Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2455 E. 2023/5932 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarına ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge adliye mahkemesinin, tarafların velayet ve kişisel ilişki düzenlemesine dair istinaf taleplerini incelememesi ve kusur belirlemesine ilişkin yeterli gerekçe göstermemesi, hukuka aykırı bulunarak karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1837 E., 2023/53 K.

...

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında

hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/711 E., 2021/329 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kadın yararına maddî ve manevîtazminat ile yoksulluk nafakasına, ziynet alacağı davasının tefrik edilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı erkeğin kusurlu davranışları sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak, davacı yararına aylık1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, davacı kadın yararına, 250.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dava dilekçesinde; tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin babasına verilmesine, davacı kadının diğer taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin, kadına şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, davacı kadının ise ev işlerini yapmadığı, erkeğe "bok yersiniz" demek suretiyle hakaret ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevîtazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuğun yüksek yararı gereğince velayetinin annesine verilmesi gerektiği, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, kadın ve çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluştuğu, boşanmakla yoksulluğa düşen kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları oluştuğu, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, çocuk yararına iştirak nafakası koşulları oluştuğu gerekçesi ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin annesine verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir ve 300,00 TL yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, davacının ziynet eşyasına ilişkin davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; maddî ve manevîtazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarı, ziynet eşyası alacağı davasının reddedilen kısmına yönelik kararın kaldırılmasına karar verilmesini, süresinde sunduğu istinafa cevap dilekçesi ile kişisel ilişki süresinin tedbiren yeniden düzenlenmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili, delilleri toplanılmadan karar verildiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velayet ile ziynet alacağı davası yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı kadın vekilinin, maddî ve manevî tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarı, ziynet eşyası alacağı davasının reddedilen kısmına, davalı erkek vekilinin ise kusur, kadın yararına hükmolunan tazminat ile nafaka, ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı, ziynet alacağı davasında hükmolunan faiz tarihi, kısmen reddedilen ziynet eşyası alacağı davası yönünden davalı yararına hükmolunmayan vekalet ücreti, delillerin toplanmadan karar verilmesine yönelik istinaf talebinde bulunduğu belirtilerek, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, maddî ve manevîtazminat ile yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının istinafa konu diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile ziynet alacağına ilişkin davanın tefrikine, davacı kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davacı kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı kadının diğer, davalı erkeğin tüm istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili, tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın ve istinaf taleplerinin reddedilen bölümleri yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili, müvekkilinin tam kusurlu olduğuna yönelik değerlendirmeyi kabul etmediklerini, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, kadın yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşmadığını, miktarlarının fahiş olduğunu, çocuğun annesi tarafından özenli şekilde bakılmadığını, ortak çocuğun velayetinin babasına verilmesi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar ile velayet yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velayet ve kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun üstün yararına, yaşına, gelişimine uygun olup olmadığı, çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı, istinaf sınırlamasının doğru yapılıp yapılmadığı, istinaf sebeplerinin incelenip incelenmediği, kararın denetime uygun şekilde gerekçe içerip içermediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 323 üncü, 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi, 355 inci maddesi, 359 uncu maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı kadın tarafından kişisel ilişki, davalı erkek tarafından ise velayet yönlerinden de istinaf edildiği halde, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf sınırlamasında bu istinaf taleplerinin yer almadığından ve bu konulara ilişkin gerekçede de her hangi bir açıklama yapılmadığından velayet ve kişisel ilişki yönlerinden istinaf incelemesi yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi uyarınca re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ayrıca 6100 sayılı Kanun'un 359 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı kadının kişisel ilişkiye, davalı erkeğin ise velayete yönelik istinaf talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bu yöndeki istinaf talebinin incelenmemesi hatalı olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

3. Kabule göre de; yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

4. “Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda ) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ...Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, Ankara, İkinci Baskı, 2021, s.890-892)

5. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

6. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

7. Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

8. Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin gerek mahkeme kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

9. İlk Derece Mahkemesi tarafından boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabul edilmesine karşın Bölge Adliye Mahkemesi kararında erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilmiş ancak kadına İlk Derece Mahkemesi tarafından yüklenen kusurlu davranışlara ilişkin gerekçede açıklama yapılmadığı gibi kadının kusur belirlemesine karşı istinaf talebinin kabul edildiğine ilişkin bir karar da verilmemiştir. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun hangi taraftan kaynaklandığına ilişkin Anayasa'nın ve 6100 sayılı Kanun’un aradığı anlamda herhangi bir gerekçe oluşturulmadan karar verildiği, kararın, hangi sebep ya da sebeplerle verildiğine ilişkin açıklama ve yeterli gerekçe içermediğinden karar bu yönüyle de doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...