Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2454 E. 2023/5603 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan kusurun belirlenmesi, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller, tarafların iddia ve savunmaları ile hukuk kurallarına uygun olarak hüküm tesis edildiği, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2305 E., 2023/77 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/895 E., 2021/371 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı ile müvekkilinin internetten tanıştığını, tanıştıktan kısa bir süre sonra tarafların evlendiğini, evliliğin ilk iki yılının sıkıntısız geçtiğini, davalının ...'da mermer şirketi açtığını ve evden uzun süreler ayrıldığını, davalının evden sık sık ayrılıp 5 ve 15 gün aralıklarla eve uğradığını, davalının evden uzaklaştığı dönemlerde kötü alışkanlıklar edindiğini ve taş isimli uyuşturucu madde kullandığını, ilerleyen zamanlarda davalının evden tamamen ayrıldığını ve müvekkilini terk ettiğini, müvekkilinin terk olayından sonra kendi ailesinin desteği ile hayatını devam ettirdiğini, davalının evi terk ettikten sonra başka bir kadınla birlikte olduğunu ve bu kadından bir çocuklarının olduğunu, davalının yüksek kazanca sahip bir kişi olduğunu, müvekkilinin ise bir gelirinin olmadığını beyan ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 3.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL manevî tazminata, evlilik birliği içerisinde edinilmiş malların katılma payının hesap edilerek davalıdan tahsiline, davalının boşanma davasından önce satmış olduğu gayrimenkul ve menkul olan mallara katılma payının hesap edilerek şimdilik 5.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı vekili 27.11.2018 tarihli ıslah dilekçesinde; tarafların boşanmalarına, dava tarihinden boşanmanın kesinleşmesine kadar aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, boşanma kesinleştikten sonra ise aylık 5.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, müvekkili lehine 600.000,00 TL maddî, 850.000,00 TL manevî tazminata, müvekkilinin evlilik soyadının boşanma sonrasında kullanılmasına izin verilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline, mal paylaşımı yönünden davalının sahibi olduğu şirketin tasfiye edilerek müvekkile haklarının verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ikinci evliliğini davacı ile yaptığını, müvekkilinin önceki evliliğinden iki çocuğu olduğunu ve bu konuyu kadına evlenmeden önce bildirdiğini, müvekkili ile kadının tanıdık vasıtası ile ...da tanıştığını, internet üzerinden tanışmaları beyanının doğru olmadığını, müvekkilinin sahip olduğu mermer şirketinin 2013 yılında kurulduğunu kadın ile müvekkilinin ise 2014 yılında evlendiğini, müvekkili ile kadının evlendiği zaman ekonomik olarak refah bir hayat sürdüklerini, tarafların evlenmesinden 1.5 yıl sonra ...'da ekonomik krizin çıktığı ve müvekkilinin şirketinin de bu krizden etkilendiğini, müvekkilinin bu işleri toplamak için iki günde bir eve gittiği zamanlarının olduğunu ancak dava dilekçesindeki sürelerin gerçeği yansıtmadığını, ekonomik krizden dolayı müvekkilinin çocukların okul taksitlerini bile ödeyemediğini, ekonomik olarak zor durumda olduğu için yurt dışına çıkamayacağını kadına söylediğinde kadının müvekkiline kötü sözler söylediğini ve bu olaydan sonra müvekkilinin evden ayrıldığını, kadının bu olaylardan sonra tek başına İsrail'e gittiğini ve orada aşık olup tanıştığı birisi ile müvekkilini aldattığını, dava dilekçesinde beyan edilen müvekkilinin uyuşturucu kullandığı iddialarının doğru olmadığını aksine uyuşturucu maddeyi kadının kullandığını, bu olaylardan sonra müvekkilinin ekonomik durumunun çok kötüye gittiğini ve önceki evliliğinden olan çocukların nafakalarını bile ödeyemediğini, çok borcunun olduğunu, kadının ekonomik durumunun müvekkilinden daha iyi olduğunu ve Rusya'da bir adet evinin olduğunu, müvekkilinin herhangi bir ilişkisinin olmadığını ve sosyal medyada bir paylaşımının olmadığını beyan ederek tarafların boşanmalarına, davacının dava dilekçesinin ve ıslah dilekçesindeki nafaka taleplerinin reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise nafakanın indirilmesine, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının boşanmadan sonra müvekkilinin soyadını kullanma talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 05.03.2014 tarihinde evlendikleri, ortak çocuklarının bulunmadığı, aralarındaki geçimsizlik nedeniyle bir süredir ayrı yaşadıkları, erkeğin başka kadınlarla birliktelik kurarak sadakatsizlik yaptığı,... adlı kadından evlilik dışı çocuk sahibi olduğu, tanıma yoluyla çocuğu nüfusuna kaydettirdiği; kadının ise başkasına aşık olduğunu söyleyerek güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına olanak vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğu, bu geçimsizliğin davalı kocanın ağır, davacı kadının ise az kusurlu olduğu; kadın tanığı, kadının eşinin evlilik dışı ilişkisini 2017 yılı yaz aylarında öğrendiğini beyan etmesine rağmen çocuktan hangi tarihte haberdar olduğuna ilişkin açık bir beyanda bulunamadığı, erkeğin çocuğu 27.12.2016 tarihinde tanıma yoluyla nüfusuna alması, huzurdaki davanın ise 17.09.2018 tarihinde yani tanıma fiilinden yaklaşık 21 ay sonra açılmış bulunması nedeniyle resmi kayıtlar göz önünde bulundurularak zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, kanaat getirildiğinden zinaya dayalı taleplerin reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, düzenli bir işi ve geliri olmayan kadın için 500,00 TL tedbir ve 750,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının erkeğin soyadını kullanmaya devam etme taleplerinin reddine, kadının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak taleplerinin tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurlu olduğunu, müvekkilini aldattığını, müvekkile ait şirket iflas ettiği ve müvekkil ekonomik olarak çok zorlu bir süreç yaşadığı, vergi dairesi ve bankalara yaklaşık 2.5 milyon TL borcu olduğunu, kadının halihazırda maddî durumu müvekkilden bir hayli iyi durumda olduğunu, Mahkemenin nafaka, maddî ve manevî tazminata ilişkin hükümlerinin hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı erkek vekilinin istinaf taleplerinin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadının davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.