"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1342 E., 2022/2600 K.
...
...
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/1173 E., 2021/1020 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin işi gereği sürekli seyahat etmek zorunda olduğunu, eşinin duygusal, manevî ve maddî tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, kadının ailesinin sık sık misafirliğe geldiğini ve yatılı kalmaları için altı odalı bir evin dayatma ile aldırdığını, misafirler ve akrabalar huzurunda sen erkek misin, adammısın, sesini kesermisin, şeklinde hakaretlerde bulunduğunu ve bu hakaretleri alışkanlık haline getirdiğini, ortak çocuk doğduktan sonra annesinin yanına gittiğini ve 6-7 ay dönmediğini, bu sırada da telefonla kişilik haklarına saldırmaya ve hakaretlerine devam ettiğini, kadının psikolojik sorunları olduğunu, erkeğin işyerindeki başka biriyle aldattığını iddia ettiğini, bunu yaparak işyerindeki huzurunu kaçırmak istediğini, annelik vazifelerini yerine getirmediğini, bebeğine vurarak şiddet uyguladığını, kadının telefon görüşmeleri yaparak sadakatsiz davrandığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 750.000,00 TL maddî ve 750.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, asıl kusurlu tarafın erkek olduğunu, erkeğin, eşinin ve çocuğunun yanında durmadığını, çocuğunun hastalığında bile ilgilemediğini, kadını çocuğuyla birlikte evden kovduğunu, kadın eş ve annelik vazifelerini yerine getirmesine rağmen erkeğin evlilik süresi içerisinde olumsuz tutum ve davranışlarının olduğunu, taraflar arasında evliliğin ikinci ayından itibaren cinsel birlikteliğin olmadığını, erkeğin eşinden uzaklaştığını, yatak odasını ayırdığını ve ayrı yatmaya başladığını, kadınlık gururunu hiçe sayarak defalarca bu durumu eşine sormasına rağmen hiçbir cevap alamadığını ve sorunun çözülmediğini, erkeğin eski sevgililerini unutamadığın, hatta bir tanesinin düğününe dahi getirdiğini, eski sevgilisinin sayfasını takip ettiğini, işyerindeki başka bir bayanla uygunsuz saatlerde mesajlaştığını, birbirlerine lakap taktıklarını, fotoğraf gönderdiklerini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 2.000,00 tedbir ve yoksulluk nafakası ile 150.000,00 TL maddî 350.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında uzun süredir geçimsizliklerin bulunduğu, erkeğin, eşi ve babası ...'ın aynı evde yaşadıkları, babasının geçimsiz ve meraklı biri olduğu, evde ne konuşulduğunu ve tarafların telefonla konuşmalarını dinlediği, kadının arkadaşları eve geldiğinde; arkadaşının bebeği emzirme sırasında arkadaşının göğüslerini izlediği, babasının bu şekildeki davranışlarının evlilik birliğinde kadını çok fazla bunalttığı, erkeğin biyolojik babasına kefil olması nedeniyle ailecek ekonomik olarak güçlükler yaşadıkları, evin faturaları ve eve yiyecek içecek alımında sorunlar olduğu, erkeğin kadından için " Bir boka yaramıyor, keyfine düşkün insan" diye başkalarının yanında söylediği ayrıca erkeğin kuzeni olduğu iddia ettiği bir bayanla fotoğraf paylaştığı, bu paylaşımda kadının güvenini sarstığı, buna karşılık kadının da erkeğe ve erkeğin biyolojik ailesine saygısız davrandığı, evin temizliği, yemeği ile ilgilenmediği, erkeğin biyolojik ailesini evde istemediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 1.750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın lehine 35.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında kadının ağır kusurlu olduğunu, en azından tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiğini, kadının davasının, nafaka ve tazminat taleplerinin reddedilmesi gerektiğini ileri sürerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar, erkeğin tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin tanık deliline dayanmadığını, erkeğin tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, kadının kusurunun ispatlanmadığını, nafakaların ve tazminatların miktarının az olduğunu, ortak çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin yatılı şekilde kurulmasının hatalı olduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı, kişisel ilişki yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kanunda tanıkların davetiye ile çağrılacağı, ancak davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanığın da dinleneceği, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hallerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıkların dinleneceği hükmü karşısında somut