"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2853 E., 2022/2450 K.
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/49 E., 2021/680 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın lehine manevî tazminata karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; kadına çalışması konusunda dayattığı, kadının çalışmayacağını beyan ettikten sonra davalı tarafın müşterek evle ilgili harcamaları tamamen kıstığını, evde huzurun kalmadığını, tartışma sırasında temas etmeksizin ve her an vuracakmış gibi ellerini yumruk yapıp sıkarak, burnunun dibine gelerek, gözlerinin içine bakarak, bağırmak ve hakaret etmek suretiyle korkuttuğunu, sindirmeye çalıştığını, ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın için 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının açtığı davayı kabul etmediğini, evlilikleri süresince hastalıkları nedeniyle kadının dışarı dahi çıktığını görmediğini, sorumlulukları tek başına üstlendiğini, iddiaların asılsız ve soyut olduğunu, kadının evlendikten 3 ay sonra dişleri için önceden randevu aldığını bahane ederek ...'ya ailesinin yanına gittiğini, iki ay kaldığını, döndükten sonra diş yaptırma bahanesiyle tekrar ...'ya gittiğini, çağrıya rağmen ...'daki müşterek eve dönmediğini, doğru düzgün bir evlilik hayatı yaşamadıklarını, evi terk ettiğini 09.11.2019 tarihinde abisi ve kardeşleriyle gelerek eşyalarını aldığını, bu sırada tehdit ve hakarette bulunduklarını, erkeğin önceki evliliğinden olan üvey çocuğunu istemediğini, sadece okulun tatil olduğu zamanlarda baba evinde bulunan çocuğa evde istemediğini söylediğini, annene git dediğini, ailesinin çocuğu dile getirerek kızlarını alıp götürecekleri şeklinde tehdit ettiklerini, kadının kusurlu davranışlarıyla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi gerektiğinibelirterek, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu sorumlulukları yerine getirmediğini, evin ve davacı eşinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, harçlık vermediğini, kadın üzerinde iş bulup çalışması yönünde baskı kurduğunu kadının ise eşinin önceki evliliğinden olan çocuğu ... Akifi istemediğini ve ona ilgi ve özen göstermediğini belirterek boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kadına nispeten ağır kusurlu olduğu, tarafların ekonomik sosyal durumu, kusur durumu ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği değerlendirilerek nafaka ve maddî tazminat ödenmesine hükmedildiği gerekçesi ile her iki davanın da kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve 900,00 TL yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL maddî tazminata ve manevî tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin davasının kabulü, kusur tespiti, reddedilen manevî tazminat talepleri ile lehlerine hükmedilen maddî tazminat miktarı ve vekâlet ücreti ve erkeğin tazminat taleplerinden harç alınması gerektiği yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî tazminat ve nafaka ile reddedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe eşinin anlaşmalı boşanmayı kabul etmesi amacıyla eşine karşı ikna ve telkin boyutlarını aşar nitelikte zorlayıcı davranışlar içine girdiği vakıası nedeni ile kusurlu olduğu, bu eylemin erkeğe yüklenmesi gerektiği ve yine de erkeğin ağır kusurlu olduğu belirtilerek ve erkeğin belirlenen bu kusurlu davranışının aynı zamanda kadın eşin kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın lehine 20.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiş, davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, maddî ve manevî tazminat taleplerimizin miktarının düşük olarak belirlendiğini, erkeğin haksız ve tam kusurlu olduğunu, kadın ve ...'da yaşayan çocuğun müşterek hanede karşılaşmalarının sınırlı oduğunu, Akif'in ...'ya, dedesinin yanına gitmesinin kadınla ilgisi olmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, tahammülsüz, agresif ve nezaketsiz tavırlar sergilediğini, ileri manada ve ekonomik şiddet uyguladığını, erkeğin davasından nispi harç alınmsaı gerektiğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur ve tazminatların miktarı ile erkeğin davasından nispi harç alınması gerektiği yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, tanık beyanlarının evliliğe dair görgüleri olmadığını, tanık Hatice ile arasında husumet bulunduğunu, tanık ... Akif'in bizzat görgülerine dayalı beyanlarının dikkate alınmadığını, kadının müşterek konutu terk etmesinde haklı nedeni olmadığını, dosya kapsamında ağır kusurlu tarafın kadın olduğunu, kusur durumuna göre tedbir ve yoksulluk nafakasının kabulünün hatalı olduğunu, nafakanın kaldırılmasını aksi kanaat halinde nafaka miktarının tarafların ekonomik ve sosyal durumuna göre yeniden düzenlenmesini, tazminatları ödeme gücü olmadığını belirterek kararın kusur, nafaka, tazminat ve velâyet hükmü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminatların verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, nafakalar ve velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle erkeğin tazminat taleplerinin boşanmanın fer'îlerinden olan 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi kapsamında bulunan tazminat alacağı taleplerini içerdiğinin ve ayrıca harca tabi olmadığının anlaşılmasına göre kadın vekilinin tüm, erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
2.Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davasında yapılan yargılama sonucunda, Mahkemece erkeğe yüklenen kadın üzerinde iş bulup çalışması yönünde baskı kurduğu vakıasına yönelik dinlenen tanık beyanları duyuma dayalı beyanlar olup, tanıkların bizzat görgüye dayalı olmayan beyanları nedeni ile erkeğe bu vakıaya dayalı kusur yüklenemez. Ayrıca yukarıda açıklandığı üzere Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı erkeğe eşinin anlaşmalı boşanmayı kabul etmesi amacıyla eşine karşı ikna ve telkin boyutlarını aşar nitelikte zorlayıcı davranışlar içine girdiği vakıası nedeni ile kusur eklediği ancak tanık beyanlarının incelenmesinde olayların oluşu ve gelişimi karşısında erkeğin ve yakınlarının tarafları uzlaştırma yönündeki girişimlerinin baskı niteliği taşımadığı, taraflar arasındaki ihtilafı çözmeye yönelik girişimler olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmış olup, bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenmesi de doğru görülmemiştir. Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre erkek kadına nispeten yine de ağır kusurlu olup bu eylemlerin kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı anlaşılmıştır. Hal böyle iken koşulları oluşmadığı halde kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1) Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın lehine takdir edilen manevî tazminat yönünden BOZULMASINA,
2) Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan yönlerden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.