişse de anne ve babasının yanında yaşattığını, davalının annesi ve babasının müvekkili üzerinde baskı uyguladığını, hakaretlerde bulunduğunu, müvekkilinin telefonuna el konulduğunu ve ailesiyle iletişime geçilmesinin engellendiğini, müvekkilinin darp edildiğini, daha sonra davalıyı ikna edip ayrı eve çıktığını, lakin burada da sorunların devam ettiğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 500,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaya her yıl TEFE-TÜFE oranında artış uygulanmasına, yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata ziynet, çeyiz ve kişisel eşyalarının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacının evlenmeden önce ayrı eve çıkma talebi olmamasına rağmen evlendikten sonra ayrı eve çıkmazsak evin huzuru bozarım diyerek sorun çıkardığını, müvekkilinin asgari ücretle çalıştığını, düğün borçlarının bulunduğunu, bu nedenle ilk başta ayrı eve çıkamadıklarını, sonrasında ayrı eve çıktıklarını, davacı tarafın evlilik birliği süresince evlilik sorumluluklarını yerine getirmediğini, davalının anne ve babasına ağır ithamlarda bulunduğunu, müvekkili evliliğini kurtarmak için her şeye rağmen ayrı eve çıktığını ancak burada da davacının huzursuzluk çıkardığını belirterek davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 30.06.2021 tarih ve 2020/174 Esas, 2021/251 Karar sayılı kararı ile; tarafların barıştıktan bir müddet sonra (2020 yılının başlarında) ayrı eve çıktıkları, ayrı eve çıktıktan sonra da aralarındaki sorunların devam ettiği, yaklaşık 2-3 ay sonra davalının babasının davacının amcası Sabri'yi arayarak "Rica ediyorum gelin kızınızı alın yoksa oğlum kızınızı öldürecek, boğacak başım belaya girecek" dediği, bunun üzerine davacı kadının babası, iki amcası ve ağabeyinin polis ekipleriyle birlikte davacıyı almaya gittikleri, orada aileler arasında karşılıklı küfürleşme yaşandığı, amcasının "O piçi at sana engel olur" demesi nedeniyle davacı kadının ortak çocuğu almadan oradan ayrıldığı, sonrasında da davalı erkeğin ortak çocuğu davacıya vermek istemediği, geçici velâyet kararına istinaden çocuğun davacıya teslim edildiği, tarafların bu olaydan sonra ayrı yaşamaya başladıkları, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, hüküm altına alınan nafakanın her yıl TÜİK’in yayımladığı ÜFE oranında artırılmasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine yasal faiziyle birlikte 7.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet ve çeyiz eşyasının iadesine ilişkin davasının işbu dosyadan tefriki ile ayrı esasa kaydına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden; erkek vekili tarafından karşı kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 18.05.2022 tarih ve 2021/498 Esas, 2022/516 Karar sayılı kararı ile; taraflara kusur yüklenirken dayanılan delillerden tanık beyanları ve diğer delilller tartışılarak sonuca varılması gerektiği halde, denetime olanak verecek şekilde delillerin tartışılmadığı, ret ve üstün tutulma sebeplerinin gösterilmediği, boşanma hükmünün hangi delillere dayanılarak verildiğinin gerekçeden anlaşılamadığı, taraf tanıklarının görgüye dayalı beyanlarına neden itibar edildiği veya neden itibar edilmediği, vakıaların taraflara neden kusur olarak yüklenip yüklenmediği ve hangi tanık beyanına itibar edilerek karar verildiği tartışılmadan, denetime elverişli olacak şekilde tartışılıp gerekçede gösterilmeden karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, bu haliyle kararın yeterli gerekçeden yoksun olduğu gerekçesiyle Anayasa'nın 141 inci ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesine uygun şekilde yargısal denetime elverişli, gerekçeli ve gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturmayacak ve kaldırılan tüm hususlar yönünden usuli kazanılmış haklar gözetilerek, istinaf konusu edilmeyen kısımlar aynen muhafaza edilerek, denetlenebilir şekilde karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin "yaklaşık iki yıl boyunca davacının telefonuna el koyarak davacıyı telefonsuz bırakıp bu şekilde ailesi ile görüşmesine engel olması, kendisi ve aile bireylerinin evliliğin başından beri davacıya kötü muamelede bulunup bu tutumlarını barışmadan sonraki süreçte de devam ettirmeleri ve ayrılık sürecinde gerçekleşen barışma görüşmeleri sırasında davacı kadını istemediğini, boşanmak istediğini söylemesi" şeklinde tespit edilen kusurlu davranışları; kadının ise "barışmadan sonraki süreçte ailesinin oturduğu yere yakın bir yere taşınmak istediğini söyleyerek huzursuzluk çıkarması ve ailesinin polis ekipleri ile birlikte kendisini almaya geldiği gün yaşanan olay esnasında ortak çocuğu kast ederek "ben onun babasını sevmiyorum ki onu da seveyim" demesi olarak tespit edilen kusurlu davranışları cihetiyle kusurlu bulunduğu, buna göre boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafın da kusuru bulunmakla birlikte tespit edilen kusurlu davranışların ağırlık ve vahameti gözetildiğinde erkeğin, kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk için ara kararla hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının hükümle birlikte aylık 450,00'ye çıkarılmasına ve iştirak nafakası olarak devamına, kadın lehine hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının hükümle birlikte aylık 500,00 TL'ye çıkarılmasına ve kadın boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden yoksulluk nafakası olarak devamına, hüküm altına alınan nafakanın her yıl TÜİK’in yayımladığı ÜFE-TÜFE ortalaması oranında artırılmasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine yasal faiziyle birlikte 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafakaların ve tazminatların miktarı, nafakalara artış uygulanması gerektiği yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçe, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar, velâyet yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın için aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakası ve hükmedilecek nafakanın her yıl TEFE-TÜFE oranında arttırılmasının talep edildiği, hakimin tarafların talepleriyle bağlı olduğu, talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemeyeceği ancak 26.02.2014 tarihli ve 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile TEFE’ ye yapılan atıfların ÜFE’ ye yapılmış olacağının düzenlendiği, Mahkemece davacının talebi doğrultusunda ÜFE-TÜFE ortalaması oranında arttırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak davacı kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yönlere ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık dava tarihinden itibaren aylık 700,00 TL tedbir nafakasına, hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra ise aylık 700,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, hüküm altına alınan nafakanın her yıl TÜİK’in yayımladığı ÜFE-TÜFE ortalaması oranında artırılmasına, çocuğun ihtiyaçları, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne, ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TÜİK’in yayımladığı ÜFE-TÜFE ortalaması oranında artırılmasına, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ve evlilikte geçen süre dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının tazminat miktarlarına ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, kadın lehine 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası, tazminatlar, velâyet, kişisel ilişki, gerekçe yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanma davasında kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar ile miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu, 174 üncü, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkeğin velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Taraf vekillerinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının taraflara yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.