olayda; erkeğin dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı ve duruşmada hazır edilen tanıkların dinlenmesinde bir isabetsizlik olmadığı dikkate alınarak kadının buna ilişkin itirazının yerinde görülmediği, İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen evin temizliği ve yemeği ile ilgilenmediği kusuruna erkek tarafından dayanılmamış olması nedeniyle bu hususun kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, öte yandan İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen ve gerçekleştiği anlaşılan diğer kusurlu davranışların ispatlandığı, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin, kadına nazaran yine de ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle kusura ilişkin gerekçenin gösterilen şekilde düzeltilmesine, kusur durumu dikkate alındığında asıl ve karşı davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde, boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olan erkeğin tazminat talebinin reddine karar verilmesinde, 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu gereğince kadın ve ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, kadın ve ortak çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakaların miktarlarında, 4721 sayılı Kanun'un 182 nci maddesi gereğince velâyeti anneye verilen ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesinde, aynı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle tarafların hükmün usul ve kanuna uygun olan bu bölümlerine yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine, velâyeti kendisine verilmeyen baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişki düzenlemesinde çocuğun üstün yararının yanında analık ve babalık duygularının da tatmin edilmesi gerektiği, Mahkemece tüm dini bayramların arefe gününden son gününe kadar ve yazın bir ay süreyle çocuğun baba yanında kalması yönünde düzenlenen kişisel ilişkinin çocuğun yaşı gözetildiğinde doğru görülmediğine, velâyet hakkını kullanan annenin de çocuğu ile birlikte bayramı geçirmesinin sağlanması gerektiği, kişisel ilişki kararlarının kesin hüküm oluşturmayıp değişen durumlara göre yeniden düzenlenmesi mümkün olduğundan okula başladığında kademeli olarak kişisel ilişki kurulmasının da doğru olmadığı gerekçesiyle kadının kişisel ilişki düzenlemesine yönelik istinaf talebinin kabulüne, kadının çalıştığı, düzenli bir işinin bulunduğu, tarafların dosya kapsamı ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi şartlarının kadın lehine oluşmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken kabulünün doğru görülmediği gerekçesiyle erkeğin yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf talebinin kabulüne, Mahkemece kadının ÜFE artış talebi olmadığı halde talep aşılarak iştirak nafakasının ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığına, ilgili hükümlerin kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle gerekçenin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, ortak çocuk ile baba arasında her ayın 1 inci ve 3 üncü Cumartesi günü saat 12.00'den Pazar günü saat 12.00'ye kadar, her Temmuz ayının 1 inci günü saat 12.00’dan 15 inci günü saat 12.00’ye kadar, babalar günü saat 12.00-15.00 arasında, tek haneli yıllarda çocuğun doğum günü saat 12.00-15.00 arasında, dini bayramların ikinci günü saat 12.00' den üçüncü günü 12'00'ye kadar kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için 02.03.2021 tarihinde değiştirilen aylık 1.250,00 TL tedbir nafakasının 01.07.2021 tarihinden itibaren aylık 500,00 TL artırımla aylık 1.750,00 TL'ye çıkartılmasına, karar kesinleştiğinde aylık 1.750,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kadının sigortalı bir işte çalışıyor olmasının yoksulluk nafakasının reddini gerektirmediğini de ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının reddi, iştirak nafakasının ve tazminatların miktarı, kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin tanık beyanlarının dikkate alınıp alınamayacağı, asıl ve karşı davanın kabulü ile kadın lehine tazminatlara hükmedilmesi ve yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin dosya kapsamına ve çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, nafakaların ve tazminatların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 243 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 323 üncü maddesi; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin 4 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...